Kırılgan hayatın ‘Arka Plan Katmanı’

Güncelleme Tarihi:

Kırılgan hayatın ‘Arka Plan Katmanı’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2022 17:43

2016’da Lizbon’a taşınan çağdaş Türk resminin önde gelen isimlerinden Leylâ Gediz, ‘Layer From Background’ (Arka Plan Katmanı) başlıklı Portekiz’deki ilk kişisel sergisi Lizbon TECLA Play’de açtı. Gediz, “Sergimde, Türkiye’de 2019 yılında açtığım son sergimden bir çalışma ile pandeminin başlangıcından bu yana, yani son iki sene içerisinde gerçekleştirdiğim çalışmalardan bazılarını göreceksiniz. Özellikle, babamı uğurladığım geçen yazdan sonra hızlı bir tempoyla çıkardığım üç-dört resim, taze olmaları nedeniyle beni çok heyecanlandırıyor” diyor.

Haberin Devamı

Göç, Türkiye gündeminde yakıcı bir başlık olarak tartışıladursun bazılarımız kendini göçmen kimliğiyle çoktan gerçekleştirdi bile. 2016’da Lizbon’a taşınan ressam Leylâ Gediz bunların başında geliyor. En azından, referansı Maslow olan ve Leylâ’yla aynı şehri aynı nedenlerle seçip aynı kaygılardan geçmiş benim için kesinlikle öyle. Leylâ, Avrupa’nın en uzak kıyısında kurduğu hayatını “yerli ve milli” komün pratiklerinden azade tutup düşünmeye, içlenmeye, dışlanmaya, yaratmaya, çoğaltmaya devam ediyor. O kadar değerli ki...
Çağdaş Türk resminin önde gelen isimlerinden olan Leylâ Gediz ile Lizbon TECLA Play’de açtığı Portekiz’deki ilk kişisel sergisi ‘Layer From Background’ı (Arka Plan Katmanı) konuştuk.

Portekiz’e ne zaman ve neden taşındın?

Kırılgan hayatın ‘Arka Plan Katmanı’

2016 yılında, Türkiye’nin bunaltıcı politik evreninden -hiç olmazsa bir süreliğine- uzaklaşmak için taşındım. Bu evrenin benim içerisinde yer aldığım sanat dünyasına ve kişisel sanat üretimime olumsuz tesirleri de kendi kararımda etkili oldu. Burada politik bir tavır alma gerekliliğinin diğer tüm sanatsal kaygıların önüne geçmesinden söz ediyorum. Eninde sonunda bir noktada tekrara takılacak olmaktan korktum. Bunu engellemek, ve alternatif bir söylem geliştirmek arayışıyla, Türkiye’ye biraz da yurtdışından bakmaya karar verdim.

Haberin Devamı

Buradaki hayat yaratım sürecine nasıl yansıdı?
Buradaki hayat ilk dört senesinde beni çok yordu. Evimizdeki koşulların benzerini burada yaratmak için hayatın her alanında üstün gayret sarfetmek ve bunu da normalimizmiş gibi yaşamam gerekti. Sanat pratiğim özelinde söyleyecek olursam, beni yoran şey üretme faslı değil, buradaki sanat ortamı ile ilişkilenmek hususunda oldu. En başta dili konuşmamak ve halen yeterince iyi konuşamamak en büyük engellerim arasında. Mamafih göğüslemem gereken dışarıdanlık, beni kendi evrenime daha sıkı sarılmaya, beni ayıran özellikleri parlatmaya itti. Bunun sonucunda fevkalade yetkin, olgun ve öznel çalışmalar gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Bu, kendiliğinden oldu.

Haberin Devamı

Buradaki ilk kişisel serginde tematik ve teknik açıdan bizleri neler bekliyor?
Sergimde, Türkiye’de 2019 yılında açtığım son sergimden bir çalışma ile pandeminin başlangıcından bu yana, yani son iki sene içerisinde gerçekleştirdiğim çalışmalardan bazılarını göreceksiniz. Özellikle, babamı uğurladığım geçen yazdan sonra hızlı bir tempoyla çıkardığım üç-dört resim, taze olmaları nedeniyle beni çok heyecanlandırıyor. Türev olarak ölü-doğa geleneği içerisinde sayılabilecek işlerin yanında, figüre yer veren bir kurgum da bulunacak. Hepsi tuval üzerine yağlıboya olan resimlerimin çoğu alegoriktir. Bir şeyi gösterirken, başka bir şeyi çağırıştırır veya konu edinirler. İzleyicinin içseline temas etmeye çalıştığım, yüklü kompozisyonlar kurarım. Duygu olarak sıkça arada kalmışlığı betimlerim. Geçişkenlik, kırılganlık, güvencesiz, dertli ve isyankâr halleri ağırlarım. Müzik ve şiire yakın bir duruştayım. İstediğim sıklıkta olmasa da, tuvalde komik veya absürd durumlar yaratmayı başardığım da olur. Bu sergide özellikle dayanaksızlığı öven, her sonun yeni başlangıçlara vesile olmasını kutlayan bir tavır benimsedim.
Her yerde karşımıza çıkan ırkçılığı yeren bir çalışmam var. Oyunlu, resmin ve kendi becerimin sınırlarını zorlayan, araştıran tablolar yaptım. Yalnız burada bir de, serginin içinde yer aldığı mimarînin önemi var. Portekiz’in önemli mimarlarından Bartolomeu Costa Cabral tarafından devrim öncesinde tasarlanmış, fakat ancak 80’lerin başında kısmen tamamlanabilmiş bir binanın iç avlusundayız. Resim sergilemek için alışılmışın dışında, iç ile dış mekânların iç içe geçtiği, metal, ve cam ağırlıklı, zor bir alan aslında. Bu güçlükler ve kan uyuşmazlığı, yeni ve yaratıcı çözümler üretmeyi zorunlu kılıyor. Bu bakımdan ayrıca heyecanlıyım. Bu heyecanımı izleyiciye de aktarmayı umuyorum.

Haberin Devamı

Portekiz sanat kurumları ve çevresi Portekizli olmayan bir sanatçıyla nasıl ilişkileniyor?
Hangi kurum olduğuna göre değişiyor. Sözgelimi, sergimin de iki ana destekçisinden biri olan Gulbenkian Vakfı ve Müzesi -ikincisi destekçim SAHA Derneği’dir, İstanbulluluğumdan ötürü benimle ilk günden beri çok ilgilendiler. Biliyorsunuz, Calouste Gulbenkian Üsküdarlı idi. Bu durumdan, yani köklerimin belirleyici rol üstlenmesinden başta rahatsızlık duydum. Ama bu rahatsızlığımı dile getirmeme müsaade eden, beni tüm karşıt görüşlerimle dinlemeye hazır bir çevre ile karşı karşıya olduğumu anlamamla tavrım değişti. Müzede panelde konuşmacı olmayı kabul ettim, ve sonraki yılda bir çalıştaya katıldım. Bu çalıştayın notları, müzenin islamî eserleri barındıran bölümünde sergilendi. Çalıştay sırasında ürettiğim iki minyatür resim, bölüm başküratörü Jessica Hallet’in özel çabasıyla, burada izleyiciye sunuldu. Yaza kadar devam edecek olan bu sergi, benim resimlerimi paha biçilmez müze objeleriyle yanyana getirdi. Müzenin bana gösterdiği ilginin samimiyeti hususunda bir şüphem kalmadı, zira iki küçük resmim de, yine düşünce ve tavır olarak çağdaş, alternatif ve hatta esprililer. Uyumlu olma çabasında değiller. Bu özgürlüğün bana tanınmış olmasından hem kendi adıma, hem de kurum adına gurur duydum.
Fakat bana ilgi gösteren kurumlar, şimdilik Gulbenkian Müzesi ve Vakfı ile sınırlı. Portekiz’in çoğu kurumu, ulusal hissiyatla, kendi ülke sanatçılarını destekleme ve sergileme eğilimi gösterse de, değişen ve gelişmekte olan Portekiz, yurtdışından gelip buraya yerleşen pek çok sanatçıyı içine alacak bir tavır değişikliğine gitmek durumda. Giderek, geçici sergilerde benim konumumda daha fazla sanatçı göreceğimizi düşünüyorum. Aslında kapalı değiller. Ancak dünya çapında tanınmış bir sanatçı değilseniz, kendinizi onlara ispat etmeniz gerekiyor. Bu da çok sabır istiyor. Ben buraya taşınırken, beni gerçekten içlerine almalarının uzun zaman alacağını, en az dört sene dayanmam gerekeceğini biliyordum. Bu zamanda boş durmadım tabii, sahici arkadaşlıklar kurmaya gayret ettim. İlk sergimde beni yalnız bırakmayacak küçük ama güzel bir çevre edindiğimi düşünüyorum, bu da başlangıç için yeter de artar.

Haberin Devamı

Leylâ Gediz’in ‘Layer From Background’ (Arka Plan Katmanı) başlıklı sergisi Lizbon TECLA Play’de görülebilir.

 

BAKMADAN GEÇME!