Güncelleme Tarihi:
Maxim Vengerov’la Özcan Ulucan’ın yolu 1999’da Almanya’daki Saarland Akademisi’nde kesiştiğinde her ikisi de 25 yaşındaydı. Hatta Ulucan ay farkıyla büyüktü. Grammy, Gramophone, Echo Klassik gibi ödülleri birer birer toplayan Vengerov’la virtüozite üzerine çalışmak için akademiye kaydını yaptırmıştı.
Sınava ablası Birsen Ulucan’ın piyanosu eşliğinde girmesi, ikilinin uyumu dikkatini çekmişti Vengerov’un. Ulucanların Bulgaristan’dan Türkiye’ye, eğitim uğruna İngiltere’den Almanya’ya uzanan öyküsünü dinlediğinde kendi müzik serüveniyle paralellikler görüp “Karşılaşmamız tesadüf değil, siz de benim gibi göçmen ruhlu müzisyenlersiniz” demişti.
İki yıllık solistlik çalışması sırasında Vengerov, öğrencisini kemanın yanı sıra viyola da çalmaya yönlendirdi. Mezuniyetinde Ulucan’ı Saarland’daki çalışmaları için asistan seçti. Ablası Birsen Ulucan da sınıflarının piyanistliğini üstlendi. Ardından konserler geldi...
Annelere ithaf
Mozart’ın keman ve viyola için ‘Konçertant Senfoni’si ortak repertuvarlarının ilk önemli orkestra eseriydi. Besteci, yeni kaybettiği annesinin anısına yazmıştı eseri. Konçerto formunu senfoni zenginliğine kavuşturmayı hedeflemişti. İkilinin hedefi de İstanbul’da tanıştırdıkları annelerine şükran duygularını sunmaktı. (Çocuk doktoru Necmiye Ulucan o günlerde emekli olmayı, ilk fırsatta Larissa Vengerova’nın yazdığı, Rusça yayımlanan, oğlunun öyküsünü anlattığı ‘Pedagojik Ders’ adlı kitabı Türkçeye çevirmeyi planlıyordu. Planını gerçekleştirmeye ömrü yetmedi.)
2004’te İngiltere’de Philarmonia Orkestrası, Hollanda’da Amsterdam Sinfonietta ile ‘Senfoni Konçertant’ı seslendirdiler. Edison Ödülleri töreninde Mstislav Rostropoviç yönetimindeki Amsterdam Sinfonietta ile sahneye çıktılar. Ardından Tel Aviv, Vels, Ludwisburg ve nihayet 2012’deki Budapeşte Bahar Festivali geldi.
“Önceleri eseri Rus stili, bol vibratolu çalardık. Bir süre otantik notaları takip ettik, sonra yine klasik stile döndük” diyor Özcan Ulucan. “Maxim’in yoğun programı arasında yılda bir kez buluşup birlikte konser veriyoruz. Geçen yıl Ellen Jewett ve kardeşlerim Birsen, Ayşen’le oda müziği topluluğu oluşturmuştuk, Vengerov’la İstanbul CRR’de konser vermiştik. Bu yıl yine orkestra konseri gerçekleştireceğiz.”
Kemancı soprano
20 Nisan’da İzmir’deki konserde Vengerov, ‘Konçertant Senfoni’yi Ulucan Kardeşler’in en genci, kemancı Ayşen Ulucan ile seslendirecek.
Freiburg Müzik Akademisi mezunu Ayşen Ulucan, Freiburg Operası Orkestrası, SWR Senfoni, Londra Senfoni orkestralarının keman gruplarında görev yaptı, ayrıca şan eğitimi alıyor. İngiltere’de yaşıyor ve soprano olarak opera topluluklarıyla konserler de veriyor. Haziranda Woodhouse Opera Festivali’nde Mozart’ın ‘Don Giovanni Operası’nda Donna Anna rolünde sahneye çıkacak.
Ayşen Ulucan, ablası Birsen Ulucan, ağabeyi Özcan Ulucan’la 2008’den bu yana oda müziği konserleri veriyor. Üçlünün aynı yıl yayımlanmış ‘Bir Ağaç Gibi’ adlı CD’si bulunuyor.
İzmir’deki konserde Camerata İzmir eşliğinde Maxim Vengerov-Özcan Ulucan ikilisi ise Bach’ın ‘re minör ikili konçerto’sunu seslendirecek. Konserin ikinci yarısındaki eser Dvorak’ın ‘Yeni Dünyadan’ başlıklı ‘9. Senfoni’si.
Ahmet Kanneci
anneci 40’ıncı sanat yılını kutluyor
Ahmet Kanneci, gitar çalmaya başladığında ODTÜ’de mimarlık öğrencisiydi. Mamak Çarşısı’nda meyve ve kırtasiye satan marketten almıştı ilk enstrümanını. 1.5 yıl sonra İngiltere’de kazandığı yarışmanın ödülüyle kavuştu ilk kaliteli gitarına. Hakkıyla çalabilmek için İngiltere, İspanya, Fransa, Amerika’da eğitim aldı.
Türkiye’ye dönüşünde gitar repertuvarını genişletmeye odaklandı. Turgay Erdener, İstemihan Taviloğlu, Ertuğrul Bayraktar, Ertuğ Korkmaz gibi bestecileri İspanya’dan Jorge Cardoso, Arjantin’den Miguel Angel Cherubito, Kanada’dan Pedro Costa, Amerika’dan David T. Walker, Tacikistan’dan Tolib Shakhidi, Japonya’dan Kota Hoshino, Hiroki Terashima izledi.
Kanneci konserlerinde ağırlıklı olarak üretimine katkıda bulunduğu ya da kendisine ithaf edilen eserleri çalıp tanıttı. Gitar repertuvarına 100’e yakın eser kazandırması büyük yorumcu Alirio Diaz’ın onu “gitarın Bartok’u” olarak nitelemesine yol açtı. İspanya’daki Segovia Yarışması’na jüri üyesi seçildi. 1996’dan bu yana dört CD’si yayımlandı. Buna karşın “Virtüoz değilim, sadece gitar çalıyorum” diyor.
Ahmet Kanneci, 20 Nisan akşamı Ankara Müzik Festivali kapsamında Hacettepe M Salonu’nda vereceği resitalle 40’ıncı sanat yılını kutlayacak. Program ressam Adnan Turani, eski SCA Vakfı Başkanı Mehmet Başman, eski Alirio Diaz Vakfı Başkanı Don Alberto Poveda ve Alirio Diaz’a ithaf edilen dört bölümden oluşuyor. Gitarcı sırasıyla Bach’ın 3’üncü Süit’ini, Albeniz’in ‘Katalan Kapriçyosu’ ve ‘Torre Bermeja’sını, Alirio Diaz’ın ‘Dört Venezuela Eseri’ni yorumlayacak (ankarafestival.com)