Güncelleme Tarihi:
Bundan tam 25 yıl önce, organizatör Károly Gerendai ve müzisyen/şair Péter Sziámi Müller tarafından bir ‘kültür pikniği’ hayal edildi Budapeşte, Macaristan’da. Obudai Adası’nda 200 konser yapıp, 80 film ve 40 tiyatro gösterimi gerçekleştirmeyi; 43 bin kişiyi bir araya getirmeyi başardılar. Tüm bunları 83 bin Euro’luk bir bütçeyle yaptılar üstelik. Bugün, Sziget Festivali; 50’yi aşkın sahnede 1000 civarı performansa ev sahipliği yapan ve 100 farklı ülkeden 450 bin kişiyi ağırlayan bir haftalık dev bir sanat buluşması artık. Çok kültürlü, çok amaçlı, çok uluslu; sadece müziğin değil sanat ve gösteri dünyasının birçok alanını kapsayan bir festival. Avrupa’nın en büyük ama en butik yaklaşımlı olanı. 2.5 milyon Euro’ya varan bütçe ve katılımcılarının Macaristan ekonomisine yaptığı yaklaşık 42 milyon Euro’luk katkıyla sadece Macar değil bir dünya markası esasen.
m Bu yıl, müziğe ve diğer sanat alanlarına destek olan birçok marka gibi Vodafone da Türkiye’den FreeZone’la Sziget Festivali’nin parçası oldu. 2011’den bu yana sadece müzik için 90 milyon TL harcadıklarını söylediler ve müziğe destek olmaya devam edeceklerini müjdelediler. Buna bir örnek de pek yakında hayata geçecek olan ve genç yeteneklerle ünlü müzik adamlarını bir araya getirecekleri dijital ve sürekli Vodafone Free Zone Stüdyo projeleri.
Bu yıl 9-16 Ağustos arasında gerçekleşen 25. Sziget Festivali’nin programı başka Avrupa festivallerinin programlarıyla kıyaslanarak eleştirilse de festival ruhunun devamlılığı ve içinde barındırdığı sanat renkleri itibariyle yine benzersizdi. Eleştirilen programa bir bakalım: Kasabian, P!nk, Wiz Khalifa, Two Door Cinema Club, Macklemore & Ryan Lewis, Alt J, Tom Odell, Jamie Cullum, Interpol, PJ Harvey, Biffy Clyro, Steve Aoki, DJ Shadow, Chainsmokers, Iggy Azalea gibi bana göre birinci lig oyuncularının yanı sıra bugün daha alternatif gözüken ancak yıldızı parlayan Her, Allah Las, Oh Wonder, Rone, HVOB, Quimby gibi isimleri ağırladı Sziget 2017’de... Yine her türü kucakladı, her telden itinayla çaldı. Sahnelerini; kalın çizgilerle türlere göre değil müziğin yarattığı hislere göre farklılaştırdı. Bu Sziget’i diğer Avrupa festivallerinden ayıran en kıymetli özelliklerden biri. Hangi gruplar çıkıyor diye bakarak değil, sadece Sziget ruhunu yaşamak için geliyor katılımcıları.
Sziget’in 25 yıllık ‘kültür pikniği’ geleneği sanatın farklı alanlarındaki performanslarıyla devam etti. Spora, oyunlara, dansa, tiyatroya, workshop’lara, enstalasyonlara kucak açtı. Katılımcılara eşsiz bir deneyim sunan Sziget Sirki’ni, dev sokak tiyatrosunu, kocaman heykelleri, dünyanın dört bir tarafından gelmiş heyecanlı ve yetenekli sanatçıları unutmak ne mümkün... Fidelio Tiyatrosu, klasik, opera ve caz sahnesi, her dakika dans ettiren ortamıyla Sziget Plajı, ünlü DJ’lerin ev sahipliğinde gerçekleşen tekne partileri, Macar kültürüne odaklı Hungarikum Köyü, Afro, Latin, reggae, elektronik ve dünya müziği ortamları, özellikle devasa boyutlarda gerçekleşen bayraklı, balonlu partileri, 25’inci doğum günü kutlamaları, evlilik ve tarot çadırları derken kendimizi kaybettik Özgürlük Adası’nda. “Festival yapıyoruz” demek kolay ama ‘festival’ hissi yaratmak zor. Sziget bunu başarabilen nadir markalardan.
mSziget Festivali’nin 25’inci yılında da söyleyecek ‘söz’ü vardı. Engelli ve STK dostu tavrı, LGBTİ bireylerle omuz omuza yürüyüşü, plastik karşıtı tutumu, geri dönüşüm noktaları ve su israfına çözüm arayan akıl yürütmeleri ile derdinin sadece eğlence olmadığının altını çizdi festival.
mAshton Kutcher, Mila Kulis, Justin Theroux, Luke Evans gibi dünya yıldızları P!nk, Wiz Khalifa, Chainsmokers konserlerini bizimle birlikte izlediler, festival ortamını yaşadılar. Sziget’in 8 milyonuncu katılımcısı ödülünü Transilvanyalı bir kız arkadaşımız kazandı ve şoke oldu. Ödülüyse Sziget’in ömür boyu konuğu olmaktı.
GAYE SU AKYOL: MÜZİĞİMİZİN DUYGUSUNU DÜNYAYA YAYMAK...
Sziget Festivali’nde bir süredir Türk müzisyenler de yer alıyor. Geçen yıl Avrupa Sahnesi’nin ‘headliner’ı olan Ceza büyük sükse yapmıştı. Sziget’in keşif/yetenek sahnesinde YÖKŞ ve Sattas’ı da izlemiştik. 25’inci yılında Sziget’te, kendine has sound’u ve şarkılarıyla büyük ilgi gören Gaye Su Akyol ve yeni dalganın önemli gruplarından Bubituzak sahne aldı. Gaye Su Akyol’un Dünya Müziği, Bubituzak’ın Avrupa Sahnesi performansları büyük ilgi gördü ve göğsümüzü kabarttı. Akyol ile festival izlenimlerini konuştuk.
Sziget izlenimlerin nasıl, bilet alıp gelsen hangi konserler ilgini çekerdi?
‘Özgürlük Adası’ şiarını hak ettiğine bizzat tanık olduk; çok sesli, rahat bir festival. Tabii o rahatlığın arkasında dev bir organizasyon çalışıyor, her şey incelikli şekilde düşünülmüş, işler hep yolunda. Dinleyici olarak gelsem Tamikrest, Goran Bregoviç ve elbette Bad Religion, PJ Harvey konserlerini görmek isterdim.
Sahnedeki kadın olarak seyircini nasıl buldun?
Seyirci muazzamdı. Bu müziği bilerek gelen ve şarkılara eşlik eden heyecanlı bir kalabalık ve muhtemelen ilk kez müziğimizi duyan, ilgiyle dinleyen, dans eden dinleyiciler karşıladı bizi. Bütün bir konseri hep birlikte söyledik, dans ettik. Müthiş duygularla ayrıldık Sziget’ten.
Katıldığın yurtdışı festivallerden yola çıkarak genel hissiyatını alayım, nasıl o sahnelerde çalmak?
Engin, mutlu, bütüncül duygular... Müziğimizi ve bu müziğin ardındaki fikirleri, duyguları, kültürü, özgürlüğü dünyaya yaymanın verdiği ‘muhtekalade’ his.