Müzikle barış kardeştir

Güncelleme Tarihi:

Müzikle barış kardeştir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2017 17:08

Akordeon üstadı Muammer Ketencoğlu, 20 yıllık Balkan Yolculuğu’nda bu aralar yeni bir duraktan sesleniyor. Türkiye’de daha önce çok az seslendirilmiş veya hiç seslendirilmemiş 23 türküden oluşan ‘Sandığımdan Rumeli Türküleri’ açık ve dünyalı olan her kalbe sıcacık dokunuyor. Ketencoğlu ile albümünü konuştuk.

Haberin Devamı

“Halkların değil coğrafyaların müziği vardır” diyen ve müzisyenin seçtiği türün, öncelikle kendisini mutlu etmesi gerektiğine inanan akordeon üstadı Muammer Ketencoğlu 20 yıllık Balkan Yolculuğu’nda bu aralar yeni bir duraktan sesleniyor; ismi ‘Sandığımdan Rumeli Türküleri’. Ketencoğlu’nun sandığından çıkardığı Bulgaristan, Makedonya, Prizren, Romanya, Silivri, Gagavuzya ve Kuzey Yunanistan’a ait olup, ülkemizde daha önce çok az seslendirilmiş veya hiç seslendirilmemiş 23 türküden oluşan albüm, açık ve dünyalı olan her kalbe sıcacık dokunuyor. Biz de bulunduğumuz coğrafyalar arasındaki 4090 kilometrelik mesafeyi bu türküler ve 20 yılı aşkın ağabey-kardeşliğimizle aşarak sohbet ettik.

Böyle zengin dağarcığı birkaç albümde sunabilirdin. İşin başına geçmişken bir solukta mı çıksın istedin?
Kesinlikle hayır. Benim bu konudaki ölçütüm ‘henüz vaktimiz varken’ tümcesiyle açıklanabilir. Eğer sandığım ağzına dek doluysa ve CD teknolojisi 80 dakikalık müziğe izin veriyorsa bundan niçin kaçınayım diye düşündüm. Yani ‘Sandığımdan Rumeli Türküleri’, 5’li 10’lu bir seri bile olabilir. Özellikle geleneksel müzik alanında uzun dopdolu albümler her zaman hoşuma gitmiştir. Bir de Kalan Müzik ile çalışmanın avantajı var. Sevgili Hasan Saltık bana gölge etmez.

Haberin Devamı

Albümün Rumeli türküleri için daha gerçek, doğru ve güncel bir algı yaratmak gibi misyonu var mı?
Bugüne dek imzam bulunan geleneksel müzik albümlerinde sözünü ettiğin yeni bir algı yaratma çabası her zaman başat olmuştur. Rumeli türküleri alanındaki iki temel sorun beni baştan beri rahatsız etmiştir. İlki, Rumeli türkülerinin Atatürk’ün sevdiği türkülere indirgenmesi, ikincisi de bu alandaki ciddi kıraçlık ve 80’lerden sonra Rumeli türkülerinin icrasında kendini gösteren ciddi bozulma ve kirliliktir. Benimki olanaklarımız ve yeteneklerimiz çerçevesinde eski icraları unutmadan ve hayal ederek yeni bir seçenek oluşturma gayretidir.

Sandıktan en çok Bulgaristan çıkmasını nasıl açıklarsın?
Gayet basit. Elimdeki materyalleri bu çalışmaya orantılı olarak yaymak istedim. Elimde en çok Bulgaristan’dan türkü vardı. Bu, Sofya Radyosu’nun Balkanların hiçbir yerinde olmadığı kadar fazla türküyü kayıt altına almasından kaynaklanıyor. Makedonya, Prizren ve Romanya’da durum daha karışık, her şey bölük pörçük ve belli bir sisteme oturtulmamış. Türkü toplamada dernekler ve kişisel çabalardan öte devletlerin azınlık kültürlerini koruma adına fazla bir çabası olmamış. Ama bu ileride yanlızca Makedonya, Prizren ve Romanya’dan türküler içeren çalışmalar yapamayacağımız anlamına da gelmez.

Haberin Devamı

Müzikle barış kardeştir

Fotoğraf: Muhsin Akgün

Buradaki geniş ekibi yaklaşım ve takvim açısından nasıl bir araya getirdin?

Bu benim çalışmalarım için yeni birşey değil. Bütün çalışmalarımda geleneksel müziğin gerektirdiği minimal müzik yaklaşımımı korumakla birlikte işinin ehli müzisyen ve şarkıcılardan katkı almak her zaman başvurduğum bir yol. Önce türküyü düşünürüm, vazgeçilmez çalgıları belirlerim, onun üzerine de duymak istediğim ek bir çalgı varsa onu icra eden uygun bir müzisyen arkadaşımla bağlantı kurarım. Burada konuk şarkıcı olarak Tuba Özatalay ve İlkay Erdem’in yerine başka bir seçenek düşünemiyorum. Seçtiğim her konuk müzisyen Erdem Şentürk, Erdem Şimşek, Erkan Kanat, Göksel Baktagir, Rahmi Göçmen, Sumru Ağıryürüyen, Umut Sel çaldıkları türkülere eşsiz katkı sağladılar. Bugünkü yol arkadaşlarım olan evlatlarla da 7 yıldır çalışıyorum. Sevgi ve saygı istemediğiniz kadar bol bizde. Boy sırasıyla Selda Koçak Uzuntaş ve Şule Kocaman Saraç sesleriyle; Sakip Songelen klarinet ve alto saksafonuyla omuz başımda emre amade duruyorlar. Bu albümde yer almasalar da sahnede yanıbaşımda olan iki vurmalı çalgılar ustası Alp Kaya ve Demir Hüseyin Yavaşca evlatları da unutmamak gerekir. Hepsi sağolsun, varolsun.

Haberin Devamı

2000’lerin başında ‘Tuna’nın Beri Yanı’nda çaldığın bir türkünün davalık olduğunu hatırlayınca çokkültürlü albümleri bugün koşullarında yapmak ne kadar mümkün?
Kendi özelimde o davayı bir uç durum olarak görüyorum. Dünyanın ve ülkemizin sürüklenmekte olduğu uçuruma karşın artık merkeziyetçilik eski gücünde değil. O albümleri bugün de yapardık. Hem de daha olgunlaşmış, konusunu daha iyi kavramış müzisyenler olarak daha da iyisini yapardık. Çünkü globalleşme bir yandan kitleleri tek tipleştirirken öte yandan kimi olanaklıları ve şanslıları daha özgür kılıyor.

Fakat kitapçıkta dediğin gibi, albümü kaydetmeye başladığınızdan bugüne dek yaşananlar çok acayip.
Belki de hiç başlayamazdık. Yeni bir çalışmaya başlarken güce ve yoğun bir konsantrasyona ihtiyacınız olur. Bugün de bu gücü toplamakta epey zorlanırdım diye düşünüyorum. Kayıtlar 2015 Şubatında başladı. O günlerde henüz daha güzel günler için hayal kurabiliyorduk. Oysa Haziran’dan sonra işler değişti. Sabah uyanıyorsunuz bir vuruşta 100 kişinin öldüğünü duyuyorsunuz, ardından kalkıp stüdyoya gidiyorsunuz. Çalın çalabilirseniz. Ama hep dediğim gibi “Müzikle barış kardeştir”. Hep susmamamız ve işimizi yapmamız gerektiğine inandım, koşullar ne olursa olsun.

Haberin Devamı

Yani kitapçık yazısının Dünya Barış Günü tarihli olması tesadüf mü?

Evet. Çok hoş bir tesadüf. Bunu yazıyı bitirdiğimde fark ettim. Ve bu hesap edilmemiş güzellik beni çok mutlu etti.

Albümü herhalde Balkanlar’da karış karış çalarsınız...
Onu aldığımız çağrılar belirleyecek. Paraguay dahil nereye çağrılırsak gider çalarız! Şaka bir yana, öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde tanıtım konserini yaptık. 13 Mayıs’ta Ankara’da yineleyeceğiz. Konser davetlerine açığız. Öncelikle dinleyicimize sonra da albüme katkı sağlayan CD paketleyicisine kadar emeği geçen herkese tüm içtenliğimle teşekkür ederim. Ve uzun süredir unuttuğum, soruları keyifle yanıtlama mutluluğunu bana yeniden yaşatan sana...

Haberin Devamı

Rumeli türkülerini etnomüzikolojik açıdan birbirinden ayıran farklar nelerdir?
Farklı bölgelerde zaman içinde farklı icra tarzları ortaya çıkmış. Bu farklılığın temelinde Balkan devletlerinin uyguladığı sanat ve azınlık politikalarının da etkisi var. Ayrıca makamsal ve ritmik açıdan da bölgeler farklılık gösterir.Tabii şive farkları da oldukça önemli. Bulgaristan türkülerinde 9/8’ik, 9/16’lık, 7/8’lik , 6/8’lik ve 5/8’lik ölçüler birbirine yakın derecede baskındır. Bir de Türkiye’den çok fazla türkü ya aynı sözlerle ya da başka sözlerle uyarlanmıştır. Makam çeşitliliği de fazladır. Makedonya’da en temel ritim 7/8’lik, makamlarsa rast ve uşşaktır. Prizren kendine özgü şivesiyle dikkat çeker, genellikle türküler 7/16’lık ritimle icra edilir. Zeybek ritmini anımsatan 9/4’lük örneklere de rastlanır. Romanya’da bugün Türk müziği icrası yapan müzisyen çok azdır. Repertuarı klasik Rumeli şehir şarkıları ve az miktarda saptanabilmiş yerel örnekler içerir. Kimi türküler Romanya Tatarlarının repertuarlarından Türklere geçmiştir. Bütün Balkan coğrafyasında başta saz ya da tambura olmak üzere klarinet, keman, akordeon birincil önem taşıyan çalgılardır. Tabii ince saz ya da ince çalgı olarak nitelendirilen ve ağırlıklı olarak yanlızca Rumeli şehir şarkıları icra eden saz heyetlerini de eklemeliyim. Bu topluluklarda darbuka ya da daire, keman, kanun, ud, son dönemde klarinet ve cümbüş yer alabilir. Anadolu’da da olduğu gibi köylerde düğünlere kaçınılmaz olarak davul zurna eşlik eder. Davullar ve zurnalar düğün sahibinin ekonomik durumuna göre en az ikişer tane olmak üzere değişiklik gösterir.

Müzikle barış kardeştir

BAKMADAN GEÇME!