Güncelleme Tarihi:
Neyden perdesiz gitara, elektro gitardan çağlamaya, farklı enstrümanlarla yaptığın HEPYEK solo projesinin yanı sıra, Vi Quartet, Ebren Trio, Kırkbinsinek, Du-Yek ve Debdebe gibi çoklu müzik projeleriyle İstanbul müzik sahnelerinin en üretken isimlerinden birisin. Peki ilk solo albümün olan 'Kün' fikri nasıl doğdu? Albüm tanıtımında yer alan Big Bang (Kün) ve nefesin ney içindeki yolculuğunu nasıl açarsın?
Kün albümünün fikri aslında kendiliğinden gelişti diyebilirim. Yoğun olarak ney üflediğim zamanlardan birinde, bedenimin neyin içinde yolculuk yaptığını hissettim, muazzam bir genişlik ve boşluk vardı, gittikçe daha çok içine çekiyordu beni. Herhangi bir müzikal icra da yapmıyordum, sadece “huu” diyordum ve bir şeyler oluyordu. Canlılıktan ziyade hiçlik gibi bir şey. Bir yer var bedenen gitmediğin ama varlığına emin olduğun yer gibi. Adeta uzaydasın ve zaman yolculuğu yapıyorsun. Verdiğim ilk nefes ve onun sese dönmesi bir çarpışma, patlama idi. Uzayda ve zamanda olduğumuza göre bu olayı Big bang (büyük patlama) ile denkleştirdim. Nefesi ne kadar noktasal gönderirseniz o kadar büyük bir patlamaya yani enstrümanda hacimli bir ses ve tona ulaşırsınız. Zira baskı yapan yüzey küçüldükçe basınç büyür ve spiral olarak yol alan nefes, kargının içinde bir zaman tüneline dönüşür. Tıpkı evrenin varoluş yolculuğunun tarifi gibi. Yoğunlaşan nefes ve kontrolü her bir birim zamanı hissetmenizi ve kontrol edebilmenizi sağlar. Sanki zamandan ve mekandan bağımsız olduğunuz kadar tüm zamanlarda varmışsınız gibi. Nefesle çıkılan bu yolculuğu kalp ile görmeye başlarsınız. Ol diyen şey ile olan şeyin aynı anda var olması...
Albümün beş yıllık bir emeğin ürünü olduğunu biliyoruz. Peki zamanı en çok ele geçiren şey fikri miydi, icrası mı?
Fikir ve icra aynı anda birbirini var ediyor ve aynı önemi kazanıyor. Tarihi en başından almaktan olsa gerek sarih ve rafineliği.
Kün aynı zamanda müzik tarihinin ilk çok sesli konsept ney albümü olarak duyuruldu. Sen aynı zamanda müzik alanında bir tarih kazıcısın bana göre, sahiden benzer örnekler yok mu? Ney bir enstrüman olarak çok mu “yerel/local” görülüyordu hep?
Çok sesli ney albümü geçmişte yok lakin bir kaç kayıt ve performans var . Tabi o kayıtlarda çok seslilikten ziyade çok demlilik var . Taksim yapan neyler ve onlara dem tutan diğer neyler. Tutulan dem sesler bazen çok sesli olmaya yeterli olabilir fakat yine de tam anlamıyla yetmiyor. Dikey ve yatay armoniler, tekrarlanan ezgi çizgileri ve birçok teknik durum söz konusu. Bunların yanında da yaptığınız müziğin karakterine uygun olması detayını atlamamak lazım. Çok sesli müzik kültüründeki müzik formlarından birine makam müziği ya da ney müziği giydirmek hoş bir şey değil. Paçal ya da turistik oluyor bana göre. Müziğin kendi armonik karakterinin peşine düşmek gerekir. Ney bir enstrüman olmasıyla birlikte mana düzleminde bir müzik türü ve felsefedir zaten. Onun çok sesliliğe de ihtiyacı yoktur, daha çok insanın duyduğu bir ihtiyaçtır bu. Albümün çok sesli olması da benim buna ihtiyaç duymamdan kaynaklı. Hiçbir müzik aslında yerel değildir, İnsanın öğrenme biçiminden gelir bu tür tanımlamalar. Müzik bilimi bir müziğe “local” diyebilir fakat bu o müziğin local olduğu anlamına gelmez. Bazıları popülerleşir bazıları tarih olur ama müzik moda değildir. Burada bahsedilen yine insan faktörüdür. Müzik bu tanımlardan muaftır.
Konsept albüm deyince aklıma başka bir manada da kaset dinleme yıllarında A yüzünden başlayıp B yüzü sonuna kadar soldan sağa okunan bir kitap gibi dinlediğimiz albümler geliyor. Şimdi dijital mecralarda bu pek mümkün olmuyor. İlk kez duyduğumuz birinin ismini ya da albümünü aratıp, dinleme sayısına göre en yukarıda bize önerilen bir kaç şarkısına bakıp kararımızı veriyoruz hemen. Sence dokuz şarkıdan oluşan Kün’ü neden sırasıyla dinlemeli müzikseverler?
Albümdeki bütünlük, Big Bang’den Dünya’ya uzanan bir yolculuk. Şarkılar da bu bütünün parçaları, bir anlamda durakları. Bu bütünlüğü izah etmesi, bestelerin kompozisyon olarak birbiriyle ilişkilendiği müzikal bir durum söz konusu. Ben daha çok yolculuğu seven birisiyim ve varış noktasını referans almam. Dünya’ya uzanan bu yolculuk bitmiş de değil, o yüzden son şarkının ismi “Birth” aslında devamının geleceğini işaret ediyor ve gelecek de... Şimdilik olan ve görünen bütünlük Kün. Sonrasında başka bütünleri biçimi ve manasıyla göreceğiz ve çemberin çapını genişlettikçe daha da büyük bir bütünlük karşınıza çıkacak. Bir kitabı ortasından okumaya başlayamayacağımız gibi bir ömrü de ortasından yaşayamayız. Nefesimin sonuna kadar ol diyeceğim.
Sendeki ağırlık dengesi nasıl kuruluyor, hangi türün ve müzikal oluşun içinde kendini daha doğrudan kurabildiğini düşünüyorsun?
Müziği anlamak için tür veya alt türlere ayırsak da kurduğum ilişkide ayırmıyorum. Müzikle kurulan ilişki gerçek ve samimi ise zaten ortaya doğal ve iyi bir müzik kendiliğinden çıkıyor. Muhabbet gibi. Sevdiğim insanlarla müzik yapmayı tercih ediyorum ve hep kendi tavrımla var olma çabasındayım diyebilirim. Duygularını yazmakta da kalemlerin pek önemi kalmıyor gibi.
Özellikle HEPYEK solo konserlerinde çaldığın mekanlarda yer bulmak bile mümkün değil neredeyse artık. Başka albümler, buluşlar, deneyler dinleyebilecek miyiz yakın zamanlarda?
Elektro-eklektik tarzdaki Debdebe grubumuzun 6 şarkılık ilk albümü ile ud, kanun, neyden oluşan Ebren Trio’nun 9 şarkılık albümü yanı sıra; Kırkbinsinek isimli Anadolu saykodelik rock grubumuzun ikinci albümleri, yaza girmeden yayınlanacak. Ayrıca kayıtlarına başladığım iki tane solo albümümü de sonbahara kadar bitirme çabasındayım.
Son olarak önümüzdeki konser/turne programını soracağım...
Önümüzdeki günlerde İstanbul, Ankara, İzmir, Giresun, İskenderun, Adana şehirlerinde konser görüşmeleri var. Bazıları belirlendi bazıları henüz görüşme aşamasında. Gelişmeler oldukça haberlerini de sosyal medya hesaplarımdan paylaşacağım.