Kaygı Çağı’nın büyük yazarı

Güncelleme Tarihi:

Kaygı Çağı’nın büyük yazarı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2023 09:41

Sıradan insanların sıradan gündelik hayatlarını anlatan romanlarıyla Richard Yates, yaşadığı yıllarda edebiyat çevreleri tarafından çok beğenilse de okuyucuda aynı karşılığı bulamamış bir yazardı. ‘Mutluluk Fotoğrafı’ ve ‘Sessiz Sahil’ romanlarında farklı zamanları, farklı mekânları ele alsa bile yine umutsuzca mutlu olmanın peşinde koşan insan portreleri sergiliyor.

Haberin Devamı

Richard Yates 1926 yılında Yonkers, New York’ta doğdu. Düzensiz bir ailede büyüdü. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Amerikan ordusunda -Fransa’da- görev yaptı. Savaş bittiğinde bir süre ordunun verdiği maluliyet aylığıyla yaşadı. 1951’de birkaç yıllığına Avrupa’ya taşındı ve yazmaya başladı. Avrupa dönüşü gazetecilik ve metin yazarlığı yaparak geçimini sürdürürken bir yandan da hikâyelerini yayımlatmaya çalışıyordu. 1961 yılında yayımlanan ilk romanı ‘Bağımsızlık Yolu’ Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne aday oldu. Ancak ilerleyen yıllarda Yates ismi de romanları da unutuldu. 2000’li yıllarda yeniden keşfedilen, ‘Bağımsızlık Yolu’ 2005 yılında TIME tarafından 1923’ten günümüze kadar en iyi İngilizce romanlardan biri olarak seçildi, 2008’de sinemaya uyarlandı. 1992’de hayata veda eden Yates’in yayımlandığı yıllarda hak ettikleri ilgiyi görmeyen diğer romanları da yeni edisyonlarla okuyucularla buluştu.

Haberin Devamı

BOŞA GEÇEN HAYATLAR
‘Bağımsızlık Yolu’ndan sonra en iyi Richard Yates romanı olarak nitelenen ‘Mutluluk Fotoğrafı’ında sürdürdükleri hayatlarla mutlu olamayan iki kız kardeş üzerinden kadınların hayatlarına ve hayallerine odaklanıyoruz.
Giriş cümlesini okuduğumuzda, sonu daha baştan yazılmış bir hikâyenin içinde olduğumuzu anlıyoruz; “Grimes kız kardeşlerin mutlu bir hayatı olmadı; geriye dönüp baktıklarında, bu talihsizlik anne-babalarının boşanmasıyla başlamış gibi görünüyordu.”
Kız kardeşlerin mutsuz hayatını izlemek için 1930’lara dönüyor hikâye. Kızlar anneleriyle birlikte New York’un banliyölerinden birine taşınıyorlar. Sonra hikâye kızların hayatından karakteristik kesitler vererek zamansal sıçramalarla ilerliyor ve 1970’lerin başında noktalanıyor.
Emily ve Sarah, aynı talihsiz kaderi paylaşsalar bile iki farklı karakter. Küçük olanı Emily, üniversite eğitimi almış, entelektüel ilgileri olan, gazetecilik yaptığı New York’ta özgürce yaşayan bir kadın. Ne var ki kısa vadeli aşkları ve evlilikleri hep hayal kırıklıklarıyla noktalanır. Ailenin güzel kızı Sarah ise erken yaşta evlenmeyi, anneliği, mutluluğu banliyölerin güvenli hayatında aramayı seçmiştir. Ne var ki koca bir hayatı boşa geçirdiğini o da fark edecektir.

Haberin Devamı

İlk romanından sonra yazdığı iki kitapta da aradığını bulamayan Richard Yates için ‘Mutluluk Fotoğrafı’, 15 yıldan sonra yeniden dirilmek anlamına gelmişti. Gerek dilinin zarafeti gerekse de hikâyesinin barındırdığı dramlarla eleştirmenlerin övgüsünü topladı ancak arzuladığı satış rakamlarına yine ulaşamayacaktı.
1986’da yayımlanan son romanı ‘Sessiz Sahil’de benzer temaları, yine benzer bir üslup ve dramatik bir hikâyeyle sürdürmüş Yates. Bu kez 40’lı yıllarda, New York yakınlarındaki Long Island’daki küçük Cold Spring Harbor Köyü’ndeyiz. Yates, genç ve delişmen Evan’ın kadınlarla ilişkileri, evlilikleri, küçük kızıyla ilişkisi ve hayata tutunma çırpınışları ekseninde kendine yakışır bir hikâye kurgulamış. Banliyölerin boğucu atmosferinin bütün roman kişilerinin üzerine çöktüğü, daha iyi ya da da özgür bir tercih yapma şansının hiç olmadığı, ‘Amerikan Rüyası’nın herkesi için kâbusa dönüştüğü olaysız bir hikâye...

Haberin Devamı

GÜNDELİK HAYATIN DEHŞETİ
‘Bağımsızlık Yolu’ ile birlikte, okuduğum üç Yates romanı da ele aldığı temalar, yakaladığı insani ve toplumsal hakikat ve zarif anlatımıyla güncelliklerindan hiçbir şey kaybetmemişler. Her üç romanda da New York çevresinde yaşayan sıradan insanların hayal kırıklıklarını anlatırken Amerikan Rüyası’nın pompalandığı yıllarda -Kaygı Çağı’nda- çaresizce o rüyayı görmeye çalışan ama mutluluğu bulamayan insanların etkileyici portrelerini çiziyor.
Yates’in romanlarına gücünü veren ustalık hikâyelerle yek vücut olmuş insan portreleri, karakterleridir. Zayıftır Yates’in karakterleri, yani kurmaca dünyasının toplumu kusurlu insanlardan kuruludur. Yates, belli ki içinde yaşadığı toplumu çok iyi okumuş ve gözlemlemiş. Kurmaca dünyası o denli gerçekçi, aktardığı dış dünyanın o denli kusursuz yansıması ki, okuyucunun zayıflığına, kusurlarına tutulan bir ayna vazifesi görüyor. Aynadakiler edilgin, kararsız, kendine acıyan, budalaca tercihlerle hayatını boşu boşuna harcayan insanlardır. Düşüşleri kader gibi gelir kendilerine ama düşme nedeni seçimleridir. Yates onların kaderlerini yumuşatmak için hiçbir şey yapmaz, olay örgüsüne katacağı birkaç motif ile okuyucunun rahatlamasına yardımcı olmaz; roman kahramanları hayat tercihleriyle kaçınılmaz olarak yüzleşeceklerdir.

Haberin Devamı

Yates ise hiç ortaya çıkmaz, olay ve durumları tanrısal ve nesnel bir anlatıcı pozisyonundan nakleder. Karakterlerin iç dünyasının, düşünce ve arzularının tasvirleri yoktur. Ama olay ve durumlar öylesine karakterist, öylesine keskin gözlemlerle ortaya konmuştur ki roman kişilerinin ruhsal ve düşünsel süreçleri okuyucu tarafından rahatlıkla değerlendirilebilir.
‘Mutluluk Fotoğrafı’nın kahramanı Emily çok iyi işlenmiş bir karakter. Masum ve kırılgan. Kendini önemli biri, hesaba katılması gereken biri, sevmesi gereken biri olarak düşleyen, dünyadan daha iyi muamele görmeyi uman ama umutları hep boşa çıkan Emily, bunun nedenini kendinde aramadığı, yanlışlarıyla yüzleşemediği için aynı hataları tekrarlayıp duracak ve mutluluğu bulamayacaktır.
‘Bağımsızlık Yolu’ ve ‘Mutluluk Fotoğrafı’nda Flaubert’in ‘Madam Bovary’sinden, o arzuları kamçılanmış ve mutsuzluğa mahkûm taşra kadını tiplemesinden esinlendiğini kendisi söylemişti Yates. Buna karşılık üslubunda Flaubert’in süslü dilinden esinlenmişliği hiç yok. Tersine bütün süslerden arındırılmış bir doğallıkla, Çehov tarzında yazmış romanlarını.

Haberin Devamı

Richard Yates romanlarının 60’lı, 70’li yıllarda karşılık bulamamasının en önemli nedeni, okuyucuları kendi gerçeklikleriyle yüzleştirmesi olduğunu düşünüyorum. Soğuk ve eleştiri yüklü bir yüzleştirme bu. Kasvetli bir yazar oluşu değildi muhtemelen okuyucuları uzaklaştıran, onların rahatsızlığı Yates romanlarına çöken kasvetin bir dehşetten kaynaklanmasıydı. O dehşet savaşın, şiddetin değil Amerikalıların hayat tarzından, özlemlerinden kaynaklanan bir dehşetti. Yates, dehşetini yine de hafifleterek, makul hikâyelerle kanıtlamak yoluna gitmiş ve okuyucuların bu gerçeği kabul etmesini beklemişti. Ne yazık aynadaki görüntüsünü sevecek okuyucu çıkmayacaktı.
‘Kaygı Çağı’nın büyük yazarı nasıl baskıdan kayboldu?’ başlıklı incelemesi ile Richard Yates’in yeniden hatırlanmasında büyük katkı sağlayan Stewart O’nan’ın sözleri ile bitiriyorum: “Beni Yates’e çeken başarısızlığın künt gerçekliği konusundaki ısrarı. Aile ve sevgi zordu ve çoğu zaman imkânsızdı. Bildiğim dünyada hiç kimse şans eseri kurtarılmadı; âşıkları, arkadaşları, ebeveynleri ya da çocukları anlamak dayanılmaz olanı birdenbire keyifli hale getirmedi. Bunu anlayan ve sert adam ironisiyle karıştırmayan ya da duygusal gözyaşlarına boğmayan bir yazar bulmak bir vahiydi. 80’lerin ortalarında ilk okuduğumda bile Yates, benim için gerçekçi gibi görünen sahte, iki yüzlü romanlardan radikal bir kopuş anlamına gelmişti. Hâlâ da öyle...”

Kaygı Çağı’nın büyük yazarı
Mutluluk Fotoğrafı
Richard Yates
Çeviren: Deniz Yüce Başarır
Yapı Kredi Yayınları, 2023
184 sayfa.

 

Kaygı Çağı’nın büyük yazarı
Sessiz Sahil
Richard Yates
Çeviren: Ayça Çınaroğlu
Yapı Kredi Yayınları, 2023
160 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!