Ortaçağda Anadolu…

Güncelleme Tarihi:

Ortaçağda Anadolu…
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2023 13:41

Tarihçi A. C. S. Peacock, ‘Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum’ adlı çalışmasında yaygın paradigmayı altüst ederek Moğolların Anadolu’yu yıkmakla birlikte İslamlaşma yönünden şekillendirdiklerini öne sürüyor.

Haberin Devamı

Her bilimsel çalışma mevcut paradigmaya bir eleştiridir. Anadolu odaklı devletlerden Selçuklu ve Osmanlı’nın hangi siyasal ve kültürel süreçlerin sonucu kurulduğuna dair tartışmalar canlılığını hâlâ koruyor. Egemen görüş kendi bilim dışı tezlerinde ısrar ededursun yeni bakışlar eldeki kaynakları okumayı sürdürüyor. Bu bağlamda sahanın önde gelen tarihçilerinden A. C. S. Peacock ilkin yaygın paradigmayı altüst ediyor. Moğolların Anadolu’yu yıkmakla birlikte İslamlaşma yönünden şekillendirdiklerini söylüyor mesela. “Anadolu’nun İslamlaşma süreci, paradoksal bir biçimde, Müslüman olmayanların hâkimiyeti sırasında derinleşti ve yayıldı” tezini ileri sürüyor.
Renan Akman’ın çevirisiyle buluştuğumuz ‘Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum’ iki ana bölümden oluşuyor. Din, siyaset ve toplum temelinde edebiyat ve dini değişimin izlerini sürebiliyoruz. Moğolların etkisiyle Anadolu’nun Müslümanlaşmasını “Sadece bir ihtida değil, daha genel olarak, İslam’ın siyasi, toplumsal ve kültürel dokulara işlediği süreçleri kastediyorum” diyen Peacock, malzeme olarak da büyük bir külliyat tuttuğuna inandığı ve çok az incelendiğini düşündüğü ‘yazma eserlere’ bağlı kalıyor. ‘Sanat tarihi, kitabeler, maddi kültür’ unsurlarını bilinçli olarak geri tuttuğunu ifade ediyor. ‘Düşünce ve edebiyat tarihi alanındaki değişimlerin izini sürmeye en uygun kaynaklar olması’ kanaati sebebiyle bu yolu seçtiğini yazıyor. Mardin, Antakya, Urfa, Diyarbakır gibi şehirleri Moğol etkisi öncesi İslamlaşmış kabul eden yazar, Kayseri, Konya ve Sivas gibi şehirlerdeki daha iç oluşuma odaklanıyor. Her ne kadar Rum/Anadolu olarak tanımladığı bölgeleri modern Türkiye’nin atası olarak kavramsallaştırma tuzağına düşmediğini vurgulasa da sonuçta bütün bileşenler dikkatle ayrıştırıldığında bugünkü güncellikle birleşiyor. O yüzden, Peacock’ın kitabı bugünden de okunmaya değer.
Moğol hâkimiyetinin dalgalı ve yer yer ikili oynayan politikaları boyunca Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetinin de sallantıya düştüğü görülür. Bütün ortaçağ biraz belirsizlikler ve muğlaklıklarla doludur. Peacock bütün bu manzaraya rağmen, Selçuklu merkezi Konya’nın Bahaaddin Veled, İbn-i Arabi, Sadreddin Konevi, Necmeddin-Razi, Mevlana gibi şahsiyetler için çekim merkezi olmasının önemini vurgular. Ayrıca, Müslüman dünyanın farklı cenahlarından da hatırı sayılır bir göçmen akını yaşanmasını ‘Anadolu’yu kısmetlerinin peşinde, sarayın büyük ihtiraslarının sunduğu fırsatların cazibesine kapılmakla’ açıklar.
Eserin dikkat toplayan bölümü Türkçe edebiyatın doğuşuyla ilgilidir. Pollock’ın ‘yerel dil binyılı’ tezinin aksine, Türkçe mucizevi bir atılım gösterir. Üstelik Arapça ve Farsçanın gücüne rağmen. ‘Behcetü’l-hadaik’i (1270, Afyonkarahisar) Anadolu’da yazılmış ilk Türkçe telif eser sayar Peacock. Yaygınlaşan Türkçe yazma önceliğini ise hiç dikkat edilmemiş bir yorumla taçlandırır: “Türkçenin kullanımı, tasavvufta, özellikle Mevlevilik ve fütüvvette uzun zamandır devam eden bir düşünce çizgisiyle tutarlıydı. Bu sadece -hatta esas olarak- yerel bir kitleyle iletişim kurmanın aracı değil, daha çok, müellifin iletişimin bir kanalı olarak Tanrı’yla kendi benzersiz ilişkisine tanıklık etmenin aracıdır; Gülşehri’nin sözleriyle basit bir şehir şeyhi değil âlem şeyhi olmaktı.”
Ufuk açıcı ve düşündürücü bir eserle baş başayız.

MOĞOL ANADOLU’SUNDA İSLAM,

Ortaçağda Anadolu…

EDEBİYAT VE TOPLUM
A. C. S. Peacock
Çeviren: Renan Akman
Koç Üniversitesi Yayınları, 2023
376 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!