Güncelleme Tarihi:
‘Üvercinka’dan önce kapağından başlayalım. Şiir kitaplarının kapakları çoğunlukla ve klasik olarak, şiir de en klasik sanat olduğu ve ağırlık da vehmedildiği için çok yalın biçimde tasarlanır. Süssüz, sade, başka görsel unsurlar olmadan. Bizde de De Yayınevi’nin ve Cem Yayınevi’nin 1970’lerdeki şiir dizilerinin harika kapakları gibi.
Kitap ve kapak tasarımında çok özgün örnekler görüyoruz artık. YKY’nin kare kitapları, Kırmızı Kedi’nin şiir dizisi, bence hem etkileyici hem de albenili. Bu arada kendi kitaplarımdan da söz etmiş oldum!
İlhan Berk ve Cemal Süreya, İkinci Yeni içinde resme düşkün ve şiirlerinde de tıpkı şairleri anar gibi ressamları da anan şairler. Süreya, açılışı ‘Üvercinka’da (1958) Van Gogh’la yapar, devamını ‘Göçebe’ye saklar. Cemal Süreya’nın şiirindeki görsellik, gökkuşağı zenginliğindedir. O ressamlara bakıp, “Van Gogh’dan aşırılmış” dizeler yazarken, Bilal Sarıteke de illüstrasyonuyla sözcüklerden bir kuş çizer, üzgünkuşu gibi duran bir ‘Üvercinka’.
‘Sıcak Nal’ (1988) ile yurda ‘kesin dönüş’ yapar Süreya: “Uzat saçlarını Frigya,/ Yârimsen,/ Yurdumsan,/ Söz ver Anadolu!” der daha kitabın başında verdiği ‘Dilekçe’yle. Anadolu ve Türkiye hem bir olanak hem de bunun heba edilmiş haliyle, olanaksız bir sevgili ve yurt olarak, gelecekte de kendini Cemal Süreya dizeleriyle hatırlatsın diye bu kitaba yazılmışlardır sanki. Kapak güzel, ama şiiri bir sonraki kitapta saklıdır: “Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar”dır.
Son kitap, dediğime bakmayın, ‘Güz Bitiği’ (1988) de, ‘Sıcak Nal’ ile bir gün arayla yayımlanır. Kim bilir belki de İkinci Yeni için dediği ‘Güvercin Curnatası’ bu kez kendisi için geçerlidir. Zira son iki kitaptaki şenlik, renklilik, zenginlik diğerlerinde bunca yoktur. Hem göç zamanıdır hem de sökün zamanı. Göçe yakın, şiir adına ne varsa sökün etmiş gibidir.
Yere göğe sığamayan şiirler kitaplara nasıl sığsın? Sığamamıştır elbet. Şair bilemez. Bazen de okur bilir. Şiiri kitaptan taşmıştır. Cemal Süreya okurun bildiği bir şair olduğu için bugün Türkçenin en çok okunan, sevilen şairidir. İyi şiirin fazla okunmadığı tezini yıkmak belki de düşlediği bir şeydi Süreya’nın. Sevilmeyi olduğu gibi okunmayı da sevdiği bilinir.
Bir şiirin tam da ortası oldu, Türk şiirinin, İkinci Yeni’nin. Onun için söylenen ‘Sevda Sözleri’ eşliğinde şiiri karşılığını, kitapları okurunu buldu. Onlar ermiş muradına derken, madem kapak yazısı yazdık, ondan bir uyarlamayla da kapakları överek bitirelim: “Bir kapakta resim şart!”