Öksüz eserler

Güncelleme Tarihi:

Öksüz eserler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2017 14:53

Mehmet Seyda, Ümran Nazif, İlhan Tarus, Ömer Bedrettin yıllardan beri gündeş okurlardan yoksun. Listeyi uzatabiliriz... Çağdaş edebiyatımızda kimi yazarlarımıza artık ulaşılamıyor. Çünkü yayın dünyasında bu yazarların eserleri yeniden okurla buluşturulmuyor.

Haberin Devamı

Birçok kez, yıllarca yazdım: Çağdaş edebiyatımızda şair, romancı, öykücü kimi yazarlarımıza artık ulaşılamıyor. Çünkü yayın dünyasında bu yazarların eserleri yeniden okurla buluşturulmuyor.
Filancayı soruyorsunuz; “Unutuldu, kimse okumaz bugün” deniyor. Gerçi filancanın ölümünden şu kadar yıl geçip ölüm/telif meselesi kendiliğinden çözümlendi mi, o yazarımız birdenbire gündem kazanıyor, hem de beş-on yayınevinin yeni kitapları arasında. Örnek vermek gerekirse, Mehmed Rauf’u ve ‘Eylül’ü anmak isterim. Satmaz artık denen Mehmed Rauf’un başka romanları da telifsiz olunca pekâlâ yayımlandı.
Yeni ölmüşler için durum talihsiz. Handiyse unutulmaya yazgılılar. Öyle sanıyorum ki, vârislerin de payı büyük bu talihsizlikte. Geçmiş gün, herhalde on-on beş yıl oluyor; tarihi romanlar yazmış, genç yaşta ölmüş bir yazarımızın ailesi aramıştı: Falanca yayınevi o tarihi romanlardan bir ikisini yeniden yayımlamak istiyor. Aile de bana soruyor: “Telif bedeliyle otomobil alabilir miyiz?”
Söylenecek bir şey kalmıyor geriye.
‘Sona Ermek’i yazarken Abdülhak Şinasi Hisar’ın Ahmed Haşim monografisini aramıştım, yeni basım. (Eski basımlar kitaplığımda elbette vardı ama, yıpranmamış bir kitap aradığım.) Hiçbir kitabevinde bulamıyoruz, bazı kitapçılar yıllardan beri basılmadığını söylüyorlar. Yayınevi-vâris anlaşmazlığıymış.
Sn. Neslihan Fıratlı’ysa Peride Celal’in kitaplarını, eserlerini arıyormuş. Ancak internet sahaflarından, o da bir-ikisine ulaşabilmiş. Peride Hanım’ı yitireli kaç yıl ki...
Mehmet Seyda, Ümran Nazif, İlhan Tarus, Ömer Bedrettin -bildiğim kadarıyla- yıllardan beri gündeş okurlardan yoksun. Bu listeyi epey uzatabiliriz. Peyami Safa’nın takma adı Server Bedi’dir. O Server Bedi’nin yabana hiç mi hiç atılmayacak romanları vardır. Sözgelimi ‘Alnımızın Karayazısı’, ‘O Gece’, ‘Korkuyorum’; çoktan yitip gitmiş... Attilâ İlhan taa 1995’te yazmış (bkz. ‘Hangi Edebiyat’):
“(...) çıkın kitapçı kitapçı dolaşın, ne Mahmut Yesari’nin bir kitabını bulabilirsiniz, ne Sadri Ertem’in, ne de Kenan Hulusi’nin! Reşat Enis’in, yayımlandığı zaman her biri bir olay yaratmış, birbirinden ilginç romanları (...)”
Attilâ İlhan bütün bu öksüz eserlerin hiç değilse az sayıda yayımlanmasını da önermiş. Geçmişe gündem kazandırabilmenin yollarını aramış. Bununla birlikte üzerinde durulmamış, yani o yazı da öksüzler, yetimler arasında...

Haberin Devamı

LEVENT TÜLEK'İN ÖYKÜLERİ

Haberin Devamı

Öksüz eserler

Dostum Levent Tülek’i tiyatro sanatçısı olarak tanımıştım, genç bir oyuncu. Galiba ilk kez Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları’nda seyretmiştim, kim bilir kaç yıl önce. Sonra Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda hem oyuncu hem yönetmen. Bizi Sevgili Turgay Kantürk tanıştırmış olmalı.
Günün birinde Vatan Kitap’ta Levent’in kitap tanıtma yazıları karşıma çıkınca şaşırmıştım. Gerçi iyi bir okur olduğunun tanığıydım. Ama edebiyatla bu denli iç içe yaşadığının ayrımında değilmişim. Şimdiyse elimde ‘Pitbull’ (Hep Kitap), Levent Tülek’in ilk öykü kitabı. Belki de her biri yıllar içinde damıtılmış hikâyeler, aceleye getirilmemiş, özellikle bekletilmiş.
Acıtıcı bir yanı var ‘Pitbull’un. Önce ironi, kara gülmece ağır basıyor. Öyle sanıyorsunuz. Her şeye handiyse uzaktan, alaycı bir bakış. Fakat hemen ardından -arka kapakta belirtildiği gibi- yalnızlık çıkageliyor, koyu bir yalnızlık. Tülek onunla da yetinmiyor, içteki çağıltıya yol alarak, can yakmayı yeğliyor.
En çok hangi öyküyü sevdin derseniz, ‘Pamuk Prenses’i diye yanıtlayacağım. Geçkin yaştaki eski aktrisin bir çocuk oyununda yeniden başrole çıkışı mı hem ironik hem sahiden can yakıcı, gencecik bir yeni aktrisin daha yolun başında sönüp gidişi mi, hâlâ kararsızım. Ama ‘Pamuk Prenses’in bende izi kaldı.
Her birine dil, anlatış, yansıtış açısından -gerçekten- emek verilmiş bu hikâyelerin, günümüz hengâmesinde, gözden ırak kalmamasını diliyorum.

Öksüz eserler

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!