Kremer yaş tahtaya basmaz!

Gidon Kremer, 20’nci yüzyılın ikinci yarısına damga vurmayı başarmış, misyonunu ve hiç düşürmediği sanatsal düzeyini bugüne taşıyabilmiş sayılı keman yorumcularından biridir. Alman anne ve babadan 1947’de Letonya’nın başkenti Riga’da doğan Kremer, Moskova Konservatuvarı’nda efsanevi kemancı David Oistrakh’ın öğrencisi oldu. Prestijli yarışmalar olan Brüksel Kraliçe Elizabeth’de üçüncü, Moskova Çaykovski ve Cenova Paganini’de ise birinciliği göğüsledi. Efsanevi İtalyan keman virtüozu ve besteci Niccolo Paganini 1980’li yılların başında Gidon Kremer’de yeniden hayat buldu, çünkü Kremer uzun saçları, kemikleri öne çıkan yüz hatları ve karizmatik duruşuyla böyle bir rol için biçilmiş kaftandı. Sanatçı 1983’te Peter Schamoni’nin yönettiği, Robert ve Clara Schumann çiftinin aşkını anlatan ‘Bahar Senfonisi’ (Frühlingssinfonie) adlı filmde Paganini’yi canlandırdı (Filmde Kremer’in ‘şeytanın kemancısı’nın 17’nci solo kaprisine nasıl da akıl almaz bir yorum getirdiğine YouTube’da şahit olabilirsiniz). Kremer, iki yıl sonra ‘A Paganini’ adıyla Deutsche Grammophon’dan çıkardığı meşhur albümünde yine bu anıtsal kişiliği merkeze oturttu. Kremer’i günümüzün en özgün sanatçılarından biri yapan duruşu, Paganini’yi tema seçtiği o albümden itibaren açığa çıkmıştı bile çünkü sanatçı Paganini’nin özgün eserlerini değil o eserlerin 20’nci yüzyıldaki uyarlamalarını çalmış, bir başka deyişle Paganini’yi çağımıza taşımıştı.

Kremer, bugüne kadar defalarca geldiği İstanbul’a bu kez, Baltık ülkelerinin genç müzisyenlerinden oluşturduğu Kremerata Baltica ve dünya sahnelerine taşıdığı genç kemancı Clara-Jumi Kang ile birlikte geliyor. İş Sanat sahnesinde izleyeceğimiz Kang, 1987 doğumlu yani artık olgunluk çağına adım atmış sayabileceğimiz bir solist. O da Almanya’nın Mannheim kentinde -tıpkı ablası yaşındaki Sarah Chang gibi- Güney Koreli anne-babadan doğmuş. Son yıllarda sahneleri fetheden şaşırtıcı Koreli yeteneklerden biri olan Clara Jumi-Kang’ın yorumlarını dinlediğimde (YouTube’da bol sayıda mevcut) kişiliğini bulmuş, derinlik kazanmış bir solistle karşılaştım. Yani, çoğunlukla ‘kurulmuş makine’ gibi çalmalarından dolayı Uzakdoğulu solistlere mesafeli yaklaşan (ki haklılık payları yok değil) kimi müziksevere gönül rahatlığıyla önerebileceğim bir isim Clara Jumi-Kang. Benim sözlerim sizlere yeterince inandırıcı gelmiyorsa bile, Gidon Kremer’in hatırına gidip dinleyin bu iyi kemancıyı. O Kremer ki, dün olduğu gibi bugün de, klasik müzik endüstrisinde arsızlıkta sınır tanımayan menajer-organizatör ikilisi tarafından, bire on katılarak pazarlanmaya çalışılan yüzeysel yeteneklere ve artık aşınmış ‘yıldız sistemi’ne karşı bayrak açmış bir sanatçıdır. Demem o ki, Kremer yaş tahtaya basmaz. Bach’tan Schubert’e, Kancheli’den Piazzolla’ya uzanan tipik bir Gidon Kremer programını Kang, Kremer ve Baltık gençlerinden dinlemek isterseniz bu akşam siz de İş Sanat koltuklarından birinde yerinizi ayırtın...

Gidon Kremer şefliğindeki Kremerata Baltica ve Clara-Jumi Kang konseri bu akşam saat 20.30’da İş Sanat’ta.