Güncelleme Tarihi:
Türkiye tarihinde belirli dönemler çok belirleyici oluyor. Hatta kritik olarak bile nitelendirmek mümkün. Çünkü bu dönemlerde özellikle siyasette ve perde arkasında yaşananlar, sonrasındaki uzun yıllar üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. Ecevit Kılıç yeni çalışması ‘Yeni Derin Devlet’te işte bu dönemlerden birini, 2005-2013 yılları arasını ele alıyor.
Ecevit Kılıç, önsözde bu yılları diğer dönemlerden farklı kılan iki özelliğe, daha doğrusu devlet içinde yapılan iki çalışmaya vurgu yapıyor. Birincisi, 2005 yılında istihbarat ve güvenlik bürokrasisinde farklı çizgileriyle dikkat çeken bir grup devlet görevlisinin ‘PKK’yı dağdan indirme’ projesini başlatması. Kitapta bu projenin içeriğiyle ve hedefleriyle ilgili bilgilerin yanı sıra bir o kadar da ilginç ayrıntı mevcut. Buna göre devlet, örgüt ile “doğrudan temas ederek, yüz yüze görüşerek” PKK’nın sonsuza dek silah bırakmasını sağlamakla beraber Kürt sorununun da demokratik bir zeminde çözülmesini amaçlıyor. Proje hem hükümetten hem de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den tam destek alıyor. Yazara göre bu yılları diğer dönemlerden farklı kılan ikinci özellik ise devlet içinde ortaya çıkan yeni bir ‘güç’. Yazar bu gücü ‘yeni derin devlet’ olarak tanımlıyor. O nedenle kitap, bir taraftan da Fetullah Gülen Cemaati’nin nasıl derin devlete dönüştüğünün hikâyesini anlatıyor.
Devlet içinde ortaya çıkan bu yeni güç, ‘PKK’yı dağdan indirme’ projesinin başarısız olması için faaliyet gösteriyor. Kürt sorununun çözümü için devlet her adım attığında karşı bir hamle geliyor bu yeni güçten. Kitabın devam bölümleri aksiyon düzeyi hiç düşmeyecek şekilde devletin attığı adımları ve bu adımlara karşı yapılan operasyonları aktarıyor. Çözüm için İmralı Adası’na giden sivil devlet heyetinin Abdullah Öcalan’la görüşmesine izin verilmiyor. Bunun üzerine devlet heyeti, İmralı yerine Demokratik Toplum Partisi ile masaya oturuyor. Ancak yeni derin devlet, bir taraftan devlet heyetini takibe alırken, diğer taraftan masanın karşı tarafındaki isimler hakkında bir anda gizli tanık ve itirafçıların ifadelerine dayanarak davalar açıyor ve bu isimler yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor. Devlet heyeti, PKK’yı dağdan indirmek için bu kez doğrudan örgüt temsilcileriyle görüşüyor. Oslo ve Brüksel’de. Amaç, yeni derin devletin operasyonlarına maruz kalmamak. Ancak kitaptaki sarsıcı bilgilerden bunun o kadar kolay olmadığı net görülüyor. Devlet heyeti ile örgüt temsilcilerinin her buluşmasından sonra demokratik alandaki Kürt siyasetçilere yönelik operasyonlar yapılıyor. Bu anlamda kitapta hem Oslo görüşmelerinin hem de KCK operasyonlarının perde arkasıyla ilgili önemli ve hiç bilinmeyen detaylar mevcut.
Altı yılın sonunda ‘PKK’yı dağdan indirme’ projesi başarısız oluyor. Ama ‘yeni derin devletin’ faaliyetleri durmuyor. Bu kez de görüşmeleri yürüten devlet heyetinin peşine düşülüyor. Amaç ‘PKK’ya yardım etmek’ suçlamasıyla yargı önüne çıkarmak. En sonunda da projeyi başlatan ve görüşmeleri yürüten eski ve yeni Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yöneticilerine 7 Şubat 2012’de operasyon yapılıyor.
Kitap belli bir dönemi anlatsa da devletin ve siyasetin perde arkasında yaşanan bu kırılmalar Türkiye’nin o günlerden bugüne nasıl geldiğinin de kodlarını içeriyor. En basitinden, son cümle okunup kapağı kapatıldığında 15 Temmuz darbe girişimine giden yol net görülüyor. Hem de komplo teorilerinden, tartışmalı bilgilerden tamamen uzak. Yazar, gelecek açısından da ciddi ipuçları bırakıyor. Kürt sorununun bunca arayış ve çabaya rağmen neden çözülemediğine dair. Ya da nasıl çözülebileceğine...