Güncelleme Tarihi:
Murat Çelik adını 2020 Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne değer görülen kitabı ‘Eve Dönmeyen Hayvan’ın ardından daha fazla duymaya başladık. Oysa uzun zamandır edebiyat dünyasının içinde önce şiirleriyle, sonra öyküleriyle, ardından da çıkardığı, katkıda bulunduğu dergilerle varlığını sürdürüyor yazar. Yeni öykü kitabı ‘Kışın Herkes Dürüsttür’de kendi çıtasını bir adım ileri taşıyan Çelik, ‘Eve Dönmeyen Hayvan’da gördüğümüz içe dönük bakışını sokaklara, dış dünyaya taşıyıp kendi eksik parçasını arayan küçük insanların dünyasına dalmış. Sonuç olarak da ortaya kendi sesini bulmuş bir yazar ve onun yeni öykü toplamı çıkmış.
‘Kışın Herkes Dürüsttür’ güçlü bir toplam. Kitapta sekiz öykü yer alıyor. Çelik, her öyküsünde okurlarını bir yaraya, bir yaralıya, bir yaralı dünyaya çağırıyor. Derdi bu yarayı faş edip cümle âleme göstermek değil. Aksine, bu anlamda çok usturuplu bir dil tutturduğunu söylemekte yarar var. Öyküyü öykü yapan niteliklerin başında gelen ‘sezdirme’ gücünü bu anlamda çok iyi kullandığını söylemek gerek. Bunda, Çelik’in yolunun şiirden geçmesinin de payı büyük, çünkü imgenin yazı içinde nasıl kullanılması gerektiğinin bilincinde. Tam da bundan, ‘açık’ ve ‘kapalı’ arasındaki o ince çizgide kalarak, okurun düş gücüne de yer bırakmayı başarabiliyor öykülerinde.
Öykülerin içinde, cümlelerin arasında dolaşırken de şiir kokularıyla birlikteyiz. ‘Şiirsellik’ olarak açıklamak zor bunu. Öykünün bezemesini şiirle yapmak, belki. Ya da öykünün sorusunu şiirle sormak demeliyiz. Çünkü Çelik’in her öyküsünde, tüm bir metni bir cümleyle hatırlatabilecek denli güçlü ifadeler var. Bu anlamda şiirsellik değil, şiirin kendisi Murat Çelik’in üslubunda önemli bir yer kaplıyor.
Murat Çelik’in öykülerine davet ettiği dünyalar kapı komşumuz sıkıntılar. Kadının dünyadaki yerine, toplumsal sıkıntılara, cinselliğe dair düşündürücü bir atmosferin içine sokuyor okurlarını. Ama bunların hepsi benlik arayışının bir parçası olarak karşımızda. Yazının hemen girişinde bahsedilen insanın kendi eksiği peşinde koşması izleği, ‘Kışın Herkes Dürüsttür’deki tüm öyküleri üstüne örtülmüş bir perde gibi. Tüm öyküler, bu perdenin ardından gösteriyor kendini okurlara. Kitapta toplanan öykülerin bir başka baskın ortaklığı da ‘flanör’ olmaları denebilir. Çelik, öykü kişileriyle birlikte okurları da salıyor sokaklara. Onlar dertleriyle adımlarken, okurlar da sayfalar arasında adımlıyor.
‘Kışın Herkes Dürüsttür’de ayrıca iyi bir küratörlükle de karşı karşıyayız. Bir öykü kitabında yer alan metinlerin nasıl sıralanacağına dair güzel bir örnek aynı zamanda Murat Çelik’in kitabı. Okur nezdinde çoğu zaman önemsenmez bu ama yazarın, öykü kitapları bağlamında en çok kafa yorduğu noktaların başında gelir öykü dizilimi. Çünkü öyküleri bir çatı altında, birbirlerine yaraşır durmalarını sağlayan bu kısımdaki işçiliktir. Murat Çelik de bunu özellikle ses düzeyinde güzel kotarmış.
Çelik’in yeni öykü toplamı, tüm bu nitelikleriyle öykünün imkânlarını mümküne çeviren bir yapıya sahip. Anlatım olanakları açısından yazarına haya gücü kadar sınır tanıyan bir yapıdan sonuna kadar faydalanmış yazar. Bu anlamda farklı hissettirecek bir okuma deneyimi için de ‘Kışın Herkes Dürüsttür’ün sayfaları arasında dolaşmak mümkün.
‘Kışın Herkes Dürüsttür’den sonra benim için yeni kitabı beklenecek yazarlar arasında Murat Çelik...