Güncelleme Tarihi:
1970’lerde, o günkü adı Yukarı Volta olan Burkina Faso’da, bir ayin sırasında başlayan dans durmak bilmemiş, başkent sokaklarına yayılmış ve bu akıma kapılan yüzlerce kişiden 25’i ölmüştü. O vakitler sokağa çıkıp kendinden geçercesine dans eden kalabalık, 1518’de Strasbourg’daki histeri salgınından haberdar mıydı bilinmez. ‘İntihar Dükkânı’yla tanınan Jean Teulé, ‘Dansa Davet’te yokluğun hüküm sürdüğü kentte, kendisini sokağa atıp dans etmeye başlayan kadına katılanların yarattığı ‘Dans Vebası’nı romanlaştırmış.
Teulé’nin resmettiği 1500’lerin başındaki Strasbourg pimi çekilmiş bomba gibi, şehirde bir durgunluk var ve dansıyla ortalığı birbirine katan kadın da tam bu sükûnetin ortasında beliriyor. Esnaftan birinin “Ne hale geldik biz böyle?!” sözü, o anlardaki şaşkınlığın yansıması. Evlerindeki eşyaları yeme raddesine gelen halkın kendisini dansa kaptırması fazla uzun sürmezken belediye yetkilileri yaşananları neye benzeteceğini bilemiyor; yakın geçmişte Avrupa’yı kasıp kavuran kolera, tifo, frengi, cüzam ve veba, vaziyeti açıklamada yetersiz kalıyor. Bir zamanların pitoresk ve neşeli Strasbourg’u, dört yıldır devam eden kıtlık sonrasında dans histerisiyle veya kolektif sendromla aklını yitiriyor kısacası. Düşüp yaralananlar, bilincini kaybeden ve ölenler karşısında şehri yönetenler şaşkın, kilise üyeleri kızgın ve hekimler olup bitene bir teşhis koyma telaşında.
Zenginlere yapılan çağrı ve atılan çığlıkların bir sonuç vermemesiyle başlayan bu kolektif histeri nöbeti, din adamları tarafından kısa yoldan ve hayli kullanışlı bir şekilde, ‘bir cadının başının altından çıkan lanet’ diye niteleniyor. Müneccimlerin, hekimlerin ve piskoposların, nedeni konusunda anlaşamadığı, hiç kimsenin engelleyemediği ve iradeye ket vuran bir eylem bu.
Kentin ileri gelenleri, gerçeklikten dans yoluyla kaçan kitlenin bertaraf edilmesini istiyor belediye başkanından. Manastırlarda istiflenmiş yiyeceklerin halka dağıtılması önerisi de zenginliğiyle nam salmış piskoposları şoke ediyor.
BEYİN FONKSİYONLARI DURAN ŞEHİR
Bazı zenginlere de sıçrayan salgın, gitgide katliam karnavalına dönüşürken umudunu kaybeden halkın kanlı canlı hikâyesi ve her fırsatta cehennemi anlatan din adamlarının yüzündeki alaycı gülümseme karşısında hekimlerin çaresiz kaldığı bir ortam bu. Üstelik kenti yönetenler, din adamları ve halk arasında gerilimler yaşanmasına neden oluyor bu toplu histeri. ‘Beyin fonksiyonları duran şehir’de bir ressamın “Strasbourg korkuya kapıldı” deyişi, kimilerine bir yeryüzü cehennemini çağrıştırıyor. Bazıları ise yaşananların halk isyanı olduğunu ima ediyor. Sonuçta ‘kargaşasız demokrasi’ ve debdebesiz zenginlik’ için bir umut doğuyor ama koca kentte insanlar uzun süre acı çekiyor.
Din adamlarının, zenginlerin, hekimlerin ve yöneticilerin bir ucundan tutup gerekçelendirdiği bir tükeniş halinin Strasbourg sokaklarına tuhaf biçimde yansımasını romanlaştırmış Teulé. Bir başka deyişle varlıklılar ile yoksulların, zengin din adamlarıyla fakirlerin birbirinden epey farklı dünyasının, toplu bir histeriyle ve ölümcül bir krizle ortalığa saçılmasının hikâyesi ‘Dansa Davet’.