Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2017 16:48
Melih Güneş’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabı 'Suyun Şavkı: Leipzig’de Bir Aile ve Nâzım Hikmet'in kahramanı Anjel Açıkgöz, 17 Haziran Cumartesi günü Leipzig’te hayatını kaybetti. Açıkgöz, öldüğünde 94 yaşındaydı.
Melih Güneş’in geçtiğimiz aylarda Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabı “Suyun Şavkı: Leipzig’de Bir Aile ve Nâzım Hikmet”in kahramanı Anjel Açıkgöz, 17 Haziran Cumartesi günü Leipzig’te hayatını kaybetti. Açıkgöz, öldüğünde 94 yaşındaydı.
Melih Güneş,“Suyun Şavkı: Leipzig’de Bir Aile ve Nâzım Hikmet” kitabında 1950 yılında Türkiye’den siyasi nedenlerle ayrılmak zorunda kalan Hayk ve Anjel Açıkgöz’ün Samsun’dan başlayıp Leipzig’de sona eren yolculuğunu ve Nâzım Hikmet’le kurdukları güzel dostluğun öyküsünü anlatıyor. Kitapta ayrıca Nâzım Hikmet’in daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış fotoğrafları da bulunuyor.
Anjel Açıkgöz, Avrupa ve Bizim Radyo yıllarında Nâzım Hikmet’le kurdukları kardeşçesine yakınlıkla şairin pek çok oyununu ama özellikle Romantika yani “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” başlıklı romanını dikte etti. Şairin kendisine armağan ettiği herşeyi ölmeden önce güvendiği kişilere teslim etti. Bu armağanlardan bir dikiş makinası da Melih Güneş’in girişimleriyle Nâzım Hikmet Vakfı’na bağışlandı.
Cevat Çapan önsözünde “Suyun Şavkı:
Leipzig’de Bir Aile ve Nâzım Hikmet” kitabını şöyle tanıtıyor: “Melih Güneş Suyun Şavkı başlıklı bu yeni kitabında 1950 yılında bir daha dönmemecesine doğup büyüdükleri topraklardan yurtdışına çıkmak zorunda kalan Hayk ve
Anjel Açıkgöz’ün Samsun’dan başlayıp Leipzig’de sona eren uzun yolculuğunu ve Nâzım Hikmet’le kurdukları o güzel dostluğun öyküsünü̈ anlatıyor. Bu öykü aynı zamanda Nâzım Hikmet’in Moskova’ya gittikten sonra çeşitli nedenlerle TKP’nin değişik kademelerinde çalışan, onunla iş birliği yapan ya da onun yardımıyla daha iyi koşullara kavuşan yoldaş bellediği insanların da tanıklığını açıklıyor. Böylece bu güzel kitabı okurken Nâzım Hikmet’in Türkiye’den ayrıldıktan sonra onunla benzer bir yazgıyı paylaşan sürgündeki dostlarıyla nasıl bir hayat yaşadığını, çıktığı yolculukları, katıldığı toplantıları, dost evlerinde memleket yemekleri yerken, Ruhi Su türküleri dinlerken duyduğu mutluluğu paylaşıyorsunuz.”