Güncelleme Tarihi:
‘Cumhuriyet Işığında Söyleşiler’ bir söyleşi kitabı. Diğer söyleşi kitaplarından farkı nedir?
Öncelikle en önemli fark; Türkiye’de kültür, sanat ve politik anlamda Cumhuriyet’ten bugüne değişenleri ortaya koyuyor olması diyebilirim. Yani birbirinden alakasız söyleşilerin toplandığı bir kitap değil, bir bağlam söz konusu. Her bir söyleşi tek başına okunabildiği gibi hepsi bütün olarak da çok şey söylüyor. Kitapta yer alan her isim, kendi alanında rüşdünü ispat etmiş, çoğu yurt dışında ülkesini başarıyla temsil etmiş, ülkenin zor süreçlerinde farklı biçimlerde bedel ödemiş ama her şeye rağmen üretmeye devam etmiş kişiler. Ve en önemlisi hepsi, ne olursa olsun fikirlerinden vazgeçmemiş onurlu insanlar... Bunun günümüzde ne kadar değerli olduğu ortada. Kitabın bir diğer farkı, Cumhuriyet ortak paydası. Cumhuriyet’e inanan ve aydınlanma için vazgeçilmez bulan isimleri buluşturuyor. Ama sadece siyasi bir kitap da sanılmasın. Aynı zamanda edebiyat, tiyatro, resim, müzik alanlarında bilgiler veriyor. Ülkemizin yetiştirdiği 23 değerli kişinin daha önce hiçbir yerde okumadığınız yaşam öykülerini okurla buluşturuyor. Kişi portreleri, aslında ülke portresini tamamlıyor.
Kitabı nasıl bir saikle hazırladınız?
Gazetecilik yapmamın özünde idealistlik ve gerçeği aramak yatıyor. Ancak ülkenin içinden geçtiği sürecin zorluğu sebebiyle yaklaşık bir yıldır gazetecilik yapamayanlardan biriyim. Ülkeme olan sevgim ve Cumhuriyet’e olan minnetimin, bu zor dönemde seyirci kalmak yerine bir şeyler yapmalısın diyen sesine kayıtsız kalamadım. Elimden yazmak geliyordu. Sanatçıların fikirlerini halka aktarabilmenin önemine inandığım için, gazetecilik yapamıyorsam kitap ile insanlara ulaşabilirim dedim. Ayrıca kitap çok daha kalıcı. Soner Yalçın da bu konuda beni yüreklendirince, Kırmızı Kedi Kitap’ın sahibi Haluk Hepkon da yayımlamayı kabul edince kitap ortaya çıktı. Türkiye çok önemli bir dönüşüm süreci geçiriyor... Bellek anlamında zayıf bir toplum olduğumuz için de kayda geçmenin önemiyle bu dönüşüm sürecinin belgesini gelecek nesillere bırakmak istedim. Bu kitabın en büyük amacı; 20 yıl sonra bir genç bu dönemi anlamak istediğinde Zülfü Livaneli, Fazıl Say gibi sanatçılarımızın ağzından hem onların yaşadıklarını hem ülkenin değişimini öğrenebileceği bir kaynak kitap olma arzusudur.
Söyleşilerin bütününe baktığınızda siz nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Söyleşileri yaparken de kitap için bir araya getirdiğimde de gördüm ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir zaman böylesi zor ve acı bir dönemi olmamış. Toplum hiçbir zaman bu kadar ayrıştırılmamış. Sanat ve sanatçılar Cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar değersiz görülmemiş. Kültürel tahribat anlamında da hiç bu kadar şiddetli bir dönem görülmemiş. Örneğin AKM gözümüzün önünde yıllardır çürüyor, tiyatro salonu kalmadı, muhalif sanatçılar iş yapamıyor, devlet kendi ideolojisine göre destek veriyor vb. Geçmiş ve anılar da yok olan mekânlarla birlikte yok olup gidiyor. Baskı ve sansür hep olmuş ama hukuk olduğu için insanlar üretmeye devam etmişler. Şimdi insanlar neredeyse düşünmeye korkar hale geldi… Gazeteciliğin durumu ortada, neredeyse suç kabul ediliyor, eskiden en azından başka sesler de duyulabiliyormuş. Eğitim de hiç bu kadar önemsizleştirilmemiş, cehalet yüceltilmemiş. Cumhuriyet döneminin kazandırdığı fabrikadan kültüre hemen her şey neredeyse yok olmak üzere bir noktaya gelmiş. Korkunun da bu topraklarda hiç bu kadar hâkim olmadığı görülüyor. Bunlar gibi daha çok şey söyleyebilirim ama tüm söyleşilerde konuşulanların ardından bana en çok bu anlattıklarım kaldı... Okur, kendi değerlendirmesini yapacaktır. Umarım bu kitap, bu dönemi anlamak için bir kaynak kitap olarak işe yarar.
İçlerinde sizi en çok etkileyen söyleşi hangisi?
Böyle bir ayrım yapmam çok zor. Ama Muazzez İlmiye Çığ ile sohbeti hiç unutmayacağım. Tam bir Cumhuriyet kadını, zihni pırıl pırıl, söyleşinin kimi yerleri gözyaşlarıyla ilerledi, o nedenle benim için özel. Tuncay Özkan ve kızı Nazlıcan ile yaptığım söyleşi de ayrı çünkü Tuncay Bey’in özgür kaldığı üçüncü gün buluştuk. Baba-kız altı yıl çıktıklarında özgürlük kahvesi içme sözlerini bu söyleşide gerçekleştirdiler. Okurlar kitapta hiç bilmedikleri bir Yıldırım Mayruk okuyacaklar. Hatta ilk kez onun politik düşüncelerini öğrenecekler. Bir de çoğu insanın tanımadığı Türkiye’nin ilk modacıları Faize Sevim kardeşlerin hayatını herkesin okumasını ve açtıkları yolu öğrenmelerini isterim.
Sırada başka kitap projesi var mı?
Evet. Bu kitabın yolcuğu uzun vadede düşündüklerimi hayata geçirme kararı aldırdı. Önümüzdeki yıla üzerinde çalıştığım bir ya da iki kitap projem var ama şimdilik sürpriz olsun. Ayrıca Yıldırım Mayruk’un biyografisi üzerinde çalışıyorum.
CUMHURİYET IŞIĞINDA SÖYLEŞİLER
Özlem Özdemir
Kırmızı Kedi, 2017
300 sayfa, 25 TL.