Lâle Müldür’ü ziyaret

Güncelleme Tarihi:

Lâle Müldür’ü ziyaret
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2020 11:36

‘Milat’ başlıklı sergisiyle Yapı Kredi Kültür Sanat’a konuk olan Lâle Müldür’ün resimlerinde ağır çekim bir coşku var. Yaşama sevinci denemeyecek düşük bir ritm, ama hiç durmadan nabız gibi atıyor...

Haberin Devamı

Milat, İsa’nın doğumu. Oysa biz onu hep ölürken ya da dirilirken hatırlarız; ve üzgün olarak... Onun yüzünü, bedenini gözümüzün önüne getirmek istediğimizde, eski ustaların her birinin başka başka İsa’ları canlanır zihnimizde. Bu görsellere maruz kalıp da onu uzun dalgalı saçları, iri ve derin bakışlı gözleri olmadan hayal edebilmek neredeyse imkânsız olur. Eti, kanı sanat tarihine öylesine yapışık olduğundan, temsil ettiği dinin ötesinde kendine genişçe bir imgelem alanı yaratmıştır. Günümüz sanatında da capacanlı kalmıştır. Ondan dini çıkardığımızda geriye, sanatçıların ona yüklediği değişken sıfatlar, kendine ait, rock yıldızlarınınkine yakın, pırıltılı, yitik duruşu kalır belki de. Doğumu ile yeni bir devir başlamamış da eski şaşaalı bir devir kapanmış gibi gelir bize.

Lâle Müldür’ü ziyaret

Milat kavramı, Lâle Müldür’ün yaptığı resimlerde bir ziyaret temasına evrilmiştir denebilir. Lâle Müldür’ün özgün, bir idole benzeyen İsa’yla karışık Albrecht Dürer imgesi, ama daha çok İsa karakteri, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta açtığı ‘Milat’ başlıklı sergi boyunca gözlerimizin önünde belirip belirip kayboluyor. Tek bir rengin doldurduğu genişliklerde bir ya da birkaç figür hafifçe yakınlaşıyor bize. Lâle Müldür’ün ‘vizyon’ dediği yuvarlak geçitler, tıpkı İsa’lar gibi, bir portrenin yanından ya da her yeri kaplayan o tek rengin içinden açılıyorlar. Böylelikle ziyaret vuku bulmuş gibi oluyor. Renkler çanlar gibi uzun uzun titreşiyorlar, bu titreşimler süresince hareket artarak genişliyor. Renkten yayılan küçük dalgalar, figürün ziyaret edenle kavuşma heyecanını akla getiriyor. Bu noktada başka âlemler birbirleri içine geçiyor, birbirlerinin içine akıyorlar.
Hikâyesi olan, konusuna baktığınızda kim bilir neler yaşamıştır dedirten bildiğimiz portre fikrinden uzak, yapıldığı kişiyi temsil etme görevinden sıyrılmış, sadece bir histen ibaret olmanın hafifliğiyle ortalıkta dolanır gibi görünen portreler de var sergi boyunca. Arkadaşlar, tanıdıklar, yabancılar; pek de ev gibi durmayan, Lâle Müldür’ün yarattığı kutsal bir alanda toplanıyorlar. Sanki birini anımsamak için aklımızda ona ait parçaları birleştirdiğimiz bir mekândalar. Eşyalar bile seyahat halinde olanlara özgü bir coşkuyla beliriyorlar. Lâle Müldür’ün resimlerinde ağır çekim bir coşku var.
Aklımızda başlayıp gerçeklikte devam eden, sonra yeniden aklımıza dönen ve devam eden bir ritm. Her an bir şey oluyor. Yaşama sevinci denemeyecek, arada kendini unutturan düşük bir ritm, ama hiç durmadan nabız gibi atıyor...
Lâle Mültür’ün ‘Milat’ başlıklı resim sergisi 27 Kasım’a kadar Yapı Kredi Kültür Sanat’ta görülebilir.

BAKMADAN GEÇME!