Güncelleme Tarihi:
Borges’in lafı diye hatırlıyorum, ama yerini bulamadım; artık benim yakıştırmam da olabilir. Der ki, ‘bir yerde’, üçüncü okuma, birinci okumadır. Burada ‘birinci okuma’ derken kastedilen, okuma edimindeki tekrar değil, metne nüfuz eden okuma edimidir. Bu ne demek? Önce salık verilmenin neticesinde okursunuz, sonra kendi başına bir metin olarak okursunuz; ve.. Üçüncü okuma, önceyi, metnin-öncesi-metni hesaba katarak okumadır. Başka bir deyişle okunan metnin, yerini ve anlamının ne olduğunu anlamak bakımından, o metnin ortaya çıkışındaki zorunluluk halkasının arkhesini, başlangıç noktasını hesaba katarak okumayı gerekli kılar.
Bu sert girişi, Martin Heidegger’in bugünlerde yayımlanan ‘Physis: Kavramı ve Özü Üzerine/Aristoteles, Fizik B, 1’ kitabı nedeniyle yaptım. ‘Physis’, adından da anlaşılacağı gibi, Aristoteles’in ‘Fizik’ adlı yapıtının ikinci kitabının ‘1’ numaralı kısmı hakkında bir kitap. Bu ‘1’ numaralı kısım, ‘Fizik’te üç sayfadan ibarettir. ‘Physis’ ise Almanca metni dışarıda bırakırsak 75 sayfa civarında. ‘Physis’,
Heidegger’in daha önce yayımlanan ‘Aristoteles Metafizik Ø 1-3 Gücün Neliği ve Gerçekliği’ kitabı gibi, Aristoteles hakkında sıkı bir ‘okuma’ metni. ‘Physis’ çevirisini, ‘Gücün Neliği ve Gerçekliği’ çevirisinden ayıran ve okumayı kolaylaştıran özellik şurada: Zeynep Sayın, metni çevirirken, Eski Yunanca sözcük, cümle ve pasajların Latin harflerine transliterasyonlarını da eklemiş. ‘Physis’, aynı zamanda Heidegger okumasına bir başlangıç kitabı olarak da değerlendirilmelidir.
Filozofun kendisinden önceyi nasıl okuduğu onun felsefesine ve felsefeye dahildir. Çünkü felsefe, varlığın neliğinin sorgulanması, irdelenmesi olarak ortaya çıktığı noktada, aynı zamanda daha öncesinde dile getirilen varlığın tanımlarının da irdelenmesi, okunması olarak ortaya çıkar. Felsefe arkhe sorusuyla başlar; arkhe hem evrene, varlığa yönelik bir sorudur hem de bu soruya verilen yanıt-metinlere yönelik bir soru. Platon’un diyaloglarında, Sokrates, varlığa ilişkin bir sorunu tartışırken, öncelikle varlığa ilişkin mevcut kanıların okumasını yapar.
Arkhe, yaygın olarak dile getirildiği gibi ana-madde değil, başlangıç ve iktidar demektir ve Heidegger’e göre, ‘ilksel hüküm ya da hükmeden başlangıç’ diye çevrilmelidir. Hüküm, başlangıçta kalan bir şey değildir, daimi olarak devam eden bir şeydir ve devamlılıkta varlığa gelir. Heidegger’e göre, Aristoteles’te physis yani doğa ile arkhe ve var olan birbiriyle ilgili kavramlardır. Physis, arkhe’dir. Physis, yani doğa, “arkhe’yi kendi içinde taşıyan, hareket eden bir şeyin hareketliliğinin ya da durağanlığının yola çıkış noktası” olarak ona hükmetmektedir.
Heidegger’in işaret ettiği, Yunanlar [ve Aristoteles] için doğa, bizim anladığımız gibi bitkilerin, hayvanların ve nadastaki topraktan oluşan oradaki bir fauna değil. Aristoteles’in, ‘fizik’ini, modern fizik bilimiyle karıştırmamak gerekir. Heidegger’e göre, fizik, temelde Aristoteles’in metafiziğine dahildir. Ona göre, Aristoteles’in doğa kavramının özü, hareketlilik (kinesis) kavramında ortaya çıkar. Physis, yani doğa, var olanın hareketlilik ya da sükûnet halinin özüdür. Sükûnet hareketliliğin bir biçimidir. “Bitkiler ve hayvanlar hareketlilik içindedir, durdukları ve sakin kaldıkları zaman bile hareket içindedir; sükûn bir hareket biçimidir ve yalnızca hareketli olan sakin kalabilir.”
Heidegger Aristoteles okumasını ‘çeviri’ olarak adlandırıyor. Ancak ona göre çeviri, Yunanca sözcüğün bizim kendi dilimizin anlam yüküne aktarılması değildir. “Çevirmek, yani okumak, sözcüğün kendisine dönüşmek ve bu dönüşümle onun içinde yitmek” demektir. Böylece Heidegger’in okuma biçimi, Aristoteles’i kendi kavram dağarı ölçüsünde günümüze taşırken, aynı zamanda kendisini başlangıca taşımaktadır.
Heidegger, sıkı bir kavram ve ayrım (bölme) dedektifidir. ‘Physis’ muhteşem bir Aristoteles okumasıdır.