Güncelleme Tarihi:
Manowar’un Türkiye’de vereceği dördüncü konser için geri sayımdayız. İlk konserleri 2005 yılında Yedikule Zindanları’nda gerçekleşmişti. Grubun albüm kapaklarından fırlamış gibi bir atmosferde, kale surlarına sırtını veren bir sahnede, şiddetini giderek artıran bir yağmurun altında, gökyüzünde şimşekler çakarken izlemiştik metalin fantastik krallarını. Daha sonra Sonisphere Festival kapsamında İnönü Stadyumu’nda izledik onları. Headliner olmadıkları için bir saat çalmışlardı ama ne performanstı o! Daha vurdukları ilk gitar akoruyla yerimizden zıplatmışlardı bizi (Manowar’a özgü desibel farkı!). Konserin ortasında Joey DeMaio mikrofonu almış, iki dakika boyunca Türkçe konuşma yapmış, bir amigo edasıyla tribünleri coşturmuştu. Manowar konserleri her zaman bir metal ziyafeti olmanın dışında herkesin yıllarca konuşacağı bu gibi olay ve şovlarla doludur. Bakalım bu defa ne yapacaklar diye merak ederek konserden önce 1980’de grubu Ross the Boss ile kuran Joey DeMaio’yla telefonda görüştüm.
Şimdiden söylemeliyim, daha önce bir Manowar röportajı okumayanlar için bazı ifadeler ilginç gelebilir. Joey DeMaio, Manowar’un şarkı sözlerindeki fantastik ruh halini gerçekten yaşayan bir karakter. Geçenlerde bir röportajında “Emekli olmak için çok gencim. Peter Pan gibiyim ben, bir adamın vücudunda yaşayan 15 yaşındaki bir çocuğum” demiş. Bu benim Conan görünümündeki Peter Pan ile yapacağım üçüncü röportaj...
‘Kings of Metal’ albümünün yeni versiyonunun kapağında, hemen ortada Türkiye bayrağını görüyoruz. Türkiye’yi seviyorsun sanıyorum?
Ben Türkiye’yi sadece sevmiyorum, Türkiye’ye âşığım. Tüm grup üyeleri de böyle düşünüyor. Oradaki hayranlar gerçek hayran. Tüm dünyadaki en güçlü ‘Manowarrior’lardan biri onlar. Onlarla aramızda çok özel bir ilişki var, bu bir kardeşlik. Heavy metal’e inançları tam. Diğer yandan ülkeniz, tarihiniz muhteşem. Gruptaki herkes hemfikir, olabilecek en güzel yemekler sizde. Dünyada gitmediğimiz yer kalmadı ama Türkiye’yle ilgili özel, sihirli bir şey var. Almanya da böyle mesela ama onun da sebebi orada da çok sayıda Türk’ün yaşaması olabilir.
Şimdiki turnenizin adı Final Battle olduğu için bu turnenin veda turnesi olduğu sanıldı ama siz bunu düzelttiniz sonra...
Hiçbir zaman grubun dağılacağını veya emekli olacağımızı söylemedik, sadece bir mola vereceğimizi söyledik. Fakat bazı gazeteciler yazmayı istedikleri haber ortada yoksa, o haberi kendi kafalarına göre uyduruyorlar. Şu an bir rock opera üzerine çalışıyorum ve bunu bitirebilmek için zamana ihtiyacım var. Bu yüzden bir süreliğine ağır turlara çıkmaktan vazgeçeceğiz. Ve yeni bir şeyler yapmak istiyoruz. Manowar asla tekrarlamaz kendini. Diğer grupların tüm albümleri aynı tınılar, her konserleri birbirinin aynıdır. Ama Manowar’da hiçbir şey asla aynı olamaz. Her zaman gelişmeye, büyümeye ve hayranlarımıza daha iyi işler vermeye çalışırız.
Sahnenizde dev, mitolojik bir dekor görüyoruz. Sahne tasarımı yapılırken nereden ilham aldınız?
Bu sahneyle dinleyicilerimizi, ailemizin bir parçası olan ‘Manowarrior’ları Metal Krallığı’na götürmek istiyoruz. Albüm kapaklarımızda hep yer alan Metal Kralı’nın yaşadığı bir fantezi diyarı burası. (Bilgi: Bu kaslı adam figürü Conan çizgi romanlarının ünlü illüstratörü Ken Kelly tarafından çiziliyor.) Gerçekten çok büyük bir dekordan bahsediyoruz. Bir sürü TIR gerekiyor taşınması için. 50-60 kişi sahneyi kurabiliyor ve bu inanılmaz sahneyi Türk hayranlarımıza sunmayı iple çekiyoruz.
Biz de. Bu turne için şarkı seçimini nasıl yaptınız? Setlist’te klasik parçalarınız öne çıkıyor ama bazı şaşırtıcı, epeydir çalınmayan şarkılar da var.
Bu bizim en çok zorlandığımız konu çünkü çok sayıda albümümüz var ve bunların arasından seçim yapmak çok güç. Bu turneden önce Facebook’taki sayfamızda hayranların istediği parçalara baktık ve onların isteklerini temsil eden bir liste hazırladık. Ama bu tabii ki imkânsız. Ne yaparsanız yapın, biri çıkacak ve “En sevdiğim parçayı çalmadınız” diyecek. Bu yüzden tek yapabileceğimiz şey çoğunluğu mutlu etmek, biz de bunu yapıyoruz.
Grubun performansı gerçekten çok sağlamdı Kiev’de. Benim en çok ilgimi Eric Adams çekti, çünkü günümüzde heavy metal’in efsanevi vokalistlerinin yaşlarından dolayı seslerini kaybetmeye başladığını görüyoruz.
Hayır, yanılıyorsun, bu doğru değil. Tamamen kaybettiler seslerini.
Evet, çoğu için haklı olabilirsin. İşte bu yüzden Eric’in hâlâ eski formunda oluşu ilginç geliyor. Gençlik yıllarınızda onun vokalist olmasına sebep olan kişisin. Sence Eric’in sırrı ne?
Sırrı şu: O eğitimli bir vokalist. Gırtlağıyla söylemiyor, opera şarkıcıları gibi söylüyor. Biliyorsun, dünyada en yüksek volümle opera şarkıcıları söyler ve doğru tekniklerle söyledikleri için seslerini ölene kadar da kaybetmezler. Ayrıca Manowar sürekli turnede olan gruplardan biri değil, her turnemizi ve her konserimizi özel kılmaya çalışıyoruz. Eric de biz turnede değilken kendi enstrümanını, yani sesini koruyor.
Grupta yeni elemanlar var. Genç bir gitarist görüyoruz: E.V. Martel. Hiç kimsenin tanımadığı bir müzisyen kendisi. Manowar daha önce başka tanınmayan müzisyenleri de kadrosuna kattı, mesela Rhino da hiç tanınmıyordu...
David Shankle ve Karl Logan da hiç tanınmıyorlardı. Evet, böyle oluyor çünkü her gitar çalabilen kişi Manowar’a giremez çünkü Manowar bir gruptan daha fazlası, Manowar bir yaşam biçimi. Hayranlar bu yaşam biçiminin önemli bir parçası. Ama herkes böyle düşünmüyor, “Gitar çalar, paramı kazanırım” gibi bakıyorlar. Bizim bakış açımız bu değil. Hayranları ve bu yaşam biçimini sahiplenmeniz gerekiyor. Martel zaten böyle bir yaşam stiline sahipti, bir Manowar tribute grubunda çalıyordu. Hayranları seviyor, müziğimizi, gerçek metal’i, Manowar metal’ini biliyordu, bu yüzden bu görevi ondan daha çok hak eden birini tanımıyorum.
Peki son sorum: 20 Temmuz’da Orson Welles’in sesinden “Herkes selamlasın: Amerika Birleşik Devletleri’nden Manowar!” anonsunu duyduktan sonra KüçükÇiftlik Park’ta neler olacak?
Tüm Türk Manowarrior’lar hazır olsun. O gece gerçek metal hükmedecek!