Güncelleme Tarihi:
Son dönemde kendi kendinin koçu olmaktan çekim yasasına, olumlamalardan dünya dışı varlıklara, kimi zaman meleklerden, hayvanlardan rehberlik almaya, oradan mistisizme, tasavvufa uzanan geniş bir skalada kişisel gelişim kitapları çıkıyor karşımıza. ‘Düş/Ün/Sen’ ise bizi daha temel bir noktadan kendimize bakmaya davet ediyor. Bir odanın içinde başlıyor kitap. Temiz, steril bir ortam. İçeriye ‘birileri’ girmeye başlıyor. Kod1, Kod2, Kod3 adlı birileri... Kiminin elinde bir nesne var, kimi oturduğu yerde önünde duran bir nesne buluyor. Herkes birbirini izliyor, burada neden bulunduklarını sorguluyor, davet sahibini merak ediyor...
Bir bilimkurgu romanı gibi başlayan kitapta dönüşümlü bölümlerde bir de genç kadınla tanışıyoruz. Kendini çözmeye kararlı...
Kitabı bir oyun daveti olarak da okumak mümkün. “Okuyup bitirdiğinde kendinle yeniden tanışmış olacaksın” diyor ‘Düş/Ün/Sen’i anlatırken yazar Beliğ A. Güreller. İlk sayfadan da sana seçme hakkını tanıyor. “Bu bölüm senin, seni sen yapanları yaz!” diyerek başlıyor kitabın anlattığı oyun. Kodlar üzerinden kendimize çizdiğimiz kalıplar inceleniyor; olaylara verdiğimiz tepkiler, kim olduğumuz, neden öyle olduğumuz... Kitap insanın kendine yolculuğu, içindeki kalıplara yolculuğu... İnsanın en büyük kavgası kendisiyle ya, aslında her olay, her kişi bize bir ayna ya, işte ‘Düş/Ün/Sen’ bize o aynayı berrak bir şekilde göstermeyi vaat ediyor. Tam da şu cümlelerle: “Sorsan bir gün kendine; hani hep o ‘ben’ diye düşündüğün, sadece o ‘sen sandığın” ise. Hani ‘o hep düşlediğin’, belki de hiç tanışmadığın, derinlerinde sessizce durup bir gün sana sesini duyurmayı bekleyen o ‘gerçek sen’ ise?” Kitap düşle gerçeğin birbirine geçtiği bizi, kalıplarımızla karşı karşıya getiren bir oyunu anlatıyor. Oyuna katılıp katılmamayı da okuyucuya bırakıyor. Ve anlıyoruz ki davetin sahibi de biziz. Görevimiz de ‘kendimiz’ sandığımız toplamı, tüm kodlarına bölmek.
Bir değerler sorgulaması da yaptırıyor insana bu davet. Kendimize neden değer verdiğimizi, bir olaya, bir duruma bakış açımızı neden sorgulamamız gerektiğini ve aslında ne kadar kıymetli olduğumuzu anlatıyor. Mucizeye davet ediyor, mucizenin aslında ne olduğunu bulmamızı sağlıyor. Düş kurmanın, kurduğun düşte kendini yaratmanın önemine değiniyor. Bizi biz yapan değerleri kalpten mi benimsedik, öğrenilmiş çaresizlik mi içinde bulunduğumuz... Cevaplara yaklaşmamızı sağlıyor.
Sadeleşmek kişinin kendine yolculuğunun olmazsa olmazı; bunu kitabın her satırında hissediyorsunuz. Zihnini, duygularını, sesleri, düşünceleri sadeleştirmek insanın kendine yolculuğunu görünür kılıyor ve şifanın nereden geldiğini umursamadan şifalanmaya açık olmayı getiriyor beraberinde. Seni sen yapan değerlere bir davet niteliğinde yazarın kurguladığı oyun. Sorgular, savunmalar, kaçtıklarımız, yarım bıraktıklarımız, gerçekliğimizi bulmamıza yarayan her done önemli oluyor artık sayfalar ilerledikçe. Kendine güvenin, seçtiğin yola güvenin verdiği cesaret hayatının biricik gayesi olsun, sen düşünsen seni belki de içinde kendine dair neler bulursun hissi uyanıyor okuyucuda, kodların sorgulamaları boyunca. “Kendini ifade edebilme gücün, yeteneklerin belki de içinde sakladıklarındır, çöz kendini, çöz kodlarını” diyor yazar. Kalıpların kendi çizdiklerindir. “Belki sen kendinden bile sakladığın düşlerinsindir. Biraz dön içine bak, düş de sen, düşün de sen, düşündüğün de sensin, uyan uykundan insan, kır kalıplarını gerçek seni bul” mesajı her satırda göze çarpıyor.
‘Düş/Ün/Sen’, kendimizle ilgili bildiğimizi sandığımız her şeyi yeniden düşünmemizi sağlayarak içimizdeki kodları, kabulleri tek tek deşifre eden bir kitap. Ödülü, kendinle tanışmak olan bir oyun daveti...
DÜŞ/ÜN/SEN
Beliğ A. Güreller
Doğan Kitap, 2021
424 sayfa, 39 TL.