Güncelleme Tarihi:
Market alışverişlerinin, internette ürün bakmanın ya da bir sürü başka tüketim eyleminin getirdiği azabı hissediyor musunuz? Devasa AVM’lerin cazibesinin, karadeliklerin çekim gücüne eşdeğer olduğunu biliyor ve hüzünleniyor musunuz? O halde bırakın hüzünlenmeyi ve ‘Tırpanlı Adam’ı okuyun.
‘Tırpanlı Adam’, ünlü fantezi ve mizah serisi DiskDünya’nın on birinci kitabı. Kült İngiliz yazar Terry Pratchett’ın kendine has üslubu ve mizahıyla yoğurduğu sayısız romandansa sadece biri. Hayranlarının yakinen tanıdığı Ölüm karakteri bu kitapta başrolde. Çünkü Ölüm, görevini layıkıyla yerine getiremediği için işten çıkarılıyor ve DiskDünya’nın üstüne kallavi bir yaşamgücü çöküyor. Ve her şey canlanıyor.
Terry Pratchett, fantastik edebiyatı, hemen her şeyle dalgasını geçebilmek için kullanan bir yazar; yani onu bilindik fantastik edebiyat yazarlarından ayrı tutmak şart. O bir parodici. Bir ironist. Dilcambazlığının yanı sıra, yalnızca diyaloglarda verdiği boşluklarla bile kahkaha attırabilen bir kalem. Üstelik bunu sayısız kitapta sürdürebilmiş biri.
‘Tırpanlı Adam’da da, bu kez yaşamgücü fazlalığı ve Ölüm’ün malulen emekliliği unsurlarını kullanarak tüketim çılgınlığını eleştiriyor ve büyük alışveriş merkezlerinin, şehirlere neler yaptığını irdeliyor. Mesela şehirlerin dışında dev yaratıklar gibi yayılan AVM’ler için şunları söylüyor, ilk kez 1991’de yayımlanan ‘Tırpanlı Adam’da:
“Şehrin içinde, sıcak ve korunaklı bir yerde büyüyor olmalıydı. Sonra yayılıyor, şehrin dışına çıkıyor ve yeni bir şehir inşa ediyordu. Gerçek değil, sahte bir şehir; sahte bir şey... Şehrin canını, yani insanlarını çekip alan bir şey...”
Her hafta sonu, büyülenmiş zombiler gibi AVM’lere akan koca bir insanlığı anlatmak için daha iyi bir yol olabilir mi? Fakat fazlası var. Satın alma hastalığını ve eve yığılan bir sürü irili ufaklı çerçöpü de unutmuyor Pratchett. Hikâyenin orta yerine, bir saatli bomba gibi bırakıveriyor cümlelerini:
“Şu küçük kar kürelerinde bir tuhaflık vardı. Onları elinize alıyor, sallıyor ve güzel kar tanelerinin ışıl ışıl dönüşünü izliyordunuz. Ardından onu eve götürüyor, şömine rafına koyuyordunuz. Sonra da orada unutuyordunuz.”
Ama bir dakika, bir dakika. Bu yazı böyle olmamalıydı. Pratchett’ı, ukala bir filozof ya da her şeyi ciddiye alıp eleştiren biriymiş gibi tanıtmak olmaz. O bütün bunlara, bu yazıya falan, gülüp geçerdi. O yüzden işin mizahına dönelim.
Koskoca DiskDünya’yı kurtaracak ekibi hayal edin mesela: Başkanı, ölülerin de yaşama hakkı olduğunu savunan ve duvarlara sloganlar yazan aktivist bir zombi. Diğer üyeler de evlere şenlik: Sonradan olma bir vampir ile sonradan görme eşi, agorafobik bir öcü, ayda bir kurtadam olabilen normal bir kurt, konuşma engelli bir ölüm habercisi, 130 yaşında ölen ama Ölüm’ün yokluğu yüzünden ölemeyen sağır ve ihtiyar bir zombi sihirbaz...
Ve elbette, Ölüm; insan yaşamının kıymetini herkesten daha iyi bilen ve anlayan, “HASAT, TIRPANLI ADAMIN ONU ÖNEMSEMESİNDEN BAŞKA NE UMUT EDEBİLİR?” diyen Ölüm.
Tüm bu absürd unsurları toplayınca ortaya çıkan şeyse şu: Yaratıcı bir kurguyla akıp giden eğlenceli bir komedi-fantezi romanı.
‘Tırpanlı Adam’, serinin tutkunlarına, alışık oldukları neşeli ve akıl dolu okuma deneyimini yaşatıyor; daha önce DiskDünya’ya adım atmamış olanlarıysa, kemikli kocaman kollarını açarak bekliyor. Ne de olsa, “Her canlının içinde, dışarı çıkmayı bekleyen bir ölü vardır...”
TIRPANLI ADAM
Terry Pratchett
Çeviren: Niran Elçi
Delidolu Yayınları, 2017
344 sayfa, 27 TL.