Güncelleme Tarihi:
Son birkaç yıldır giderek yaygınlaşan kişisel gelişim araçlarını, kurtuluşu kendinde, içinde arayan pratiklere duyulan ilgiyi görmezden gelmek mümkün değil. Sinir sistemini ‘mindfulness’la güçlendirmekten, üzerimizdeki beddua ve lanetlerden kurtulmaya, şansımızı, bahtımızı iyi enerjilerle açmaktan paraların bereketine onlarca çare, binlerce dertli insan var. Tüm bu olan biteni ne mutsuzluktan ne de yoksulluktan bağımsız düşünebiliriz elbette. Türkiye’de bir süredir ateizm ve deizmin yaygınlaştığına dair tartışmalar yaşanıyor, araştırmalar, haberler yayımlanıyor. Bunların hiçbiri birbirinden azade değil. Bunu da en iyi şekilde fark etmemizi sağlayacak bir kaynak var artık. İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Türkiye’de Spiritüel Arayışlar/Deizm, Yoga, Budizm, Meditasyon, Reiki vb.’ bu tartışmaları anlamak, irdelemek isteyenler için isabetli ve ayrıntılı bir çalışma.
Kurtuluş Cengiz, Önder Küçükural ve Hande Gür’ün iki yıl süren gözlem, derinlemesine görüşme ve anketlere dayanarak yazdıkları kitap, Türkiye’de spiritüel arayışın tarihçesinden başlayarak spiritüelliği; din, şifa arayışı, toplumsal cinsiyet gibi bağlamlarda araştırıyor. Elbette spiritüel arayışlar yeni veya yeni moda değil. Her zaman toplumun bir parçası olmuş. 19’uncu yüzyıldan itibaren dile eklenen spiritüellik kavramı, giderek büyüyerek dünyanın her yerinde kendine takipçiler bulmuş. Nedeni de bu tür yeniçağ hareketlerinin açıklayıcı olmaları, uyarlanabilmeleri, sosyal dayanışma sağlamaları ve onaylama gibi bir işlevlerinin olması. Spiritüel pratiklerle ilgilenmenin bir tür sekülerlik alameti olduğu da yazarların tespit ettiği olgulardan biri. Ancak dinle spiritüelliği keskin çizgilerle ayırmak imkânsız. İslam dininin çepeçevre kuşattığı günlük yaşam, kendine buralardan alan buluyor. Kendine reiki yapmadan evvel Fatiha okuyan da var içlerinde mesela, bir güce inanan da.
Araştırma için 84 kişiyle derinlemesine görüşmelerde bulunmuş ve 528 kişinin katıldığı bir çevrimiçi anket yapmışlar. Görüştükleri insanların eğitim ve ekonomik seviyeleri orta ve üst. Yüzde 80’i kadın. Kadınların daha fazla olmasının açıklaması birden fazla. Öncelikle resmi dinlerdeki ataerkil bakış, kadını dışarıda bırakıyor. Kadınların hayatlarında halihazırda bir sıkışıklık var. İş yaşamının, ekonominin, ilişkilerin, evin getirdiği sorumluluk ve ağırlık kadınları bir kaçış, çare olarak spiritüelliğe sığınmaya teşvik ediyor.
Budizmden şamanlığa, astrolojiden nümerolojiye, yogadan reikiye kocaman bir alan bu. Ve giderek büyüyor, her birinin çokça takipçisi var. Nefes koçlarının, şifacıların, enerji dengeleyicilerin deyim yerindeyse zengin olmaları da tesadüf değil. Hayatın, ekonominin, siyasetin olağan sorunlarını çözmektense bireyin sorunu da kurtuluşu da kendinde araması bu tür inanış ve pratiklerin yaygınlaşmasına neden oluyor. Kitabın sonuç kısmındaki “İnsanın gelişmeye ve olgunlaşmaya dönük çabasını bir kişisel gelişim, beden, sağlık ve mutlulukla ilgili arzularını da bir yoga meditasyon, farkındalık paketinde oldukça da pahalı ve cazip bir şekilde pazarlayabiliyor” açıklaması neredeyse özet niteliğinde. Yani, “Bir sorunu hep birlikte çözebilecekken, tevekkülle, akışla, kaderle açıklayıp çözümü kendisinde aramak, sisteme itirazı da yok ediyor” diyorlar.
Bu tür pratiklere yönelen, bunlarla iyileşen insanların samimiyetinden kuşku duymaya gerek yok. Modern insanın yalnızlığı, sıkışmışlığı ve çare arayışı olarak özetlemenin imkânsız olduğu bir yaygınlaşma bu. Ve varsa, önyargılarınızı bir kenara bırakıp anlamak şart. Bu kitap da iyi bir başlangıç.
TÜRKİYE’DE SPİRİTÜEL ARAYIŞLAR
DEİZM, YOGA, BUDİZM,
MEDİTASYON, REİKİ vb.
Kurtuluş Cengiz, Önder Küçükural,
Hande Gür
İletişim Yayınları, 2022
365 sayfa.