Güncelleme Tarihi:
Kökeninde insanların dünyayı anlama arzusu olan, dolayısıyla insanlık tarihiyle yaşıt mitlerin akla gelemeyecek kadar çok çeşidi vardır. Dünya üzerinde gelmiş geçmiş ne kadar dil ve kültür varsa o denli mit ve mitoloji anlayışı ortaya çıkmıştır. Kızılderili öykülerinden İskandinav efsanelerine, Afrika kabilelerinin hikâyelerinden Antik Yunan ve Mısır masallarına kadar her türlü mit dünyayı, dünya üzerindeki yerimizi daha iyi anlamamıza yardım ederken insanlığın düş gücünün zenginliğini de gözler önüne serer.
Domingo Yayınları tarafından yayımlanan ‘İşte Bunlar Hep...’ serisinin dördüncü kitabı, mitoloji dünyasının kapılarını ardına kadar açarak bambaşka boyutlara, fantastik âlemlere doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.
‘İşte Bunlar Hep Mitoloji’ çok geniş bir yelpazeye yayılan dünya mitolojilerinin kökenlerini ve çeşitlerini coğrafi bir sınıflandırmayla genel olarak tanıttıktan sonra ‘Efsaneler’, ‘Büyülü Yaratıklar’, ‘Büyülü Yerler’, ‘Silah Tercihleri’, ‘Uzakdoğu Tanrıları’, ‘Mısır Tanrıları’, ‘Olymposlular’ gibi farklı başlıklara ayırarak eğlenceli bir dil ve rengârenk çizimlerle anlatıyor. Mitolojiye giriş bileti niteliğindeki kitap, okurları fantastik dünyanın gizemli labirentlerinde gezdirerek duygudan duyguya sürüklüyor ve çok daha fazlasını öğrenmek için ilham veriyor.
ÇILGIN ADAM, HADİ BİR ŞEYLER İCAT ET!
Gazeteci-yazar Halil Fincan’ın kaleme aldığı ‘Bay Kaduf’un Acayip Makinesi’ birbirinden ilginç karakterleri, sıradışı hikâyesi ve rengârenk çizimleriyle eğlenceli mi eğlenceli, soluksuz bir maceraya davet ediyor çocukları.
Bay Kaduf, Şala Bala kentinin yegâne mucididir. Şehrin yöneticisi Şişpanyol her ayın sonunda Haberci’yi Bay Kaduf’un evine göndererek işe yarar bir şey icat edip etmediğini öğrenmesini ister, akla yatkın bir icat söz konusuysa kent meydanında halka tanıtılır. Gelin görün ki Bay Kaduf çeneye takılan pilli çatal, otomatik ayakkabı boyacısı, uzaktan kumandalı yumurta kırma makinesi gibi daha uçuk kaçık fikirlere sahip bir çılgındır. Her ne kadar icatları ya patlar ya çalışmaz ya da yanlış çalışır olsa da bu aksilikler bir sonraki icadının meydana toplanan halk tarafından heyecanla beklenmesine asla engel değildir.
Dolayısıyla o ayın sonunda da ekrana yazılan oyuncağı üretmesi beklenen yeni icadı Oyuncak Makinesi’ni izlemeye yüzlerce insan gelir. Bunca zaman icatları çalışmayan Çılgın Mucit’in bu defaki icadı öyle bir çalışır ki karşılarında milyonlarca yıl öncesinden fırlamış kanlı canlı bir dinozor görenler şaşkınlıktan küçükdillerini yutarlar. Üstüne bir de çağlar öncesinden gelen mağara adamı eklenince ortaya kahkahası bol, nefes kesici bir macera çıkar.
Kitabı bitirince, bu çılgın adamın çalışmayan icatlarını her şeye rağmen merak ve heyecanla bekleyenleri daha iyi anlıyor ve “Bir şeyler icat etse de eğlenceye doysak” diyoruz.