Kozasını sessizce ören şair

Güncelleme Tarihi:

Kozasını sessizce ören şair
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2020 14:08

Lise çağlarında tanıdığım iyi şair Eray Canberk’in sakin, saygılı, öne çıkmaktan hoşlanmayan bir kişiliği vardı. İnsanlara davranışı da edebiyatı özümsemesi de kişiliğinin değişmez bir parçasıydı.

Haberin Devamı

Eray Canberk’i lise çağlarında tanıdım; sakin, saygılı, öne çıkmaktan hoşlanmayan bir kişiliği vardı. Ürettiği dönemde de bu özelliğini muhafaza etti, tavrı hiçbir zaman yapmacık değildi, insanlara davranışı da edebiyatı özümsemesi de kişiliğinin değişmez bir parçasıydı. Benimsediğim ve sevdiğim deyişle aile terbiyesi sinmişti. Bütün ilişkilerinde, düşüncesini söyleyen ama tartışmayı bir marazaya götürmeyen yapısı, onun iyi şairliğinden de geliyordu. Babıâli’de çalışmıştı ama yaşamıyla oralı değildi.
Daha sonra jürilerde buluştuk, onun gibi insanlar düşüncelerini, kanaatlerini sert biçimde söylemezler ama ısrarla savunurlardı. Sevdiği şairleri açıkça söylerdi; şiir akımlarının, modalarının da takipçisi, uygulayıcısı değildi, onları bilir, kendi poetikasından süzerdi.
Onun için de şiirini ona özgü değerlendirme yöntemiyle incelemek gerekir.
Dr. Şener Şükrü Yiğitler’in “Eray Canberk’in Şiiri ve ‘Şiirce’si” (*) kitabını okurken belleğimdeki bilgiler harekete geçti.

Kozasını sessizce ören şair


Kitabın anabaşlıkları şöyle:
• Hayatı ve Edebi Kişiliği
• Eray Canberk’in Şiirlerinde İçerik
• Eray Canberk’in Şiirlerinde Yapı
• Eray Canberk’in Şiirlerinde Dil ve Üslup
Yiğitler, şiir tarihi içinde Canberk’in yerini saptarken kendi kuşaktaşlarının edebiyatımızdaki yerini de irdeler.
Yeni Gerçek dergisindeki bildiri, bir kuşağın da anlayışını özetler. İmzalara baktığınızda adların birçoğunun edebiyata devam etmediğini görürüz.
Yiğitler, Canberk’in şiirini şöyle tanımlar: “Eray Canberk 1960 Kuşağı’nın tipik bir temsilcisi değilse de toplumcu gerçekçi şairler arasında 68 ruhunu yansıtan önemli şairlerden biridir. Kişiliğinden şiirlerine sızan ‘kırgın’ sessiz tavrı ve rintçe hoşgörüsüyle, 68 gençliğinin bütün dünyayı kuşatan sömürü ve adaletsizliklere, sürüp giden yılgınlıklara, korkulara, yitişlere dur diyen isyankâr ruhunu birleştirebilen özgün bir şairdir.”
Kitapta şairin yetiştiği, çalıştığı ortam da inceleniyor. Siyasal görüşü, duruşu, siyaseti algılayışı, onu yansıtışı inceleme gündeminde yer alıyor. Yetişme tarzından, aile hayatından söz ederek aktif bir siyasette yer almadığının gerekçesi ortaya çıkıyor: “Canberk, emeği, alın terini, işçileri savunan bir çizgide durmasına rağmen siyasi olayların tam ortasında duran bir şair olmadığını, şiirlerinde inandığı değerleri açık biçimde sunmak yerine onları edebi bir forma sokmayı tercih ettiğini anlatır.”
Canberk, başta İkinci Yeni olmak üzere akımlardan uzak kaldığını, en çok sevdiği şairlerin Edip Cansever ve Turgut Uyar olduğunu söylüyor. Bu adlara Behçet Necatigil, Ahmet Haşim, Tevfik Fikret katılıyor.
Az yazan bir şair olmanın gerekçesini şöyle özetliyor: “Kendime beğendiremiyorum.”
Birçok kitap çeviren Canberk, çeviri konusunda ne düşünüyor, bu da kitabın bölümlerinden biri. Yiğitler, Canberk’in şiirini, düzyazılarını da eleştirinin süzgecinden geçiriyor. Çalışmanın beğendiğim yanı, doğru bir biyografi ve bibliyografya içermesi.
Kitabın sonunda şiirlerinin değerlendirilmesini dokuz maddede toplamış.
‘Akşam Dönüşleri’nden dizelerle dost bitirişi yapıyorum:
“ve martılar da bırakıp gider
her şeyi arkalarında
kurşuni sonbahar akşamlarında...”
(*) Hiper Yayın

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!