Güncelleme Tarihi:
Derin sesinin katmanlarıyla, tutkulu müziği birleştiğinde 27 yaşındaki Kovacs, sanki bir yaşam içine şimdiden birkaç yaşam sığdırmış gibi... Sadece bir albümden çok daha fazlasını yapıp geride bırakmış izlenimi bırakıyor dinlerken. 50 Shades of Black, The Devil You Know, My Love, Diggin’, sözleri ve müziği bir yana, Kovacs’ın sesiyle birleşince içine işliyor insanın. Ama okul yıllarında sesini ve tarzını kabul ettirmek için epey uğraştığını öğrenmek şaşırtıyor tabii. Vokal öğretmenlerinin hemen hemen hepsi, sesini şekillendirmek istese de, Kovacs kendi olarak yolunda ilerliyor…
Eindhoven’da doğan ve orada yaşamaya devam eden Kovacs, kısa süre önce de yeni bir single çıkardı, Sugar Pill. Müziğini, “Biraz keskin olsa da her zaman dürüst” diye tarif ederken, “Başka türlü de olamaz zaten, müzik duygularımı ifade edebilmemin tek yolu” diye de ekliyor... Kovacs, %100 Music kapsamında düzenlenen Küçükçiftlik Park’taki 2. Harvest Festivali konseri öncesi sorularımızı yanıtladı.
Ailen sana destek oluyor muydu müzik konusunda? Başka müzikle ilgilenen var mı ailende?
Ailemde hiçkimse müzikle ilgili değildi, bu yüzden de müzik yaparak yaşayabileceğime onları ikna etmek pek de kolay olmadı. Ama şimdi ailemin beni, müziğim aracılığıyla daha anlayabaildiğini görüyorum, ve bugün artık bana çok destek oluyorlar, hem de en sıkı dinleyicilerim oldular.
Müzik benim için her zaman terapi gibiydi. Gençken hiç anlaşılmadığımı düşünüyordum ve şarkı söylemek devam etmemi sağlayan bir şeydi, beni çok mutlu ediyordu. 19 yaşımdayken Oscar Holleman’la tanıştım, onunla ilk albümüm “Shades of Black”i kaydettik. Şu anda da ikinci albümüm üzerinde çalışıyorum ve hepinizle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Okul yıllarında, kendi sesinin duyulmasını sağlamak, bunu kabul ettirmek zor muydu?
Evet, zordu. Sesim çok karanlık, koyu ve işlenmemiş. Sanırım birçok vokal öğretmeni sesimle ne yapacaklarını bilemedi.
Müzik yazarken nelerden ilham alıyorsun?
Kendi duygularımdan, kendi hikayelerimden, etrafımdaki insanlardan, kendi hatalarımdan. Benim için müziğimin gerçek ve dürüst olması çok önemli.
Yaptığın müziği nasıl tanımlıyorsun?
Hep karanlık bir tarafı var, ama aynı zamanda umut dolu da. Hiçbir zaman tam olarak nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum, soul-pop-noir-jazz… Çeşitli etkiler altındayım.
Sugar Pill, yeni single’ın aynı zamanda yeni albümüne de hazırlık... Gelecekte ne planlar var? Başka projelerin var mı?
Şu anda ikinci albümüm üzerinde çalışıyorum. Londra’da, yapımcı Liam Howe ile beraber. Ne zaman çıkacak bilemiyorum, ama umarım önümüzdeki yıl olur. Sugar Pill, aslında herkese hala burada olduğumu bildirmek için yaptığım bir şarkı, buradayım ama yeni işler üzerinde çalışıyorum demek için. Bir plasebo diyebiliriz…
Bu akşamki konserde, sana hangi müzisyenler eşlik ediyor?
Gitarda Estelle, davulda Jelle, basta Korne, klavyede David ve trompette Jan.
İstanbul’a ikinci gelişin, değil mi?
İstanbul’a gelmeyi çok seviyorum, bence sihirli bir şehir. Eindhoven’da yaşıyorum ve burası İstanbul’a kıyasla çok küçük.
Umarım biraz gezip şahane Türk mücevherlerinden ve müzik enstrümanlarından almak için fırsatım olur. Geçen sefer geldiğimde aldığım bir yüzüğüm var, hala takıyorum, ve parçalardan birini de buradan aldığım bir enstrümanla kaydettim.
Bugünlerde kimleri dinliyorsun?
Benjamin Clemintine, Alabama Shakes, Volf Peck.