Güncelleme Tarihi:
2003 yılının haziran ayında Arctic Monkeys, Birleşik Krallık’ın Sheffield şehrindeki Trippet Lane adlı kulüpte sahne aldığında sadece küçük bir zümre tarafından tanınıyordu. 17 yaşındaki dört arkadaş sahnede yıllar sonra dünyaya yayılacak şarkılarını seslendirdi. Arctic Monkeys, MySpace gençliği olarak adlandırdığımız dönemin en dikkat çekici temsilcilerindendi. Buraya yükledikleri şarkılar sonrası inanılmaz bir tanınırlık elde ettiler.2003 yılının haziran ayında Arctic Monkeys, Birleşik Krallık’ın Sheffield şehrindeki Trippet Lane adlı kulüpte sahne aldığında sadece küçük bir zümre tarafından tanınıyordu. 17 yaşındaki dört arkadaş sahnede yıllar sonra dünyaya yayılacak şarkılarını seslendirdi. Arctic Monkeys, MySpace gençliği olarak adlandırdığımız dönemin en dikkat çekici temsilcilerindendi. Buraya yükledikleri şarkılar sonrası inanılmaz bir tanınırlık elde ettiler.Dört yıldan kısa bir süre sonra da dünyanın en önemli festivallerinden olan Glastonbury’ye adım attılar. 2006 yılında ilk albümleri ‘Whatever People Say I Am, That’s What I’m Not’ çıktı. Albümdeki büyük indie rock hit’i ‘Dancefloor’ ve ‘When The Sun Goes Down’ neredeyse haftalarca liste başı oldu. Birleşik Krallık’ta Oasis’ten bugüne en büyük ilk grup olarak işaret edildi. Albüm aynı yıl Grammy’ye de aday gösterildi.Müziğe ulaşma ve dinleme şeklimiz 2000’lerin ortasında tam da Arctic Monkeys’in çarpıcı stili gibi değişime uğramaya başlamıştı. Artık CD çalarlar değil iPod’lardan albüm yankılanırken grup, Avrupa kıtasını geçip Amerika’da başarılı olmalarını sağlayacak şarkılarını birer birer sunmaya başladı. Vokal Alex Turner’ın sahnedeki rockstar tavırları, şarkı sözlerindeki serserilik, müziklerinin dağınıklığı, sıradan kaygılarla ilgili ustaca hikâyeler anlatmaları, gece hayatı, polisler, kavgalar, günlük hayatın portresini yansıtmaları bu yıldız grubu oluşturan öğeler oldu. ‘Favourite Worst Nightmare’, ‘Humbug’ albümlerinden sonra Arctic Monkeys, 2011’de ‘Suck It and See’yi ilk kez Amerika’da kaydetti. Bu gelişme grubun en büyük albümlerinden biri olan ‘AM’in temellerini attı.
MICK JAGGER’DAN ROL ÇALAN ALEX TURNER
Şarkı yazma sürecini “Ne zaman bir şarkı yazsam, bir çeşit mükemmellik arıyorum ve asla tam olarak ona ulaşamıyorum. Hep o fazladan eksik parçayı aramaya devam edeceğim” diyerek tanımlayan Alex Turner’ın görünüşünde de değişmeler olmaya başladı. 2013 yılında ‘AM’ yayımlandığında adeta Mick Jagger’dan rol çalan bir Alex Turner vardı karşımızda. Los Angeles’ta yaşamaya başlayan grup üyeleri, İngiliz köklerini yanına alarak görkemli gitar sound’uyla Turner’ın karizmatik sesinin birleştiği bir albüm sundu. Albüm, ‘Do I Wanna Know’ ve ‘R U Mine?’ gibi üzerinden yıllar geçse de eskimeyecek şarkılarla açılıyor ve tek bir parçayı bile atlamadan ilerlediğiniz bir şaheser olarak elinizde parlıyordu. Grup Rolling Stones ve Black Sabbath gibi efsanelerin modern halini bize sunuyordu. Arctic Monkeys, terli kulüplerden çıkmış, büyük dünya turnelerine artık adım atmıştı bile...İşte tam bu önemli turne programı sırasında son Rock’n Coke olan 2013’te grup ilk kez İstanbul’da seyircisinin karşısına çıktı. Alex Turner, sahnede fazla seksi bir hale gelmişti. Grubu, en parlak döneminde genç kız çığlıkları arasında izlemek müthiş bir andı.
‘505’ NUMARALI ODADAN ÇIKMA ZAMANI
2018 yılına gelindiğinde ise Arctic Monkeys adeta kabuk değiştirerek ‘Tranquility Base Hotel&Casino’yu yayımladı. Albüm Alex Turner’ın menajerinin 30’uncu yaş gününde Steinway&Sons marka piyano hediye etmesinin etkisiyle ortaya çıkmıştı. Şarkılar, otel metaforundan yola çıkarsak lobide çalınan, kötü geçen günlerin ardından sırtınızı sıvazlayan sözlere sahipti. Gitarlar, kışkırtıcı Arctic Monkeys stilinden çok uzak, daha sakindi... İkinci albümlerindeki kült aşk şarkısı ‘505’ numaralı otel odasından da çıkmışlardı. Matt Helders, kendini uysallaştırmıştı. Kan ter içinde değil sakince çalmıştı davulları, bazen başka bir enstrümanı... 70’ler gibi ufuk açıcı bir müzikti yine onlarınki... Albüm, David Bowie’nin space-pop’u, Gainsbourg’un melankolisine de sahipti.Arctic Monkeys, böyle ağır bir albümün üzerinden dört yıl geçtikten sonra yeni albümleri üzerine çalıştıklarını belirtti. Helders’a göre yeni şarkılar ‘AM’ ve ‘Tranquility Base Hotel&Casino’ benzeri bir sound’a sahip. Helders, yüksek tempolu ve keskin gitar riff’lerinin de daha sık duyulduğu parçalar olduğunu belirtti: “Albüm üzerinde biraz dağınık çalışmak zorunda kaldık ama neredeyse tamamlandı.”
YENİ ŞARKI DUYAR MIYIZ?
Grup yeni albüm haberi sonrası aniden turne programını açıkladı. Ve tüm Türk hayranlarını şaşırtarak turnenin İstanbul’da başlayacağını söylediler. Ve o gün geldi çattı... Arctic Monkeys, 9-10 Ağustos’ta Zorlu PSM sahnesinde olacak. Tabii ki şaşırtmayan bir durum oldu ve konserin biletleri satışa çıktığının ilk 10 dakikası tükendi. Bu turne için nasıl bir setlist hazırladıkları ise muamma. Çünkü grup son canlı performansını 2020 yılında gerçekleştirdi. O performansta dünden bugüne hit şarkılarını çaldılar. Şu an için Alex Turner ve grubun imajı, sahnedeki düzenleri büyük bir merak. Konserde, yeni albümlerinden bir şarkı çalacakları ise kesin. Bu da grubun hayranlarının bu özel gecede önemli ana şahit olacaklarının göstergesi. Alex Turner’ı 2016’da Barselona’da izlediğimde sahneye sutyen atan hayranlarına şahit olmuştum. Şimdi neler yaşayacağımızı büyük bir merakla bekliyorum. Bu ilklerin gerçekleşeceği gecenin heyecanı ise oldukça yüksek...
Arctic Monkeys 9-10 Ağustos’ta, saat 21.00’de Zorlu PSM’de...