Güncelleme Tarihi:
Akıl başat ve neredeyse değişmez karakterdir Oktay Rifat şiirinde. Şairin yaşadığı çağ kadar şiir görüşü de belirleyicidir bu karakterin oluşmasında. Her şeye ve her yere erişme gücü taşıması bakımından, akıl ile güneş arasında bağ kurmakta ve O. Rifat şiirini oradan okumakta sonsuz fayda var. Şiirin duygudan duyuya çıkması ve kendisini orada var etmesi sebepsiz değildir. Hatta O. Rifat idealize ettiği bu sebebi, kendi şiirsel dönüş/dönüşümleri içinde en ustalıkla yaşatan şairlerin başında gelir. Hemen yakınındaki Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday’a göre, göreceli şiir hacminin bir sebebi de bu başatlığın onun başını hep döndürmesiyle ilgilidir, diye düşünülebilir.
Alphan Akgül, yeni çalışması ‘Güneş Yalnız Dirileri Isıtır/Oktay Rifat’ın Şiiri Üzerine’de, akla vurgu yapmıyor. ‘Duyuların maddi’liğinden söz ediyor. Aklı salt maddeye indirgeyemeyiz. Şair, aklı şiirde nasıl kullanıyor ona bakmalıyız. Oktay Rifat için anahtar kavram ‘özdeşlik’tir bu konuda. “Özdeşlik, metafor ve diğer teşbih türlerinden farklıdır. Çünkü böyle bir mecaz yaptığımızda nesne ve olguların birbirine benzediğini değil, onların aynı olduğunu söylemiş oluruz” görüşündedir Alphan Akgül. Kaldı ki, Akgül, Oktay Rifat şiirinde sıklıkla kullanılan ‘güneş’ sözcüğü üzerinden “her benzetmede hem nasıl yeni anlam bağıntıları kazandırdığını hem de nasıl mit yıkıcı davrandığını” göstermek istemektedir.
“Onun ‘güneş’ sözcüğünü aşırı sıklıkta ve farklı bağlamlar içinde kullanması eleştirmenleri tedirgin edecek türden” ise, bir akademisyen ve eleştirmen olarak Akgül, güneşi bu kez kendisi ödünç alır ve Rifat’ın şiirini aydınlatmak için kullanır. Eğer “şair gerçeğin düzenini değiştiremez ama günlük konuşma dilinin düzenini değiştirebilir” durumda ise ilkin fark edişlerinin ve kurmacalarının ana yakıtı akıldan ayrılamaz. ‘Nesne ve varlıkları güneşle bir tutan’ şair, ‘her şeyin ölçüsünün güneş olduğu bir edebi dünya’nın içindedir demektir. Bu dünyada ‘dilsiz ve çıplak’ olan insanın, hem bunu fark etmesi hem anlamlandırması hem de aşması için dile ve şiire ihtiyaç duyması gerekir. Oktay Rifat, güneşe bakar, ona döner, o olur, onu dil yapar. Zihinsel eşleştirmeler eşliğinde elbette.
Oktay Rifat şiirinde açığa çıkan ‘mitolojik üslup’, evrenin bilimsel kavranışını da ima eder durmadan. Akgül, şairin duyuların maddiliği üzerinde durarak mit bozucu üslubu koruduğunu ama mitlerin dayandığı analojik zemini terk etmediğini vurguluyor. Mit bozucu olmasını da nedenselliğin altını sürekli çizmesiyle açıklıyor. İşte bütün bunlar akıl yoluyladır. Çünkü nedensellik akıl yürütmenin diğer yüzüdür. Baba, anne, çoban, kılıç ve güneşin yörüngesi gibi kavramlar, güneş ve insanın onunla kurduğu bitimsiz irtibat çerçevesinde Oktay Rifat’ın şiirinde hem tarihsel eleştirellik hem de duygusal/duyusal sıçramalara uğratılıyor. Bir şairin şiirini okuduğumuzda “lirik bir hazzı tatmaktan ziyade yaratıcı benzetmelerin verdiği heyecan ve şaşkınlıkla düşüncelere dalmamızın” sebebi nedir? Alphan Akgül, Oktay Rifat üzerinden bunu da yanıtlamaya çalışıyor. Sorarak. Sorgulayarak.