Güncelleme Tarihi:
Makedonya’nın Ohri şehri benim için Struga Şiir Akşamları’yla bütünleşmiş bir yer. Belleğimde kalanlara göre, suyun iki tarafında gezinenler, oturanlar vardı. Mesire gibi bir iz bırakmıştı bende. Ohri’de bizdeki gibi köfte çok yenilen, çok ikram edilen bir yemekti.
Struga Şiir Akşamları’nda her yıl bir ‘Onur Konuğu’ seçilir, Altın Çelenk takılırdı.
Rahmetli dostumuz Necati Zekeriya etkinliği düzenleyenler arasındaydı. Sık sık Türkiye’ye gelir giderdi.
İlk yıllarında bu ödülü Fazıl Hüsnü Dağlarca kazanmıştı. Hazırlanan kitapta da benim ‘Tek Başına Bir Okul Fazıl Hüsnü Dağlarca’ adlı yazım çevrilip kitapçığa konmuştu.
Ödülünü alıp döndükten sonra da TRT’de hazırladığım programa konuk olmuş ve orada yaşadıklarını anlatmıştı. Programın prodüktörü de iyi yazar Nursel Duruel’di. Duruel’le birçok jüride birlikte çalıştık.
Daha sonra birçok Türk şairi şiir akşamlarına gitti.
Yıllar sonra ben de Struga Şiir Akşamları’na çağrıldım. Türk şiiri üzerine bir tebliğ sundum.
Türkiye’den iki şair de davet edilmişti. İkisi de rahmetli olan İlhan Geçer ile Mustafa Necati Karaer.
Onlarla birlikte fötr şapka dükkânlarına uğradık. Tito, klasik müziğin yaygınlaşması için ucuz long play’ler yaptırmıştı. Deutsche Gramophone’la anlaşılarak daha düşük kalitede da olsa o eserleri herkesin dinlemesi sağlanmıştı.
Genç şairlerle ülkenin durumu hakında konuştuğumda umutsuzlukları dikkatimi çekmişti. Tito’nun birleştirici yanına değinip bağlantısızların önemini anlattılar. Adeta dağılışın ön duygusunu yaşıyorlardı.
Genç şairler, edebiyattan çok siyasal belirsizliği tartışıyorlardı.
O yıl ‘Onur Ödülü’nü, Rusya’nın tanınmış şairi Andrey Voznesenski almıştı.
Ödülden sonra onunla şiir üzerine konuştum.
Kitlelerin okuduğu bir şairdi, hatta kalabalıklardaki şiir okuyuşu iktidarı rahatsız etmişti.
Türkçeye de birçok şiiri çevrildi.
En bilineni, iyi çevirmen Ülker İnce’nin çevirdiği ‘Oza’ idi, kitaba iyi şair Özdemir İnce de bir önsöz yazmıştı.
Mehmet H. Doğan - Turgay Gönenç’in ‘Oza’ çevirisinden son dört dizeyle bitireceğim yazımı:
“Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi.
Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni
Şükür ki girdin yaşamıma.
Selam Oza!”