Masal olamayacak kadar gerçek

Güncelleme Tarihi:

Masal olamayacak kadar gerçek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2017 11:47

Edanur Kuntman imzalı ‘Pencerenin Ardından Kadın Masalları’; kadınların toplumsal cinsiyet kalıplarının içine sıkış(tırıl)masına, özgür iradelerinin yok edilmesine ve erkek akıl tarafından yazılan hikâyelere mahkûm bırakılmalarına odaklanıyor.

Haberin Devamı

Anneannelerimizin/babaannelerimizin -ya da kısaca büyüklerimizin- anılarını dinlemek, çoğumuza iyi gelir. Hele ki anlatan kişi iyi bir hikâye anlatıcısıysa ve ‘o anı yaşıyormuş gibi’ anlatıyorsa dinlenenler, masallardan bir adım ötede durmaya başlar. Tabii her zaman iyi anılar anlatılacak diye bir şey söz konusu değil. Anlatılanlar; geçen güzel günler de olabilir, keşke diye başlayan cümleler de... Her ne olursa olsun, hikâye anlatıcısının geçmişe ya da o anda yapamadıklarına özlemidir o günleri söze döken. Bu nedenle çoğunlukla buruk hissettirir. Kimi hikâyeler/anılar ise burukluğun ötesine geçer ve zamanın ruhunun yanı sıra değişimi ya da değişmeyenleri yansıtır.
Edanur Kuntman’ın, anneannesi Süreyya Özgültekin’in ‘anlatma cesareti’ gösterdiklerinden yola çıkarak yazıp resimlediği ‘Pencerenin Ardından Kadın Masalları’, hem zamanın ruhunu taşıyan hem de değişimi veya değişmeyenleri yansıtan gerçek hikâyelerden birini okurlarla buluşturuyor. Kitap, üç kadının hayatlarından kısa kesitleri tek bir hikâye altında topluyor. Kuntman’ın ilk kez lisans derslerinden biri için röportaj yaptığı anneannesinden dinledikleri, ‘Süreyya’nın Hikâyesi’ başlığıyla açılıyor.

Haberin Devamı

Yazarın ‘Pandora’nın kutusu’na benzettiği ve Özgültekin’in bir nevi geçmişiyle yüzleşmesini sağlayan hikâyeler dizisi, Çarşamba’da (Samsun) başlıyor. Anlatılanlar; kadınların tamamen toplumsal cinsiyet kalıplarının içine sıkıştı(rıldı)ğı, özgür iradelerinin yok edildiği, erkek akıl tarafından yazılan hikâyelere mahkûm bırakıldıkları zamanlarda geçiyor. Süreyya’nın kendisine biçilen hayatı reddedememesi, geleneksel anlayışın erkek aklını her şeyin üzerinde tutması, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kadınların özgürlüğünü ve hayatını kısıtlaması, eğitimin kadınları özgürleştirmesi ve kadınların ‘büyükbaş bir hayvanla eşdeğerde tutulması’ gerçeğine rağmen isyan etmeden durumu kabullenme süreci... Süreyya’nın hikâyesi işte bunları anlatıyor.
Diğer kadınların hayatında neler olup bittiğini merak edenler için hemen söyleyeyim; Süreyya’nın annesi Gülhanım’ın hikâyesi toplumsal cinsiyet rollerini ve aile mefhumunu kutsallaştırırken arkadaşı Döne’nin yaşadıkları ‘para karşılığında satılan’ kız çocuklarının zorla evlendirilmesinin yarattığı travmayla kapanıyor. ‘Pencerenin Ardından Kadın Masalları’; Süreyya’nın, Gülhanım’ın ya da Döne’nin hikâyesi olmakla kalmayıp -ne yazık ki- hâlâ birçok kadının yaşadıklarını masal olamayacak bir gerçeklikle yansıtıyor. Bunların aslında çoğu kadının hikâyesi olduğu gerçeği de Kuntman’ın öne çıkardıkları arasında.

Haberin Devamı

RESİMLER DİLE GELİYOR
Yazarın sadece anneannesinin gözüyle bakarak yazdığı/resimlediği sayfaların bazıları anlatılmak isteneni sözcüklerle verirken bazıları da sadece resimler aracılığıyla yansıtıyor. Galip Tekin’in öğrencisi olmanın hakkını verdiğini düşündüren Edanur Kuntman, sözcükleri kullanırken de anneannesinin hikâyesini anlatırken de net olmayı tercih ediyor. Söylemlerinde kurgudan uzak durmak istediğini hissettiriyor, çizimlerinde ise yaratıcılığın akıp giden sayfalarda bile hep yeni başlayan bir süreç olabileceğini yansıtıyor. Böylece ortaya modern çizgilerle resmedilmiş ve geleneksel düşüncelerle yoğrulmuş bir sentez çıkıyor. Kuntman’ın bugünü, anneannesinin geçmişi yansıtması bir diğer diyalektik. Bu bileşimlerin arasından ise toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine dair bir yorum yapılmamasına rağmen bu olgunun yarattığı tabloyu açıkça ortaya koyan ‘Pencerenin Ardından Kadın Masalları’ çıkıyor.

Haberin Devamı

Masal olamayacak kadar gerçek

Pencerenin Ardından Kadın Masalları
Edanur Kuntman
DEX Plus, 2017
168 sayfa, 30 TL.

BAKMADAN GEÇME!