Güncelleme Tarihi:
TÜRK şiirinin büyük ustalarından Refik Durbaş dün 74 yaşında İstanbul’da hayata veda etti. ‘Çırak Aranıyor’ şiirinde de söylediği gibi ‘ölüm yine ona düştü’ ve dizelerinde yaşamak üzere aramızdan ayrıldı. Durbaş bir süredir diyalize giriyor ve akciğer tedavisi görüyordu. Son olarak zatürreye yakalanan Durbaş, önceki akşam saatlerinde yoğun bakıma kaldırıldığı Göztepe Medeniyet Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dün sabaha karşı hayata gözlerini yumdu. Refik Durbaş’ın cenazesi, bugün öğle vaktinde Erenköy Galip Paşa Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Erzurum’un Pasinler ilçesinde 1944 yılında doğan Refik Durbaş, liseyi İzmir’de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki öğrenimini yarıda bırakıp Yeni İstanbul Gazetesi’nde gazeteciliğe başladı. Cumhuriyet başta olmak üzere çeşitli gazetelerde çalıştı, kitap ve sanat sayfaları hazırladı. İlk şiiri İzmir’de Ege Ekspres gazetesinde yayımlandı. Devinim, Gösteri, Sanat Olayı, Soyut ve Papirüs gibi dergilerde yayımlanan şiirleriyle dikkat çekti.
YALNIZLARIN VE EMEKÇİLERİN ŞAİRİ
Arkadaşlarıyla birlikte 1962-1964 arasında Evrim dergisini, 1967’de de Alan 67 dergisini yayımladı. 1971’de ilk şiirlerini Kuş Tufanı adlı şiir kitabında topladı. 1972-1974 yıllarında Yeni A dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1992 yılında Cumhuriyet gazetesinden emekli olan Durbaş köşe yazarı olarak değişik gazetelerde çalışmalarını sürdürdü. En son BirGün gazetesinde yazıyordu. İkinci Yeni esintisi ile başladığı şiir yaşamı, zamanla toplumcu bir yönelim kazandı. Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle, baştan beri tavrını ve varlığını keskinleştiren, anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazdı. Çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin, çay evlerinin, yalnızların dünyasını yansıtan şair olarak tanındı.
Durbaş’ın şiir kitaplarının yanı sıra çok sayıda deneme, inceleme ve röportaj kitabı bulunuyor. Şiir kitaplarından bazıları; ‘Kuş Tufanı’ (1971), ‘Hücremde Ayışığı’ (1974), ‘Çırak Aranıyor’ (1978), ‘İkinci Baskı’ (1979), ‘Çaylar Şirketten’ (1980), ‘Nereye Uçar Gökyüzü’ (1983), ‘Siyah Bir Acıda’ (1984), ‘Bir Umuttan Bir Sevinçten’ (1984, toplu şiirler 1), ‘Adresi Uçurum’ (1986, toplu şiirler 2), ‘Geçti mi Geçen Günler’ (1989), ‘Menzil’ (1992), ‘İki Sevda Arasında Kara Sevda’ (1994), ‘Düşler Şairi’ (1997) ve ‘İstanbul Hatırası’ (1998). Ahmet Arif’le yaptığı röportajlarını da ‘Ahmet Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu’ (1990) adlı kitapta bir araya getirmişti. Refik Durbaş 1979 yılında ‘Çırak Aranıyor’ adlı kitabıyla Yeditepe Şiir Armağanı, 1983 yılında ‘Nereye Uçar Gökyüzü’ adlı eseriyle Behçet Necatigil Şiir Ödülü ve 1993 yılında ‘Menzil’ adlı eseriyle Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü aldı.
NE DEDİLER
ATAOL BEHRAMOĞLU
Refik 1960 kuşağının en iyi, en özgün şairiydi. Gerçek anlamda bir halk çocuğu, halkın çocuğuydu. Bir önceki dönemin şiiri de içinde olmak üzere çağdaş şiirimizin bütün inceliklerini bilen ve kendi şiir tezgâhında işleyen bir şiir sevdalısı ve ustasıydı.
ZÜLFÜ LİVANELİ
Büyük bir şairi ve dostu kaybettik. 1970’lerde onun ‘Çıkar Aranıyor’ şiirinden yaptığım türkü çok büyük kitlelere ulasmıştı. Yahya Kemal’in dizelerinde olduğu gibi ‘Evvel giden ahbaba selam olsun.’
METİN CELÂL
Refik Durbaş, Çağdaş Türk Şiiri’nin yaşayan en önemli adlarındandı. Kendine has, içtenliğini yansıtan bir şiir oluşturdu. Okur da onun içtenliğini sevdi. Aynı zamanda güveneceğimiz bir ağabeyimiz, oturup saatlerce sohbet edeceğimiz bir dostumuzdu. Son yıllarda yayımlattığı anı kitapları onun ne kadar çok dost biriktirdiğinin kanıtıdır.