Güncelleme Tarihi:
İstiklal Caddesi’ndeki binasında ikamet eden Meşher, 2009 yılında hayata veda eden Britanyalı ressam ve tasarımcı John Craxton’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. ‘John Craxton: Işığın Peşinde’ sergisinin küratörlüğünü ise sanat ve biyografi yazarı, aynı zamanda da sanatçının arkadaşı olan Ian Collins üstleniyor. Sergide, Craxton’ın yaşamının farklı dönemlerinde ürettiği, farklı disiplinlerden oluşturulan bir seçki yer alıyor. Ayrıca sergi, Craxton’ın maceralarla dolu yaşamından kesitler sunmanın yanı sıra sanatçının ‘özgür ruhu’nun sanat pratiğine nasıl yansıdığını da gözler önüne seriyor.
‘Kafasına ne koyarsa yapardı’
Leith John Craxton, 1922 yılının ekim ayında piyanist ve besteci Harold Craxton ve Essie Craxton’ın dördüncü oğlu olarak Londra’da dünyaya geldi. Craxton, kısa süreliğine çeşitli özel okullarda eğitim aldı. Ancak hayatı boyunca sanat dahil hiçbir sınavdan geçemedi. Çok sevdiği motosikleti için girdiği ehliyet sınavı hariç... Küratör Ian Collins’e göre Craxton, kafasına ne koyduysa onu yapan bir çocuktu. Collins, “Çizmek ve resmetmek dışında hiçbir şey yapmamaya yeminliydi adeta. Müzikle yoğrulmuş bir evdeki yegâne ressamdı ama her zaman gitme ve uzaklaşma arzusu vardı” sözleriyle anlatıyor sanatçıyı.
Craxton’ın ilk resmi 19 yaşındayken sanat dergisi Horizon’da yayımlandı. İlk kişisel sergisini 1942’de Londra’daki Swiss Cottage Cafe’de, ilk büyük sergisini ise 1944’te Leicester Galerisi’nde açtı. Craxton, gençliğinde Ege’de yaşamak ve çalışmak istiyordu. Savaştan sonra Sicilya adaları, İsviçre, İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan ve 1960’ta yerleştiği Girit’e seyahat etti. Bu seyahatler, pek çok yapıtına ilham oldu. Özellikle de Yunan mitolojisine ve kültürüne ilgi duyan sanatçı, Yunanistan’daki Poros Adası’ndaki kumsalları, limanları, tavernaları, adadaki gündelik hayatın tadını çıkaran insanların özgür yaşam tarzını resimlerine aktardı.
Arkadyalı hissetmek
En sevdiği motosikleti sergide
Sergideki eserlerde tavernada balık ve mezelerle donatılmış sofrada uzo içen adamlar, düşüncelere dalarak sigara içen denizci, sandalyenin üzerinde birbirleriyle oyun oynayan kediler, dans eden insanlar ve adalı kadın portreleri... Hepsi gündelik hayatta görülen sıradan kişiler ve anlar... Collins, Craxton’ın her zaman eğlenen bir kişilik olduğuna, hiçbir zaman sanat dünyasında edinilen şöhreti önemsemediğine vurgu yapıyor. Ünlü arkadaşları olmasına rağmen o hayatın içindeki adalıları resmetmeyi tercih etmiş. Craxton’ın önceliği hiçbir zaman resimlerini satmak ve bitirmek olmamış. Zaten yaşarken çok büyük paralar da kazanamayan sanatçı, yapıtlarını satamadığı durumlarda takas yoluyla hayatını devam ettirmiş. Collins, sergide saçını kestirme karşılığında bir berbere takas ettiği ‘Masada Balık ve Narlar’ adlı eserinin de buna bir örnek olduğunu söylüyor. Sanatçı yapıtları aracılığıyla hayatı ve en çok da Ege’yi sanata tercih ettiğini izleyiciye aktarıyor. Ayrıca kedileri sevdiği belirtilen sanatçının, sergide kedileri resmettiği pek çok tablosu ve kedileriyle çekilen fotoğrafları da görmek mümkün.
‘John Craxton: Işığın Peşinde’, izleyiciye anı yaşatmayı önemseyen ve ışığın peşinden gitmeyi tercih eden bir sanatçıyı tanıma ve Ege’nin ‘renkli’ atmosferinde gezme imkânı sunan bir sergi.
‘John Craxton: Işığın Peşinde’ başlıklı sergi, 23 Temmuz’a kadar Meşher’de.