Güncelleme Tarihi:
Bugün bile okullar açılırken, okul kırtasiyelerinden alışveriş yaparım. Okula başlayacakmışım gibi...Alfabe ve diğer kitaplarımı teyzem Saadet Yazar ciltletirdi. Alışveriş için tek yer Babıâli (Ankara Caddesi) idi. Çeşit çeşit defterler alınırdı, mutlaka herkesin bir sarı defteri bulunurdu, ben o defteri pek sevmez, kullanmazdım. İleride meslek olarak yayıncılığı seçtiğimde okul kitaplarının piyasasını da öğrendim. Çok tutulan yazarlara yayınevleri özel ilgi gösterirdi. Öğretmenlerin ders verdiği okullarda bu kitaplar büyük satışlara ulaşırdı. Şimdi de ortaöğretim kitaplarına değil de üniversite kitaplarına bakıyorum, onların da ayrı satış yerleri var.
Kurşunkalemle alışverişe başlanırdı, en çok alınanlar ‘Timsah’ (Alligator) ve yeşil gövdeli kurşunkalemlerdi. Kalemtıraşlar da ihmal edilmezdi, ne var ki şimdiki gibi değillerdi, kullandığınızda çöpü atacak yer arardınız. Şimdi kendi yerleri var. İlkokul zamanında bir de Nurkalem adıyla kurşunkalem çıkmış ama başarılı olamamıştı. Cağaloğlu Yokuşu’ndan inerken, sağdaki Uğur Kitabevi’nden kitaplar alınır, oradan ciltçiye gönderilirdi. Yokuştan anacaddeye çıkınca solda Memduh Aygün’e uğrardık, resim dersine tanınmış ressam Hasan Kavruk gelmeye başlayınca resim malzemelerine ilgim de arttı. Bu malzemeleri Aygün’den alırdık. Önce bir palet aldım, elbette tüp tüp yağlıboyalar, bezir yağı... Bir de Talens pasteller aldım, onlarla da resim yaptım.
Mekanik kurşunkalem kullandığımı anımsamıyorum. Kalemi açtıktan sonra yayılan o kokuyu çok severdim. Çantam vardı, genellikle ilkokulda okula beni teyzelerim götürdükleri için az bir zaman taşımıştım. Omuz çantası kullanılırdı, kutu gibi bir çanta; arkaya konulur, iliklenirdi.Şimdiki sırt çantalarının prototipiydi.Kalem kutuları modaydı -o moda bende hâlâ sürüyor- genelde tahtadandı; kalem, kalemtıraş, silgi onun içine konulurdu, çoğu ithaldi. Elbette her zaman dolmakalemim olurdu; güzel, pahalı dolmakalemler yalnız arkadaşlarımın değil hocalarımın da dikkatini çekerdi.Kimi kitapları da Ankara Caddesi’ndeki Milli Eğitim Bakanlığı dükkânından alırdık. Not tutmadan çok kitaplardan yararlanırdım; okuduğum, dinlediğim müzik belleğimde kalır ama derslerin kaldığını pek söyleyemem. Dışarıda başka arkadaşlarla vakit geçiremediğim için kendimi kitaba ve müziğe vermiştim... Şimdi öğrenciler ne kadar el yazısı yazıyor bilmiyorum, kırtasiyecilerin bazıları bazı okullarda çocuklara dolmakalemle el yazısı yazdırdıklarını söylediler. Bir de dökülmez mürekkep hokkaları vardı, öğrenciler dökmesinler dile boyna asılan hokkayı ters de döndürseniz dökülmezdi, aldım ama pek kullanmadım. Şimdi ben de okul alışverişi yapacağım, çantama koyacağım, okula ilk başlayan çocukların heyecanını yaşayacağım.
Salık vereceğim notlar:
- Mekanik kalemin rahatlığına sözüm yok ama odun kurşunkalemlerin de keyfini çıkarın. O kadar çeşit var ki...
- Bir dolmakaleminiz olsun. Belki ilk koleksiyon malzemesi o olur.
- Öyle güzel renk mürekkepler çıktı ki içi kadar dışının dizaynı da göz kamaştırıyor.
- Her kalemle aynı çeşit deftere yazılmaz, seçerken bu uyuma dikkat ediniz.
- Tükenmezin de yeri var, roller ball’un, gel’in de; yeniliklerin hepsini deneyin, ona göre karar verin.