Londra caz sahnesinin yıldızları geliyor

EFG Londra Caz Festivali küratörlüğünde oluşturulmuş bir programı Zorlu PSM’de izleyeceğiz. Bu fikri alevlendiren neydi?

Filiz Ova: Bu birliktelik pandemi döneminde başladı. Pandemide birlik ve beraberlikten doğan gücü gördük. Zorlu PSM olarak 9’uncu sezona ‘Dünyan değişsin’ mottosuyla başladık. Kültür-sanatın geliştirici ve dönüştürücü gücüne inanıyoruz. İlham verici bir sahne yaratmak istiyoruz. Bu süreçte Pelin’le temas ettik. Mayıs, PSM’de caz ayı. Arzumuz yine dönüştürücü bir etki yaratmaktı. Caz dünyasının genç, çağdaş, modern ve yenilikçi isimlerini İstanbul’da seyirci ile buluşturmak oldu.

Pelin Opçin: EFG Londra Caz Festivali olarak 30’uncu yılımızı kutluyoruz. İlk defa uluslararası bir etkinlik yapıp festival markasını başka kuvvetli bir mekân ve marka ile birleştiriyoruz. Hep aklımda olan bir şeydi. Başka şehirlerde de bununla ilgili talepler oldu. Ama öncülüğü İstanbul’a tanıdım. Farklı boyutta işbirliklerimiz de olacak. Türkiye’den müzisyenlerin Londra’da performans sergilemesi gibi... Bir değişim programının parçası olarak düşünebilirsiniz.

GENÇLERE ULAŞAN ETKİLEŞİMLİ CAZ
Programı hazırlarken nasıl bir dil oluşturmaya çalıştınız?
Pelin Opçin: Odak noktamız Londra güncel müzik sahnesinin en belirgin isimlerini davet etmekti. Çünkü güçlü bir başlangıç istedik. Etki yaratan isimlerle harekete geçmek istedik. ‘Şu an Londra caz sahnesinin başlıca isimleri kim?’ diye sorarsanız, ilk üçü bu programda. Cazdan beslenen ve daha kitlesel bir müzik yapan Jordan Rakei... En tepedeki isimler Nubya Garcia ve Kokoroko da sahnede olacak. Global ve çokkültürlü bir müzik sunacağız. Londra’daki caz oradaki gece hayatından, dans müziği kültüründen, bağımsız ve underground müzikten besleniyor. Yeni bir şey icat ettiler. Cazın anavatanı Amerika ama şu an İngiltere’de yapılan müzik ayrışıyor. Gençlere ve büyük kitlelere ulaşan, daha etkileşimli bir caz müziği var. Biz de çok şanslıyız ki bu harika oluşuma şahitlik yapıyoruz. Nubya Garcia ve Sons of Kemet’i aynı sahnede izleyecek olmamız bir şans. Bu çok nadir görülen bir şey. Seyirci, çok büyük bir global müzik olayına tanıklık edecek.

CAZIN KALBİ LONDRA’DA ATIYOR
Türk izleyicisi yeni müziğe sizce açık mı?
Filiz Ova: Türkiye caz izleyicisinde özel bir bakış açısı var. Şu an cazın kalbi Londra’da atıyor ve orada çok hareketli bir dünya var. İzleyicimiz ile bunu paylaşmak istedik. Hadi gelin, birlikte bunu paylaşalım ve beraber tanıklık edelim. Cazı belli kalıplar içinde düşünüyoruz ama günümüze baktığımızda bu müzik türü bambaşka bir değişim içerisinde.
Pelin Opçin: İstanbul, çok sağlam bir sahneye sahip. Her türlü olanaksızlığa rağmen... Buna karşılık da sıkı bir izleyici var. Beraber yaşayan ve büyüyen kitleler bunlar. Onlar da çok farklı türlere açıklar. Şu an Türkiye’de de sınırları aşan muhteşem müzisyenler var. Şu an müzik türleri arasında bir bariyer olduğunu düşünmüyorum.

Türkiye’deki müzisyenlerin Londra’da sahne alacağını söylediniz. Londra’da çalmasını istediğiniz müzisyenlerden nelere dikkat ediyorsunuz?
Pelin Opçin: Bizim sezon boyunca yaptığımız festivaller dünyadan tüm müzisyenlere açık. Aynı zamanda kolay bir pazar da değil Londra. Özellikle pandemi dönemi herkes mecburen işlerine ara verdi. İngiltere biraz hızlıca sahneleri açtı. Yoğun ve çılgın bir kültür sanat ajandası ortaya çıktı. Londra Caz Festivali’nde de her zaman Türkiye’den sanatçılar oldu. Ekim ayında Zorlu ile bir proje başlatacağız. Onun meyvelerini Londra’da toplayacağız.
Filiz Ova: Türkiye’de sadece izleyici değil sanatçı tarafında da önemli bir müzik kültürü gelişiyor. Heyecanlı ve güzel bir süreç olacak. Mesela cazı Zorlu’nun bir parçası olarak görüyoruz. Bu seri dışında mayıs ayı boyunca Yellowjackets, Mulatu Astatke, Jojo Mayer, Sefi Zisling gibi isimler de konser verecek. Sonbaharda da Londra ile özel birlikteliğimizi açıklayacağız.

GELECEĞİN MÜZİĞİNİ İNŞA EDEN SANATÇILAR
Bu kısa süreli maratonda altını çizmemiz gereken isimler kimler?
Pelin Opçin: Jordan Rakei’nin ekibinde Flo Moore diye bir basçı var. Mutlaka o konserde görün. Birçok müzisyenle de İstanbul’da beraber çaldı. Ekipler içerisindeki müzisyenler bireysel olarak çok iyiler. Kokoroko büyük bir ekip. Ama bireysel olarak çok önemli müzisyenlere sahip. Saksofonda Cassie Kinoshi; sayısız projesi var, Londra’da beraber iş yapmak için herkes kuyrukta. Seed diye kendi topluluğu var. Londra Caz Festivali’nde sadece kadınlardan oluşan bir orkestra kurdu ve yönetti. Bireysel olarak da müzikleri takip etmeli. Nubya Garcia ile çalan basçı Daniel Casimir, kendi adına çok iyi albümleri olan bir isim. Ekipler içerisinde yer alan tekil müzisyenlerin hepsi bireysel ve büyük projeleri olan isimler. Belki Zorlu PSM onları kendi projeleri ile davet eder.
Filiz Ova: Jordan Rakei ve Nubya Garcia çok heyecan verici isimler. Garcia, ilk kez İstanbul sahnesinde çalacak. Yeni jenerasyon sanatçıya kapılar çok açık ve çokça ihtiyaç da var.
Pelin Opçin: Büyük isimlerin gençlerle iletişim kurması çok başarılı. Müzikleri tekrar tekrar keşfediliyor. Bir yandan da sahnede icracı anlamında yeni jenerasyon yıldız isimlere de ihtiyaç var. İstanbul’da izleyeceğiniz isimler kapıların onlara açılmış olmasından faydalanarak kendilerine yer edindi. Sadece İngiliz oldukları için festivallere çağrılmadılar. Şu anın global ikonları oldular.