Güncelleme Tarihi:
İnsan sigarası tabirini ben uydurdum. Belki upuzun yere uzandığında başından tüten hayallerle bir sigara gibi yanıp tutuştuğu için. Yine de ilk okuma deneyimlerini bir sigara paketinin üzerinde yaptığımı hatırlamaktan tütün içmeye benzer bir haz duydum. Gerçi Azeriler içmek yerine ‘çekmek’ kelimesini kullanıyorlar ya o da ayrı mesele. Zaten tütün Yunus Emre’nin şiirinde de görüldüğü haliyle hem duman hem de ruh anlamını da içerir. “Tütünüm göğe savrula” der Yunus. İnsanın sigara olması, sosyolojik olduğu kadar bireysel geçmişi ile de ilgili. Sigaraya başlamak özgürlük ve büyümenin de göstergesi normal şartlarda. Fakat ben hiçbir zaman alışkanı olamadım onun. Pipoya, puro ve filtresiz sigaraya gönül düşürdüğüm, sarma sigaralara içlendiğim halde, kol kola yürüyemedim, duman olamadık. İnsan sigarası ya da sigara insan, bir büyük ve önlenemez yaygınlığın da ifadesi aynı zamanda. Didier Nourrisson, ‘Sigaranın Kültürel Tarihi’nde kolonyalist Avrupa’nın Amerika kıtasından Avrupa’ya getirdiği tütünün sigaraya dönüşünceye değin geçirdiği aşamaları detaylı şekilde anlatırken bir 19. yüzyıl tablosu çizer: “19. yüzyıla girilirken tütün bütün dünyayı istila etmiştir.” Bir istila eyleminin sonucunda Avrupa’ya sokulan tütünün bu istilası kapitalizmle ilgilidir elbette ama artık onun Hint, Çin, Afrika dahil, kölelerden zenginlere kadar her katmana yayılması ironiktir. Ve ilginç olan sigaranın neredeyse yaygınlık zirvesine kavuştuğu bir dönemde içeriden dışarıya kovulmak istenmesi, dumansız hava sahası kavramına dönüşmesidir.
1847’de Philip Morris tarafından icat edilen sigara, ilk kez İspanya’da Rodrige de Jerez tarafından sokakta tüttürülmüş ve çok geçmeden kilise tarafından şeytani çağrışımlar içerdiği gerekçesi ile lanetlenmiştir. Kızılderilinin tüttürdüğü, doğaüstü bazı özelliklere sahip, açlık ve acı bastırmaya elverişli ve sembolik değeriyle ruhlarla iletimi sağlayan bu bitki, baharat gibi transatlantik ticaret nesnesine dönüşünceye değin çok eşikten geçmiştir. “Avrupa’nın kariyerinde, duyguları altüst eden yaygın bir tüketim ürünü olarak kullanılmadan önce, bir süs bitkisi, tıbbi ot” muamelesi de görmüştür.
D. Nourrisson, Goya’nın tablolarından enfiye çekmeye, Fransız İhtilali’nden Balzac’ın metinlerine, kelimenin etimolojik evriminden sosyal ve ekonomik statü olarak belirişine değin pek çok bağlam geliştiriyor. Şiir, savaş, reklam, sinema, sağlık, modernizm gibi konularda yol alıyor. Herkesin sigarasını tarih ve kültürle yakıyor. Ben de Pessoa’nın ölümsüz şiiri ‘Tütüncü Dükkânı’na dönüyorum. ‘Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat’ı da aklımda tutarak... Dileyen, Alpay’ın şarkısına ya da Mahmut Yesari’nin ‘Çulluk’ romanına gidebilir. Elinde sigara, belki.