Güncelleme Tarihi:
Galerist, video sanatının Türkiye’deki öncü sanatçılarından Nil Yalter’in son dönem işlerini ‘Kara Kum’ başlıklı sergisiyle izleyiciyle buluşturdu. 1970’lerin Fransız feminist ekolünün temsilcilerinden Nil Yalter, mitolojiden pozitif bilimlere; kent sosyolojisinden kadın meselesine uzanan geniş bağlam skalasını, ‘Hasköy’ isimli video çalışmasında konu edindiği kalıp ustası Cevdet Usta’nın metali eritmesi gibi tek potada eriterek ustalığını ortaya koyuyor. Kariyerinde 50 yılı geride bırakan sanatçı, kısa bir süre önce kâr amacı gütmeyen AWARE (Kadın Sanatçılar Araştırmaları ve Sergi Arşivi) organizasyonu tarafından ‘üstün yetenek’ ödülüne layık görülmüştü.
‘Visita Interiore Terrae Rectificando Invendied Ocultum Lapidem’... Muhtemelen bir daha asla anımsamayacağımız bu deyim, ‘Toprağın içine gir ve gizemli taşı bul’ demek. Nil Yalter’in yaşam serüveninin Mısır’da başlamış olması bir tesadüf mü, bilinmez; ancak simyanın kökeninin antik Mısır’a dayandığı, bu Latince tekerlemenin de pozitif bilimlerin üvey babasının düsturlarından biri olduğu bilinir. Dan Brown’dan Harry Potter’a, popüler kültürden aşina olduğumuz ‘felsefe taşı’nı kasteder, kimi yoruma göre. Nil Yalter’in bilim ve teknolojiye olan tutkusunun, 70’lerden beri ürettiği eserlerinde özel bir yeri olan ritüel kavramıyla birleştirdiği ‘Kara Kum’, Galerist’te izleyiciyi simyanın gizemli nesnesinin peşinde sanal bir yolculuğa çıkarıyor.
Evren, astrofizik, kaos, düzen, yok oluş ve üretim kavramlarından yola çıkan Yalter, Melis Tezkan küratörlüğünde yerleştirme, video, fotoğraf, tuval ve buluntu nesnelerden oluşan ‘Kara Kum’da İstanbul’un dönüşüm sürecindeki mahallelerinden Hasköy’e odaklanıyor. Dönüşümün ve üretimin hafızası olarak sanatçıya ilham veren Hasköy, son yıllarda kentsel dönüşümle gündeme gelirken 20. yüzyılın başından bu yana kozmopolit yapısı ve iplik, çikolata fabrikaları ve imalathaneleriyle üretimin de merkeziydi. Sayıları giderek azalan küçük atölyelerden, döküm atölyesinde kimyasallarla yakılarak siyaha dönen kumdan ilham alan Nil Yalter, kavram olarak ‘dönüşüm’e farklı ölçek ve düşünsel platformlarıyla bakıyor. Simyadan bilime; Cevdet Usta’nın Hasköy’deki döküm atölyesinden Türkmenistan Karakum Çölü’ne, Yalter’in kurduğu ilişkilerle birlikte tüm galeri mekânına yayılan işler, Melis Tezkan’ın da vurguladığı üzere, içinde gezilebilen bir tiyatro sahnesi olarak kurulmuş. Dans, tiyatro, pandomim, resim ve 1960’larla birlikte performans ve video derken; kürasyon Nil Yalter’in disiplinler arasındaki ilham verici sıçrayışlarını deneyimlemeyi mümkün kılabilmiş.
Kahire’de doğan, üç yaşında Türkiye’ye dönen ve 27 yaşında Fransa’ya yerleşen sanatçının kariyerinde yolculukların etkisi büyük. Uzun sanat serüveninin büyük bir kısmında göçebelik, kadınların sosyal statüsü gibi sosyokültürel konuları inceleyen sanatçı; bilim ve teknolojiye olan ilgisiyle 1970’lerde kendi deyişiyle “Kapıları açtıran psikanalitik bir ayna” olan videoyla tanışmış. Video sanatı 1960’ların sonundan başlayarak dünyada yaşanan dönüşümün adeta aynası olmayı başarırken Nil Yalter gibi sanatçıların kariyeri New York’tan Hasköy’e kent ve çevresiyle birlikte insanın yaşadığı dönüşüme tanıklık etmekle geçmişti. Bu sürecin hafızası olmayı başaran video, Nil Yalter’e göre de insana ‘kendini duyma, bir anlamda kendini gerçekleştirme’ umudunu taşıyan biricik medya olageldi. Kısaca, video, sanatın simyasını görünür kılan güç olarak Yalter’in üretiminde özel bir yer tutuyor.
‘Kara Kum’, kara çarşafın anımsattığı karanlık ve kapalılık kavramlarıyla başlayarak, insanlığın karanlığına doğru bilimin, sanatın ve simyanın gizemli nesnesinin peşindeki yolculuğun güncesini tutarken, Yalter’in imzası ve serginin bütünü tek bir çalışmaymışçasına izleyiciyi kucaklayan yerleştirmesiyle görülmesi gereken sergilerden.
Evren, kaos, kara delikler, astrofizik demişken evrene dair bildiğimiz pek çok şeyin referansı Stephen Hawking’in serginin açılışından kısa bir süre sonra zamanın kara kumlarında kaybolmuş olması, serginin kavramsal çerçevesini daha ilginç kılıyor olsa gerek...
Nil Yalter’in ‘Kara Kum’ başlıklı sergisi, 21 Nisan’a kadar Galerist’te görülebilir.