Güncelleme Tarihi:
Anlatsın ama kendini de fazla yormasın anlatırken! Çocuk Kalbi, genç kız kalbi, anne kalbi... Başka da öyle başkası için kendini paralarcasına atan kalp yok galiba! O yok ama şair kalbi var. Bir söylentiye göre, şairin duyan yeri kalbi değilmiş, duymayı kalbine bırakan şaire ‘şairane’ derlermiş! O nedenle şair en çok gözleriyle, elleriyle ve aklıyla duyar ve sözcükleriyle de duyduklarını deyişe çevirirmiş. Biz de
T. S. Eliot gibi büyük şairlerin ve şiir düşünürlerinin, yalancısıyız desem tuhaf, dizeleriyiz desem, onu Turgut Uyar için kullanmıştık, askeri falan değiliz tabii, neyse ondan duyduk, okuduk diyelim.
V. B. Bayrıl’ın şiirleri anlatmaz, ‘ima eder’, ustası, hocamız Hilmi Yavuz’un ‘Doğunun Geçitleri’ şiirinde “çok uzun anlatmak gerekti ve biz/sadece ima ile geçtik” dediği gibi o da ima ile geçer. İma ettiği için de az yazar, az söyler, ama çok şey ima eder, hepimize de yeter aslında ima ettikleri.
Son kitabı ‘Anlat Kalbim’ (Mühür Kitaplığı) bir ‘bypass günlüğü’. Bir bakıma şiir gibi de denilebilir, zira o da ontolojik bir yapıt. Şiir niyetine de okunabilir, şifa niyetine de. Usta ressam Mevlüt Akyıldız’ın şahane desenlerinin yer aldığı kapakları ve sanat eğitimi görmüş olan Bayrıl’ın Da Vinci’den Rembrandt’a, Rubens’ten Gustave Dore’ye seçmiş olduğu tablolarla bezeli iç sayfaları, tasarımıyla da insana ferahlama hissi veren bir kitap.
Kalp, anlatmaya nereden başlar? Çocukluktan elbette. Bayrıl’ın şiiri de çocukluktan hiç uzaklaşmamıştır zaten: “Çocukluk kırık bir lehim/ki onarılamaz bir daha asla!” dediği, kalp için sayılmaz mı biraz da?
‘Üç damarın tümüyle, dördüncüsünün de yüzde 90 oranında tıkalı olduğu’ tanısıyla başlayan bypass serüveni, şairi gelecek endişesine düşürmekten çok, bir hatıralar dükkânı olan maziye götürür. Türkçenin benzersiz şiirlerini yazan büyük şairlerinden V. B. Bayrıl, ‘Anlat Kalbim’in her satırında, insanı durdurup kendi mutlu zamanlarına, taşrasına, hayal kırıklıklarına, yitiklerine sürükleyen üslubuyla da yetkin bir anlatıcı olduğunu gösterir.
Şiirinde ne kadar fark edilir ya da fark edilir mi bilinmez ama, Bayrıl’ın dostluğundaki ironi yazısında da açığa çıkar. Sizce bypass olmak için sarışın olmak mı yeğdir yoksa karaşın olmak mı? Soru elbette saçma ve yanıtı da olamaz ama insan niye bypass öncesi sarışınlığın felsefesini yapar, doğrusu bunun yanıtını vermek için sarışın olmak değil ama bu kitabı okumak gerekir. Tabii Cenap Şahabettin merhumun dillere pelesenk olmuş dizesini anmayı da unutmadan: “Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma...” Ne tuhaf, hep içimden bir ‘daima’ eklemişim bu dizeye, yine baktım, yokmuş!
Dedim ya, şair kalbi bir tür çocuk kalbi. O nedenle kitapta da sanrılar, korkular, rüyalar, anılar, hülyalar iç içe geçmiş durumda. Bayrıl’ın zaman zaman alıntı yaptığı ‘ünlü bir Arnavut şairi’nin de dediği gibi, “Varlığın serin evi. Dünyanın/Dil’den önceki hali. Bilinse orda/tenlerimiz kaç kere birlikte ürperdi?” Kitap, o ürperişin halleriyle dopdolu. Ruh ürperişi, ten ürperişi, siyah ürperişler ve ‘vücut ikliminin sultanı’ olan kalbin ürperişi.
“İçim açıldı” diyor şair, ve “içinin açılması ‘nefesinin açılmasına’ pek benzemiyor” deyip ruhunu işaret ediyor. Ruhunun örüldüğü dile ve yazıya: “İnsan yazıdan çıkamaz.” Ama şair bypass’tan çıkar çıkmaz çocukluğuna uzanır, başucunda duran, henüz fazla uzaklaşmış olamaz, ayak izleri taze, biraz da acemi ve eğri büğrü olan, ağzı değilse de duygusu süt kokan çocukluğundan bir sayfa çevirir. O sayfada bazı çocuklar için sihirli Mister No, Alaska günleri çizilidir. Alaska sonra Martin Mystere olacaktır ve şair onda büyük bir gizem avcısının yatışmaz iştahını bulacaktır, elbette yakışıklı merakıyla. O sayfanın adı da ‘Dövmedeki Ruh’ olacaktır.
Şu efsanevi reklam kitsch’i gibi, kalp anlatılmaz, yaşanır! Ölümden önce de bir kalp vardır! Kalbi de en güzel çocuklar anlatır. Onların bazıları sonra şair olur ama aslında birer çocukturlar. Tıpkı Kaptan’ın dediğinden mülhem, “ne şairler sevdim zaten çocuktular!”
ANLAT KALBİM
V. B. Bayrıl
Mühür Kitaplığı, 2019
132 sayfa, 30 TL.