Güncelleme Tarihi:
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinin belediye başkanı Ümit Uysal, öykü kitabı ‘Lavinya’nın Aşkla İmtihanı’nda hiç de alışılagelmedik bir şey yaparak bürokrasinin burçlarından kendini sıyırıp, edebiyat dünyasına adım atıyor. ‘Afşin doğumlu Antalyalı’ Uysal, siyasetin dolambaçlı yollarından ‘insan’ın derinine iniyor. Dört yıla yaklaşan belediye başkanlığı döneminde 25 gün kullandığı izninin sekiz gününü de kitabını toparlamak için kullandığını söylüyor. Bu ilk öykü kitabında Uysal, yazdığı öyküler arasından 21’ini seçip edebiyat dünyasının beğenisine sunuyor.
Uysal, hayatının görünen yüzünde bir avukat, bir belediye başkanı, kendi iç dünyasına çekildiğinde bir öykü yazarı, bir edebiyatçı. ‘Lavinya’nın Aşkla İmtihanı’nda Uysal, aynı coğrafyada yaşayan ama birbirlerinden çok uzak insanların öykülerini yazıyor. Uysal onlardan biri olarak yöre insanını, daha sonra da anlatılarındaki kahramanlarını muazzam bir olumlama ve gözlemlemeyle ortaya çıkarıyor. Hayallerinin peşinden koşan insanlar da var öykülerinde, hayata küsenler de. Bazen kendinizi Konyaaltı’nda bir plajda güneşlenirken, bazen de Torosların tepesinde bir Yörük obasında buluyorsunuz...
Toroslar’ı aşıp bize ulaşan hikâyelerdeki sadelik, akıcılığın en temel unsuru. Dilin kıvraklığı ve gözlemlerdeki keskinlik şaşırtıcı. Ve yazarın öykülerindeki keskin zekâ, okuyucuyu kendine bağlamayı başarıyor. Hikâyelerdeki sakin ritim de yardımcı oluyor okuyucunun bağlanmasına.
Zülfü Livaneli koymuş kitabın adını: ‘Lavinya’nın Aşkla İmtihanı’... Öykülerden en duygusalı, en el yakanı... Üst komşusunun karısına âşık olan bir gencin kaybedişi... Ama yine de içinde kalan umutla cezaevinde son bulan yolculuğu...
‘Hayallerin Başkenti’nde sendikacı Rıdvan’ın gelecek dönem milletvekilliği için destek almaya gittiği partili arkadaşına, gelecek dönem milletvekilliği için destek olmasıyla biten konuşması “Ne kadar da safsın Rıdvan” dedirtiyor. ‘Firuze Tespihimin Taneleri’nde ütopya düşü kuran bir kişiyle tespih çekiyor yazar. ‘Dudu ile Kadir Efe’nin aşklarının meyvesi 6 çocuğun yaşlı annelerinin başka biriyle evlenmesini sindiremeyip analıktan reddetmeleri ne kadar da komik geliyor. İçten içe seviniyorlar analarının bakımından kurtulduklarına...
‘Kınık Dayının Koyu’nda başarısız bir çocuğun babasından göremediği desteği, tanımadığı bir adamdan, hem de hiç farkına varmadan almasının hikâyesi... ‘Adam Haklı’daki şu replik; “Şimdi bu otobüs yağmur yüzünden geciktiyse bütün kış geç mi gelecek? Öyle ya daha ne yağmurlar, ne karlar yağacak. Yalan söylüyorlar hemşerim. Bütün kış geç mi gelecek şimdi?” bir yöneticinin aslında halkı kandıramayacağının özeleştirisi...
Baba yadigârı mesleği bırakıp işadamı olmak o kadar da kolay değil ‘Börekçi Vezir’in Oğlu’ için... Ve daha bir sürü içinizi ısıtan ya da yakan Antalya öyküsü... Yöneticiler, bürokratlar ve siyasetçilerin edebiyattan anladığı bir ülke, kuşkusuz daha yaşanır ve demokratik olacaktır. Uysal’ın öykülerini okuduğunuzda siz de bu ve buna benzer şeyler düşüneceksiniz.