Güncelleme Tarihi:
BİR DİLEĞİM VAR
Jimmy Liao, Desen Yayınları, 128 sayfa
Dünyaca ünlü Tayvanlı sanatçı Jimmy Liao’nun Türkçedeki tek kitabı ‘Bir Dileğim Var’ çocukların büyülü, kırılgan ve bir o kadar da matrak dünyalarına ayna tutuyor. Sahildeki demlik, onu sihirli lamba zannetmeyen bir çocukla karşılaşıyor. Ve dilek tutmak için sihirli lambaları, doğum günü mumlarını, yıldızlı geceleri beklemeyenlerin dilekleri bu çocuğun kalbinden süzülüp bizlere ulaşıyor. Küçük dilekleri olanlar da var, imkânsız olduğunu bile bile dilemekten kendini alamayanlar da var bu çocuklar arasında. Kartal gibi uçmak, hayvanların insanlara kafa tutması, her gün aynı çift çorabı giyebilmek, her gün bir baykuşla selamlaşmak, bir daha hiç deprem olmaması ya da bir bardak ballı çay... Tüm bunları dilemek için, gerçekleşebilirlik süzgecinden geçirmeye ihtiyacı yok çocukların. Çünkü dilek dilemek bolca hayal ve cesaret işidir. Liao’nun şiirsel metni ve kalbinde çizdiğini söylediği göz alıcı resimler, sihirli lambanın değil ama sihrin ta kendisinin anahtarını sunuyor okura.
HATALAR KİTABI
Corinna Luyken, AMB Yayınevi, 52 sayfa
Corinna Luyken, bir söyleşisinde, mürekkeple yaptığı çizimler esnasında genellikle hesapta olmayan hatalar ve kazalar yaşadığını ve zamanla bu kazalarla baş etmeyi öğrendiğini söylüyor. ‘Hatalar Kitabı’nın ilham perisi de işte bu hatalar. “Yüz çizerken bir şeyleri mahvedersem gözlük ekleyebilirim, ya da çizdiğim elin şeklini beğenmezsem eldiven giydirebilirim” diyor Luken. Tıpkı ‘Hatalar Kitabı’nın kısacık, çok basit ama şaşırtıcı ölçüde çarpıcı metninde olduğu gibi... Her şeyi mahvettiğini sandığınız bir lekenin nasıl büyüleyici bir şenliğe dönüştüğünü ise an an göreceksiniz. Kısacası hata yapmak güzeldir ve yaptığınız hatanın ne zaman, nasıl bir güzelliğin parçası haline geleceği belli olmaz, yeter ki bakmayı, görmeyi ve dönüştürmeyi bilin.
SAVAŞIN SON KIŞI
Jan Terlouw, Mayo Kitap, 240 sayfa
Hollanda ve Belçika’da okullarda okutulan, 2008 yılında sinemaya uyarlanan, ödüllü klasik ‘Savaşın Son Kışı’, İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü 1944 kışında, Alman işgali altındaki Hollanda’da geçiyor. 15 yaşındaki Michiel’in tanıklık ettiği ölümler, açlık, kıtlık, göçler savaşların acımasızlığını gözler önüne seriyor. Direniş örgütü üyesi arkadaşı işgalciler tarafından yakalanınca kendini elinde gizli bir mektupla baş başa bulan Michiel, yaralı bir pilota yardım etme görevini üstlenir. Ve yavaş yavaş kendini de direniş hareketinin içinde bulur. Savaşın başlarında kurduğu kahramanlık hayallerinden savaşın karanlığında uyanan Michiel, adım adım değişecek ve yetişkinliğe doğru bir adım atacaktır.
BAY KAPLAN YABANA ÇIKIYOR
Peter Brown, Hep Kitap, 44 sayfa
‘The New York Times En İyi Resimli Kitap Ödülü’ dahil olmak üzere pek çok ödülün sahibi Peter Brown, tutsaklık derecesine varan modernizmi sorguluyor. Ve doğduğumuz andan itibaren dayatılan, sorgulamadan kabullendiğimiz tüm rolleri tartışmaya açıyor. ‘Usulüne uygun’ davranmaktan bıkan, gevşemek ve eğlenmek isteyen Bay Kaplan, üstündeki ‘çok şık’ smokini bir kenara fırlatarak toplum dışına itilmeyi göze alıyor. Ve bir kez başlayınca kendini durduramıyor. Dört ayak üstünde gezmenin cazibesine, kükremenin verdiği hazza, havuza batıp çıkmanın heyecanına karşı koyamıyor. Evet, dostlarına göre Bay Kaplan bir ‘yaban’a dönüşüyor ve bu asla kabul edilebilir bir şey olamaz. O da çareyi yabana kaçmakta buluyor. Bakalım orada mutluluğu bulabilecek mi? Konu Peter Brown olduğunda resimleri için tek şey söylenebilir; onlar olmadan her şey eksik...