SERHAN YEDİG - syedig@hotmail.com
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2023 11:08
İki başarılı kemancı Mürüvvet Atahan ve Gönül Gökdoğan kendi çabalarıyla yayımladıkları anılarında gençlere ışık tutuyor, çalıştıkları kültür kurumlarındaki aksaklıkları, örtülen skandalları ifşa ediyor.
Mürüvvet Atahan, 43 yıl İDSO’nun keman grubunda görev yaptı. Aynı orkestranın solistlerinden Gönül Gökdoğan, Fransa’dan ABD’ye uzanan parlak kariyerinin ardından eğitimciliğe yönelip MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda rol aldı. Açıksözlü iki müzisyen, kendi çabalarıyla yayımladıkları anılarında gençlere ışık tutuyor, kültür kurumlarındaki aksaklıkları, örtülen skandalları ifşa ediyor.
Atahan, ‘Orkestracı Olmak’ın (Nisan Kitabevi) ilk 97 sayfasında genç kemancılara orkestrada çalmanın konservatuvarlarda öğretilmeyen inceliklerini aktarıyor. Sonraki 200 sayfada İDSO’nun önde gelen üyelerinin, solistlerinin, şeflerinin portrelerini çiziyor, yaşanan bazı olayları anekdotlarla anlatıyor. ‘İBK’ başlığıyla konservatuvardaki öğrencilik yıllarına dönüyor, ‘Merak Edilenler’ başlığında kritik terimleri ele aldıktan sonra ‘Albüm’de geniş bir fotoğraf seçkisiyle geçmişi anıyor.
Aktarılan anekdotların önemli bölümü komik, eğlenceli öyküler: Çok ciddi ortamda ve beklenmedik zamanlarda yapılan espriler, sahnede yanlış anlaşılmaktan kaynaklanan mizahi durumlar, beklenmedik muziplikler, memur cinlikleri, hatta milletvekili görgüsüzlükleri...
Kitabın en hassas bilgileri ‘Şeflerle ilişkiler’ ara başlığının altında aktarılmış. Efsanevi şeflerden Niyazi Tagizade’nin titizliği nedeniyle ilk konserlerinden sonra bir kez daha İDSO’dan davet alamadığını, Alexander Rahbari’nin açıksözlülüğü kıdemli orkestra üyelerinin tepkisini çekecek noktaya ulaştığında isminin kara listeye eklendiğini öğreniyoruz. Eleştirilerini espriyle aktarmayı deneyen Gürer Aykal bile tam 20 yıl İDSO’nun şef sehpasından uzak tutulmuş.
Bir başka şaşırtıcı bilgi, devlet orkestrasının telif ödememek adına konserlere orijinal notalar yerine fotokopilerle çıkması...
KONSERVATUVARDA SKANDAL
Kemancı
Gönül Gökdoğan’ın anılarını pandemi döneminde komşusu Zeynep Keten’le yaptığı uzun sohbetlere borçluyuz. Keten notlarından ilk kitabı ‘
Bir Gönül Hikâyesi’ni (Sözcükler Yayınları) yazdı.
Gökdoğan, Fransa’daki eğitiminin ardından 1964-68 arasında Paris Radyo TV’sinin solistliğini üstlenip dünya sahnelerinde sesini duyuran öncü kemancılarımızdan. 1961-68 arasında Paul Kuentz Oda Orkestrası eşliğinde Amerika ve Avrupa’da turnelere çıktı. 1971’de MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda görev aldı ve 32 yıl öğrenci yetiştirdi, hızlı ve pratik keman metodu Suzuki sistemini Japonya’da mucidinden öğrenip Türkiye’de yaygınlaştırmaya çalıştı, İDSO’yla pek çok konser verdi.
Gökdoğan öyküsüne Giritli aile soyağacı ve roman kahramanı olabilecek Türkiye’nin ilk astrofizikçi akademisyenlerinden annesi Nüzhet Gökdoğan’la başlıyor. 5,5 yaşından itibaren özel derslerle yetişip 15 yaşında keman eğitimi için Paris’e gitmesi, orkestra ve oda müziği gruplarıyla turnelere çıkmasıyla devam ediyor. Fransa’daki müzik eğitimi, repertuvar gelişimi ve konserlerin detayları yerine günlük yaşamın akışına ağırlık verilen anlatı 14 yıl sonra Türkiye’ye dönüşte eğitimciliğe odaklanıyor.
Gökdoğan, konservatuvarlarda yaşadığı iki skandalı, isim vermeden, detaylarıyla aktarmış. İlki, YÖK Kanunu’yla üniversiteye bağlanan konservatuvarda, Adnan Saygun’un belirlediği akademik unvan listesi Ankara’ya gönderilmeden yapılan müdahaleyle ilgili. Öğretmenlerden biri profesör listesinde Gökdoğan’ın ismini tipeksle silip kendini yazıyor. Doçent ilan edilen Gökdoğan, Saygun’un uyarısıyla YÖK Başkanı İhsan Doğramacı’ya mektupla durumu anlatıyor. Diğer öğretmen doçentliğe indirilirken kendisine hak ettiği unvan veriliyor.
İkincisi ise İÜ Devlet Konservatuvarı’nda rektörün torpillisi iki öğrenciye yıl sonu sınavında geçer not vermeyince salondan çıkarılıp müdür tarafından uyarılması, karşı çıkınca salona başka bir akademisyenin gönderilip tüm notların değiştirilmesinin sağlanmasıyla ilgili. Bu olaylar sonucu 2000 yılında emekli olan kemancı, Suzuki tekniğinin Türkiye’deki eğitim kurumlarında uygulanmasına da engel çıkarıldığını anlatıyor.