Güncelleme Tarihi:
Sanat tarihçisi Ahu Antmen ile SALT’tan Amira Akbıyıkoğlu tarafından programlanan ‘Mutluluk Resimlerimiz’, SALT Beyoğlu’nun giriş mekânı Forum’da ‘Vitrinler’ (1989-2019) serisinden bir seçkiyle başlıyor. Küreselleşen tüketim kültürünün İstanbul’un merkezindeki mağaza vitrinlerine etkisine bakan fotoğraf ve resimler, o zamana dek mahrem sayılan ürünlerin teşhire sunulmasıyla kadın bedeninin seyirlik bir nesne olarak kimliksizleştirilmesini sorguluyor. Boncuk işlemeler ve parlak taşlarla süslü file çorapların, dantelli iç çamaşırlarının ve türlü aksesuarın sokak imgeleriyle iç içe geçtiği ‘Ebrusan Vitrini’ (1993-1996) yıllar sonra bu sergiyle Beyoğlu’na dönüyor.
Koçak, üçüncü katta konumlanan ‘Fetiş Nesneler’ (1974-1988) ve ‘Nesne Kadınlar’ (1975-1979) serilerindeyse, Paris’te devlet bursuyla resim eğitimi alırken takip ettiği kadın dergilerinden görsel unsurları kullanıyor. Başlangıcı, ‘sanat pratiğinin miladı’ olarak nitelediği, 1974 tarihli ‘Vivre’ [Yaşamak] resmi olan ‘Fetiş Nesneler’de, popüler tırnak cilası, ruj ve parfüm markalarının albenili fotoğraflarını işlev ve bağlamından kopararak anıtsal boyutlarda tuvale aktarıyor. ‘Nesne Kadınlar’daki ‘Kırmızı ve Siyah’ (1976) ve ‘Hommage à Vasarely’ [Vasarely’ye Saygı] (1977) gibi işlerde de, iç çamaşırı, mayo ve bikini reklamlarının yüzü olmayan ‘anonim’ kadınlarını resmediyor.
Bir subay kızı olan Koçak’ın çocukluk ve gençlik anılarıyla toplumsal belleğe kazınmış “mutluluk” mizansenlerini buluşturan serileri yapının ikinci katına yayılıyor. Anne babasının evlendiği 1930’dan 1950’lere özel günlerde, çoğu stüdyoda çekilmiş hatıra fotoğraflarını temel alan ‘Aile Albümü’ (1979-2012), toplumun her üyesine belirli bir rol atadığı, ideal cumhuriyet ailesinin portresi gibidir: üniformalı baba figürü ailenin kurumsallığını, özverili anne figürü destek ve devamlılığı, özenle giydirilmiş çocuklarsa umutla bakılan geleceği yansıtıyor.
Akademinin tariflediği katı kurallara karşın fotogerçekçi resimler yapmayı sürdüren Koçak, hem mecra ve teknik seçimindeki kararlılığı hem de feminist bakış açısına sahip üretimleriyle kadın kimliğinin yok sayıldığı ya da arka planda bırakıldığı sanat tarihsel anlatının dönüşümüne önemli katkılarda bulunur. Sanatçının İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdiği 1960 ile Millî Eğitim Bakanlığı’nın açtığı Avrupa Konkuru’nu kazanarak Fransa’ya gittiği 1970 arasındaki öğrencilik desenleri SALT Galata’da sergileniyor. 1941 doğumlu Koçak, ilk resim çalışmalarını, ilk ve orta öğrenime devam ettiği TED Ankara Koleji’nde Turgut Zaim’le yapar. Liseyi bitirdiği Washington’da, soyut dışavurumcu Leon Berkowitz’in öğrencisi olur ve okulun “en iyi resim öğrencisi” seçilir. Akademi yıllarında öncelikle Adnan Çoker galerisinde; ardından Cemal Tollu ve Neşet Günal atölyelerinde çalışır. Serginin son bölümünü teşkil eden SALT Galata sunumu, Koçak’ın eskiz, kroki ve etütleri üzerinden söz konusu dönemde akademide egemen desen eğitimi anlayışını örneklendirir.
Sergi 29 Aralık’a kadar sürecek.