Güncelleme Tarihi:
Birden çok William Maxwell adında yazar varmış. ‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’in yazarı tam adıyla William Keepers Maxwell Jr. 16 Ağustos 1908’de doğmuş, 31 Temmuz 2000’de vefat etmiş. Esasen editör olarak ünlenmiş. 1936’dan 1975’e kadar The New Yorker’da kurgu editörü olarak görev yapmış. Birçok yazara yol göstermiş, destek olmuş. Vladimir Nabokov, John Updike, Salinger, John Cheever, Frank O’Connor, John O’Hara ve Isaac Bashevis Singer gibi yazarlarla çalışmış. Kendini yazarlarına adamış bir editör olarak tanınmış, sevilmiş. ‘Yazarların yazarı’ diye adlandırılmış. Ama romancı, kısa öykü yazarı, deneme yazarı, çocuk yazarı ve anı yazarı olarak da tanınıyor. Yazar olarak da büyük başarıları var ama efsaneleşen editörlüğünün yaşarken yazarlığını gölgede bıraktığını düşünebiliriz.
Jaguar Kitap değişik yazarların, daha önce çevrilmemiş kitapların izini sürdüğü için yayımladıkları kitaplar her zaman ilgimi çeker. ‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’ daha da fazla ilgimi çekti. COVID-19 salgını sırasında tarihteki benzerleri aranınca tüm dünyayı kasıp kavuran İspanyol gribi salgını ile karşılaşmıştık. Böyle büyük felaketlerin edebiyata nasıl yansıdığını merak ederim.
William Maxwell’in Türkçede yayımlanan ikinci eseri ‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’in iyi bir örnek olduğu anlaşılıyor. Arka kapaktan alıntılıyorum: “1918 yılı ABD’sinde geçen bir aile öyküsü. I. Dünya Savaşı bitmiştir ve sonrasında patlak veren İspanyol gribi her yeri kasıp kavurmaktadır. Illinois’da yaşayan iki çocuklu Morison ailesinin trajediler ve umutlarla dolu yaşamı bu kez yeni bir sınavdan geçecektir.”
‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’ 1937’de yayımlanmış ve yazarın en ünlü eserlerinden biri kabul ediliyor. Roman, Maxwell’in çocukluğunda yaşadığı ve 1918 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ni etkisi altına alan 1918 İspanyol gribi salgınından esinlenerek kaleme aldığı duygusal bir hikâyeyi anlatıyor.
William Maxwell’in biyografisinde 1918 grip salgını sırasında, 10 yaşında hastalandığı ve kendisinin hayatta kaldığı ancak annesinin öldüğü yazıyor. Adını W. B. Yeats’in bir şiirinden alan ‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’in kahramanlarından biri de sekiz yaşındaki Bunny. Yaşananları onun gözünden anlatarak başlıyor roman. Birinci Dünya Savaşı onlara biraz uzakta gibi görünse de etkisini göstermiştir, savaşa salgın eklenince yaşamları daha da karmaşıklaşır. llinois’de küçük bir kasabada yaşayan Morison ailesinin; Elizabeth, James ve oğullarının öyküsüdür anlatılan. Anlatı, İspanyol gribi salgınının ailenin bireylerinin yaşamını nasıl değiştirdiğini anlatan birbiriyle bağlantılı üç bölümden oluşuyor. Çiğdem Erkal’ın Türkçe’ye başarıyla aktardığı William Maxwell’in içten ve lirik anlatımıyla onların dünyasına katılıyorsunuz.
Ailenin temel direğinin ani kaybı her karakter tarafından farklı şekilde yaşanıyor. Maxwell karakterlerin iç dünyalarına derinlemesine inerek, trajik olayların ardındaki insan psikolojisi ve duygularını ustalıkla işliyor. Onların farklı duygusal tepkilerini başarıyla yansıtıyor. James’in eşi Elizabeth’in kaybıyla yüzleşmek için verdiği mücadele yürek burkuyor. Babanın iç çatışmaları ve ezici keder yaşarken ailesinin destekleme girişimleri de romana derinlik katıyor.
Maxwell aile içi ilişkileri ustaca ve hemen hiç abartmadan kendine has bir bakışla yansıtıyor. Yaslarıyla farklı şekillerde başa çıkan aile bireylerinin bireysel deneyimleri ve aralarındaki bağ anlatının esasını oluşturuyor. Roman çekirdek aileden büyük aileye, dostlara doğru gelişiyor, genişliyor.
William Maxwell sakin ve şiirsel diliyle, hemen hiç abartmadan karakterlerin özünü yakalıyor, bizi onların sevinçlerinin, üzüntülerinin ve hayatta kalma mücadelelerinin içine çekiyor. Yazarın betimlemelere ve ayrıntılara verdiği önem, bizi o döneme, küçük kasabadaki yaşam şartlarına, insan ilişkilerine götürüyor.
Küçük yaşta geçirdiği bir kazada bir bacağının yarısını kaybetmiş bir çocuk olan ağabey Robert, hikâyenin duygusal dayanak noktasını oluşturuyor. Romanda önemli bir rol oynayan bir karakter olan teyzesi Irene ile derin bağı, anlatıya derinlik ve duygusal yoğunluk katıyor.
Maxwell’in sakin anlatım tarzı, karakterlerin ve onların duygusal hallerinin derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunuyor. Yaşanan yasın özünü ve bunun bireyler, aileler ve toplum üzerindeki geniş kapsamlı etkisini başarıyla yansıtıyor.
‘Kırlangıçlar Gibi Geldiler’ kayıp, aşk ve direnme temaları etrafında duygusal bir doku örerek 1918’deki salgının ve ailenin yaşadığı acının genel insanlık deneyimiyle olan bağını anlamamızı sağlayan, usta işi, klasikleşmiş bir roman.