Güncelleme Tarihi:
“Bu kitap bütün ağrılarınızı kesecek” diyor ilk kitabınız ‘Ağrıkesici’nin arka kapağında. Bir kitap bütün ağrıları kesebilir mi?
Bilmem, kesmez mi? Ben ne vakit dara düşsem, huzursuz olsam, umutlarım tükense, içimde bir şeylerin eridiğini, beni ayakta tutan direğin yıkıldığını hissetsem, açar bir kitap okurum. Bu zamana kadar kitapları ne için kullandıysam, işe yaradı. Sanırım kitaplar kimseyi yarı yolda bırakmıyorlar. Bu yüzden evet, bir kitabı bütün ağrılarımı kessin diye okursanız, sanırım gerçekten ağrılarınız dinecektir. Ama yaraları olanlar müstesna, onlar için tavsiyem, yara bandı olur!
Öykülerin geneline baktığımızda kişisel yakınmalardan yola çıkıp sistem eleştirisine doğru yol aldığını görüyoruz...
Abi şimdi ne oluyor biliyor musun? Bir şey görüyorum: Mesela bir kadın, sokakta ağlıyor. Ona çok üzülüyorum. Gidip su ve çikolata ikram ediyorum, bana hikâyesini anlatıyor. Onu ağlatan şeyi öğrenince daha çok üzülüyorum. Sonra dönüp kendime bakıyorum ve bu sefer ben de ağlıyorum. Yani her kişisel yakınma, derininde zaten bir sistem eleştirisi bulundurur. Mühim olan doğru sistemi eleştirmek. Bugün dünyanın neredeyse hiçbir yerinde kölelik yok, gidip kölelik sistemini eleştirmekle vakit kaybetmek istemeyiz değil mi?
Son dönemde sıkça ‘ağlayan çocuk’ edebiyatı yapılıyor. ‘Ağrıkesici’de bu edebiyata bir karşı çıkış seziliyor. Buna katılır mısın?
‘Ağrıkesici’de asıl odak, herkese sataşıp mahallenin yaramaz çocuğu olmak değil, efendi efendi anlatacaklarını sıralayıp gitmek. Tabii o esnada sıralamayı bozmaya kalkışan olursa, yine efendilikten ödün vermeden rahatsız ediyoruz.
Kitabın bölüm başlıkları da enteresan; Ağrıkesici, Ateş Düşürücü, Kas Gevşetici ve Antidepresan. Bunları açıklamak ister misin?
Kitabın adı Ağrıkesici. Diğer bölümler okurlar için sürpriz olacaktı aslında ama neyse açıklarım tabii. Şimdi böyle söyleyince tıpla ilgili bir kitap gibi duruyor ama bir doktor eline alsa Hipokrat yeminini bozar ve beni gebertir. Fakat eczacılar bu konuda biraz daha yumuşak huylu oluyorlar. Neyse, velhasıl toplamda dört bölüm ve sanırım otuz civarı öykümüz var. Hatta şunu da söyleyebilirim: Kitapta bir de her okuyucuya özel, sadece ilk baskıda olan bambaşka bir sürprizimiz var. Diğer baskılarda bu olmayacak, böylece kitabı lütfedip okuyan, nezaketen veya sahiden beğenen herkesle özel bir paylaşımımız olacak. Daha fazla anlatıp, heyecanını kaçırmayayım.
Hani az evvel ismi ve içeriği tıp kitabı gibi oldu ama alakası yok dedin ya, neden bu isimleri kullandın o halde?
Aslına bakarsan önce ‘Ağrıkesici’ isimli bir öykü yazdım. Gerisi kendiliğinden geldi. Bütün ülkenin bir yerleri ağrıyor, alayımızın ateşi yüksek, topumuzun kasları gerik, hepimiz depresyondayız!
Biyografinde “Nas suresinin son ayetini de ezberledikten sonra tiyatroculuk yapmaya başladı” yazıyor. Hafızlık, tiyatro, reklamcılık ve şimdi edebiyat. Ademhan Esen’i anlatır mısın biraz?
Ne diyorsa doğrudur. Nas suresi biliyorsun, son ayettir kutsal kitaptaki. Tiyatro, çok özel bir yerde benim için, ilerleyen yıllarda tekrar döneceğim. Reklamcılık konusuna girmiyorum bile. Edebiyat ise, okurun takdiri. Ben bu üretim alanını sevdim, zihnimde ve gönlümde famfarklı fikirler var, güzel yorumlar alırsam henüz başında olduğum bu yolda güçlü adımlarla ilerleyeceğim. Ama şimdi saat geç olmadan evlere gidelim istersen, hava pek iyi değil.
AĞRIKESİCİ
Ademhan Esen
Çınar Yayınları, 2017
163 sayfa, 14 TL.