Güncelleme Tarihi:
Tarihe, sosyal kurumlar ve sivil inisiyatifler üzerinden bakmanın daha yaygınlık kazandığı bir dönemi yaşıyoruz. Sosyal ve sivil kurumların bile ne kadar bağımsız olduğu/ olabileceği düşünüldüğünde bu yolda yapılacak her çalışmanın önemi daha da artacaktır. Bu bağlamda 17. yüzyıl İstanbul’una ait, divan kayıtları, kadı sicilleri ve vakayinamelerine dayanarak ‘loncalar’ üzerine yapılmış bir çalışma bize hem İstanbul hem de Osmanlı Tarihi’ne yeni, sivil bir gözle bakmamızı sağlayacaktır. Geleneksel görüntünün/ gösterilenin dışına çıkılır böylelikle. Minyatürlerde sergilenen tablolara, geleneksel tarih yazımlarında aktarılanlara tam olarak inanmayıp daha sorgulayıcı bir yöntemle yaklaşırız geçmişe. Böylece, sanılanın aksine mesela Osmanlı Loncaları’nın o denli ‘geleneklerle kısıtlanmış ve devletin sıkı denetimine’ tabi olmaktan kurtulabildikleri sonucuna varmayız. Bu, tarihi hayat yapan dinamiklerle yakından ilgilidir.
Loncayı ‘sanayi öncesi meslek örgütlenmeleri’ olarak tanımlayan Eunjeong Yi, İstanbul’un sivil ekonomisinin tarihini bu yolla açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Ayrıca ekonomiyi harekete geçiren sanatkarlar ve hizmetlilerin kurumsal içerikleri, ahlak, ticaret, üretim anlayışları ve bunların İstanbul içindeki farklı dil ve din sahipleriyle kurduğu organik geçişkenliği vurguluyor. Onun kanaatine göre, ‘her ne kadar devlet, lonca sistemine yönelik belli ölçütler belirlese de, iç dinamikler de en az devlet denetimi kadar önem taşıyordu.’
Önemli tespitler yapıyor Yi. Bunlardan birisi, Batı tarih yazıcılığındaki ’İslami siyasal yaşamın monarşi eğilimi barındırması’ndan dolayı, güçlü merkezi yönetimle onun karşısındaki zayıf toplumsal gruplar yargısıdır. Tam aksine, İstanbul ve diğer merkezlerde, Loncalar, yönetim ile toplum arasında denge kuran ve inisiyatif alan kuruluşlardır. Ezici bir monarşik üstünlükten söz edilemez. Organize ve organik yapılarıyla, sivil tarihin dokusunu oluştururlarken iktidarla dengeli/ politik ilişki içindedirler. Belgeler, sosyal hayatın bu yöndeki en tartışmasız kanıtlarıdır. Loncalar şehre karakter kazandırırlar. Yüzden fazla lonca ismiyle karşılaşmak bir göstergedir.
Elbette çalışan nüfusun hepsini kapsamaz loncalar. Üretime bağlı bir hayat disiplininin hiyerarşik olduğu kadar esnek sigortasıdırlar. Fütüvet kavramı onların çerçevesini çizerken idealize de eder. Etnik- dinsel bileşimi mümkün olduğunca gerçekçidir. Ünvanları dile katkı sağladığı gibi sosyal hayatı çeşitlendirir.
Bir sosyoekonomik tarih araştırmasının içine devletin hiç girmemesi düşünülemez elbette. Eunjeong Yi, devlet- lonca ilişkilerine özellikle eğilir. Adil hükümdar anlayışının haklı kazanç ile bütünleşmesine şaşmamalı. Geleneksel tarihçilik yaklaşımından dolayı geçmişte yeterince önemsenmeyen loncalar, hem sahip oldukları serbestlik hem de toplumsal işlevsellik sebebiyle yeniden tartışılmaya uygundur.
Debbağlar, attarlar, bezzazlar, çuhacılar, kalaycılar, işkembeciler, gönlekçiler, neccarlar, sahhaflar, semerciler ve onlarca lonca, merkezinde insan olan bir faaliyet olarak sadece üretmezler, toplumsal etkileşim içinde tarihi de kurarlar. Hayat onların etrafında dönerken kendi üst yapısını da sağlamlaştırır. Meslek sayılarındaki bugünkü azalış da bize hayattaki değişim dinamiğini sunar. Çin zaten bugün loncaların yerini alıp gece gündüz üretmektedir bizim için!
17. YÜZYIL İSTANBUL’UNDA LONCA DİNAMİKLERİ
Eunjeong Yi