Güncelleme Tarihi:
Orhan Veli ile kız kardeşi Füruzan Hanım’ın nasıl bir ilişkisi vardı?
Füruzan Hanım, 1924 doğumlu. Orhan Veli’den 10 yaş küçük. Çocukluğunun en güzel zamanlarını ağabeyiyle geçiriyor. Onunla birlikte Paşabahçe’ye kayık sefalarına çıkıyor; balık tutmayı, uçurtma uçurmayı ağabeyinden öğreniyor. Hayata bakışını, yaşam felsefesini ağabeyine borçlu olduğunu söylüyor her seferinde. Başarılı bir öğrenci ve o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın iftihar listesinde yer alarak üniversitede istediği bölümü okuma hakkına sahip oluyor. Orhan Veli’nin önerisiyle iktisat okumayı tercih ediyor. Hayatını, kariyerini ağabeyinin “Ayaklarının üstünde durmalısın” öğüdüyle şekillendirmiş. Aynı zamanda ağabeyinin işlerine yardımcı oluyor. Özellikle Yaprak dergisinde; bayileri tek tek dolaşıp eski sayıları toplayıp yenilerini dağıtmış. Orhan Veli hayatını kaybedeli 70 yıl geride kaldı, onu her anışında “Ah Orhan Ağabeyim” deyip gözyaşlarını tutamıyor.
Füruzan Hanım’ı böyle kapsamlı bir kitap yapmaya, anılarını anlatmaya nasıl ikna ettiniz?
Füruzan Hanım’ı ilk kez 2012 yılında Orhan Veli’nin kendi şiirlerini okuduğu ses kaydının yayımlanması vesilesiyle tanıdım. Kendisiyle röportajlar yaptık. Daha sonra sık sık ziyaretlerde bulundum. Elimde Orhan Veli’ye ve Kanık ailesine dair çok zengin bir malzeme olduğunu, bunların kayıt altına alınması gerektiğini düşündüm. Bu bilgiler eşliğinde bir Orhan Veli biyografisi hazırlamak istediğimi kendisine açıkladım. Hatta yazdığım ilk taslağı götürdüm. “Orhan Veli adına yapılan her çalışma beni memnun eder“ dedi. Kitabın temeli böyle atıldı.
Kitabı okurken insan, Orhan Veli genç yaşına o kadar çok şey sığdırmış ki, erkenden bu dünyadan göçeceğini bilmiş gibi diye düşünüyor. Siz ne dersiniz?
Orhan Veli kendi deyimiyle yapmak istediği her şeyi yapmış ve hiçbir şeyden pişman olmamış. 36 yaşa dünyaları sığdıran biri. Engin ve eşsiz bir dünyası var. Aynı zamanda evlat, ağabey, dost, yoldaş. Ölümünden birkaç gün önce çukura düşüyor ve bacağındaki yaraları kardeşine göstererek, “Az daha Orhan Veli çukura düştü öldü diyecektiniz” diyor. Onun hayatına dair tanık olduğunuz en ufak bir ayrıntı bile nasıl eşsiz bir karakter olduğunu anlatmaya yetiyor diyebilirim.
Bütün bu yaşamöyküsünde sizi en çok etkileyen ne oldu?
Baştan sona her şey. Orhan Veli’nin doğumunda yazılan yazıdan başlayarak öldüğü güne dair; araştırmalarım ve Füruzan Hanım’ın anlattığı her detay beni çok etkiledi. Olağanüstü biri Orhan Veli. Hayata ve sanata bakışı, insanlarla kurduğu ilişki, şiirlerinde sembolize ettiği insanlar, kendisine yönelik eleştirilere verdiği nükteli yanıtlar. Hepsi ona hayranlığımı katbekat artırdı.
Kitapta Orhan Veli’nin ‘Anlatamıyorum’ ve ‘Sere Serpe’ şiirlerini ithaf ettiği Bella Eskenazi ile yapılmış bir söyleşiniz var. Bu buluşmanın perde arkasını ve önemini anlatır mısınız?
Bella Hanım 98 yaşında. Araştırma sürecine daha yeni başlamışken hayatta olduğunu öğrendim ve kendisine ulaştım. Bella Hanım’ın tanıklığı çok önemliydi. Benim için önemli olan, Orhan Veli bu şiirleri kendisine ne zaman ve nasıl yazdı, nasıl takdim etti, aralarında nasıl diyalog yaşandı sorusunun yanıtıydı. Bella Hanım tüm içtenliğiyle sorularımı yanıtladı, hatta bana yeni pencereler açtı. Evlerindeki edebiyat buluşmaları, sanatçılar arasında yaşanan diyaloglar, Adalar’da geçen keyifli zamanlar... Bunlarla beraber Bella Hanım’ın idealizmi çok önemliydi, kendisi o yıllarda çalışkan ve başarılı bir genç. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde öğretmenlik yapıyor. Hem Orhan Veli’yle münasebetine hem döneme dair çizdiği sosyokültürel tabloya ışık tutmak istedim.