Güncelleme Tarihi:
Gözlerinizi kapatın ve kendinizi bir an için Viyana’nın karlı sokaklarında hayal edin... Uzaklardan bir yerden kulağınıza önce Antonio Salieri’nin notaları çalınsın... Hani şu İtalya’nın kadim ortaçağ kenti Verona’nın Legnago kasabasında başladığı hayatını müziğe adayan, Viyana’da saray bestecisi olarak büyük saygı gören, Franz Liszt, Schubert gibi bestecileri yetiştiren, çok sayıda opera, oratoryo, oda müziği, serenad ve kantatta imzası olan Salieri... Klasik müziğe pek de aşina olmayanlar için hadi biraz daha ipucu verelim. Sekiz dalda birden Oscar alan unutulmaz ‘Amadeus’ filminde “Madem bana Mozart’ınki gibi bir yetenek vermedin, onu anlamamı sağlayacak zekâyı da vermeseydin!” cümlesiyle hafızalarda yer eden, Mozart’ın hocası ve rakibi Salieri...
İşte İş Sanat’ta 27 Şubat akşamı ödüllü Alman kemancı Carolin Widmann ve İsviçre’nin köklü oda müziği topluluğu Festival Strings Lucerne’in vereceği konser, Salieri’nin Re majör senfonisi ‘Venedikli’ ile başlayacak. Diapason d’Or ve Uluslararası Klasik Müzik Ödülleri’nde ‘yılın müzisyeni’ de dahil birçok saygın ödülün sahibi Carolin Widmann konserde, Salieri’nin ele avuca sığmaz öğrencisi, müzik dünyasının dahi çocuğu Mozart’ın ‘Sol Majör Keman Konçertosu’nu da seslendirecek.
Gecenin solisti Carolin Widmann, klasikten çağdaş eserlere hatta kendisi için yazılmış özel bestelere uzanan çok geniş bir repertuvara sahip. Sanatçı, müziğe bakışını “Aynı anda hem klasik hem de modern eserlere nasıl hakim olabildiğimi merak ediyorlar. Oysa ben böyle bir ayrım yapmıyorum. Bu, edebiyat seven birine, ‘Nasıl yani, sen hem Goethe hem Orhan Pamuk mu okuyorsun?’ diye sormak gibi... Müzikte de öyle. Müzik, müziktir. Hangi sanat formu olursa olsun, bir eserin modern olması tamamen tarihsel bir olgu. Örneğin, Mozart da yaşadığı dönemde çağdaştı. Dolayısıyla günümüzde yazılan eserlere de en az klasik eserler kadar önem ve değer vermek gerektiğine inanıyorum” sözleriyle anlatıyor.
Londra Filarmoni Orkestrası, BBC Senfoni Orkestrası, Viyana Radyo Senfoni Orkestrası gibi birçok önemli toplulukla aynı sahneyi paylaşan, Sir Roger Norrington, Vladimir Jurowski, Sir Simon Rattle gibi efsane şeflerin batonu altında müzikal hünerini sergileyen Widmann, müziğin hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geleceğini çok küçük yaşta anlayanlardan... “Babam çello, annem de keman çalıyordu. Tabii amatör olarak... Ve yine iki yakın arkadaşlarıyla bir yaylı dörtlüsü kurmuşlardı. Akşam oturmalarında bir araya gelir, birlikte müzik akşamları yaparlardı. Benden üç yaş büyük olan ağabeyimle birlikte salondan gelen o güzel sesler eşliğinde uykuya daldığımızı anımsıyorum. Zaten o da klarnet sanatçısı ve besteleri var. Yani evimizde müzik her zaman vardı. Münih’te büyüdüğümüz için çok küçük yaştan itibaren muhteşem orkestraları, efsane şefleri canlı izleme şansımız oldu. Çocukken Münih’te Carlos Kleiber’ın yönettiği bir konser izlemiştim. Ve çocuk yaşıma rağmen bunun, hayatımda unutamayacağım anlardan biri olduğunu anlamıştım. Strauss’un bir operasını seslendirmişlerdi ve ben sadece 10-11 yaşımda olmama rağmen çok etkilenmiştim. Galiba hayatta yapmak istediğim şeyin müzik olduğuna o an karar vermiştim.”