Güncelleme Tarihi:
Felsefede de sürprizler vardır. H. Bülent Gözkân’ın ‘Kant’ın Şemsiyesi - Kant’ın teorik felsefesi üzerine yazılar’ adlı kitabı iki bakımdan tam anlamıyla bir sürprizdir. Birincisi, Gözkân’ın, her ne kadar doktora çalışması Kant üzerine (‘Kant’ta Ben’in ve Aklın Kuruluşu’) olsa da, doğruyu söylemek gerekir ise, sanki ondan bir Kant kitabı beklenmiyor idi. Gözkân, lisans eğitimini ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamlamış ve yüksek lisans çalışmasını da ODTÜ Felsefe bölümünde ‘Geometride Uzlaşımsalcılık’ başlıklı teziyle yapmış. Gözkân’ın çevirilerinin de, onun lisans ve yüksek lisans eğitimi doğrultusunda olduğunu söylemek mümkün. ‘Aritmetiğin Temelleri’ (Gottlob Frege), ‘Matematik Tarihi’ (Marcel Boll), ‘Gödel Kanıtlaması’ (Ernest Nagel-James R. Newman) gibi çevirileri, Gözkân’ın, Kant’tan çok sanki Anglosakson felsefesi üzerinde odaklanacağı izlenimi veriyordu. Gözkân’ın, izler çevresini ters köşeye yatırdığı söylenebilir.
İkinci sürpriz durumu ise şurada: Cumhuriyet dönemine ilişkin bir felsefe çizgisinden söz edilebilir ise ki edilir, Gözkân, bu çizgiden bir kopuşu da temsil ediyor. Sözünü ettiğim bu felsefi çizginin ana damarlarından birini Kant’a yönelik ilgi oluşturur. Takiyettin Mengüşoğlu, Bedia Akarsu ve İoanna Kuçuradi hattından söz ediyorum. Kant’ın, etik ve felsefi antropoloji zemininde bir inşası söz konusu idi burada. Bu dönemde, Kant’ın öne çıkan yapıtları, onun ana yapıtı olarak görülen ‘Saf Aklın Felsefesi’ değil, ‘Pratik Aklın Eleştirisi’ (Çev. İoanna Kuçuradi, Ülker Gökberk, Füsun Akatlı) ile ‘Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi’ (Çev. İoanna Kuçuradi) idi. Gözkân’ın, ‘Kant’ın Şemsiyesi’, öncelikle bu damardan bir kopuşu niteliyor ve ilginin merkezini ‘Saf Aklın Eleştirisi’ne çeviriyor.
Ama daha ayırıcı olan özellik, Gözkân’ın üslubunda ortaya çıkıyor. Her felsefecinin veya felsefe hocasının aynı zamanda iyi bir yazar olması mümkün değil. Yazarlık, edebi yaratıcılığı gerektirir. Gözkân’ın ‘Kant’ın Şemsiyesi’ndeki üslubu ve hâkimiyeti, Ernst Cassirer’in yaratıcılığına benziyor; etüt odasında değil, mesai saatleri sonrasında evdeki çalışma odasında yazılmış gibi.
Gözkân’a göre, Kant’a kadar gelen felsefede Platon ile Aristoteles’in açtığı şemsiyenin kapsamı altında düşünülmüştür. Burada akıl, zaman, tanrı, ruh, kozmos gibi kavramlar aşkın nesneler olarak görülmekte idi. Oysa Kant’a göre, bunlar zaman-aşırı nesneler değil, tam tersine deneyime zemin oluşturan ve mekânı insan zihni olan öğelerdi. Dolayısıyla Gözkân’a göre, Kant’ın felsefi devrimi burada ortaya çıkmaktadır.
KANT’IN ŞEMSİYESİ
H. Bülent Gözkân
YKY, 2018
260 sayfa, 25 TL.
Haftanın Önerisi:
Göndermeler / Yazı, yanıt, söyleşi, anı, Selahattin Özpalabıyıklar, Everest Yayınları
Selahattin Özpalabıyıklar, Medyascope.tv’de yer alan söyleşisinde, yazınsal kimliğini, editör-çevirmen-yazar olarak tanımlıyor. Yazarlığını eleştiri ifadesiyle nitelememesi dikkat çekici. Yapı Kredi Yayınları ile birlikte, yayıncılık dünyasında değişen kurumlardan biri de editörlük oldu. Bir yazın yapıtında yer alan dilin kullanımından kurgunun işleyişine ilişkin kimi kusurlar, dilin ve hayatın olağan akışına uymuyor oluştan kaynaklanan kusurlar, daha öncesinde eleştirinin alanı içinde yer alıyordu. Sözünü ettiğim bu süreçte, bu kusurların onarımı, denilebilir ki eleştirinin sahasından yayınevi içine alındı ve ‘kusur eleştirisi’, editörle yazar arasında bir tür ‘basıma hazırlık ilişkisine’ dönüştü. Editör, hem yazarın hem de yayınevinin temsilcisi durumuna geldi. Daha öncesinde de bu tür bir çalışma biçimi vardı, ama bu özel bir kişilik biçimi olarak; söz gelimi Memet Fuat böyle anılırdı. YKY ile bu durum kurumlaştı. Selahattin Özpalabıyıklar, işte bu kurumun ilk editörüdür. Özpalabıyıklar’ın yazarlığını, ‘salt metin’ yazarlığı olarak adlandıracağım; henüz sosyalleşmemiş metin yazarlığı da diyebilirim buna. Göndermeler, bu sürece ilişkin deneyimlerin bir verimi.
GÖNDERMELER / YAZI, YANIT, SÖYLEŞİ, ANI
Selahattin Özpalabıyıklar
Everest Yayınları, 2018
390 sayfa, 29 TL.