Güncelleme Tarihi:
BAM’ın ilk oyunu ‘Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin’i 6. Nilüfer Tiyatro Festivali’nde izleme fırsatı bulduktan sonra, ilk cümlem “Ne kadar da bizleri anlatıyor” oldu. Bu coğrafyada yaşayan çoğu kadının annesinden duyduğu “Annenin kaderi, kızına mirastır” sözünün, nükteli bir anlatımla sahnede buluşması hayli güzel anlara seyircilik etmemizi sağladı.
Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun kaleme aldığı oyunda Ayfer Dönmez, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Melis Öz rol alıyor. Oyun üç kuşak kadının, hikayeleri birbirinden farklı olsa da sonlarının ortak yazgıda buluştuğunu anlatıyor. Bize, annemize ve anneannemize dair yazgılar gibi... İstisnai durumlar elbette olsa da kültürlerin kemikleştiği coğrafyada, kumaşlarımız aynı toptan kesiliyor demekten alıkoyamıyoruz kendimizi. Gönül kırgınlıkları, annelik güdüleri, rafa kalkan umutlar ve söylenemeyen birçok söz... İç seslerin, “Diyemedim tabii!”lerle desteklenerek, derde dökülmesi... Kadınlık hallerinin, tebessüm ettiren, can acıtan yanlarıyla anlatılması.
1950’den günümüze kadar İstanbul semtlerinde, balkonsuz evlerde, Boğaz Köprüsü’nde, bir huzurevinde buluyoruz kendimizi. Değişen İstanbul’u, kentsel dönüşümü, İstanbul'un gürültüyle çevrilmiş her yanını, kendi döneminin İstanbul'unu nasılsa öyle anlatıyor bize bu üç kadın; kız, anne ve anneanne. Hikâyede değişmeyen tek şey, armut ağacı...
MEDDAH TADINDA...
Oyuncular, oturdukları sandalyelerden hiç kalkmadan meddahların öykülerini aratmayacak şekilde hikâyenin her anını yaşatıyorlar seyirciye. Tekst başarılı bir şekilde yazılmış, oyuncular da tekstin hakkını sonuna kadar vermiş. Oyunun başında 35 yaşında olan Melis'in doğum anına bile tanık olurken, Ayfer'in 90 yaşını, Başak'ın ise 60’lı yaşlarını görüyoruz. Ancak tüm kadınların yaşam öykülerini öğrenip de ayrılıyoruz salondan.
Bizden olan bu hikâye, eski ama çok sevdiğimiz bir parçayı yeniden duymuşçasına gibi tebessüm ettiriyor. Zaten hikâyenin naifliğinin habercisi müzikleri de ihmal etmiyorlar, Zeki Müren'den Dario Moreno'ya her kadının kuşağının temsilcisini duyarak giriyorsunuz seyir yerine. Oyunda ihmal edilen tek bir yer var, metnin uzunluğu. Belli bir süre sonra, kelimeler algınızdaki yerine oturmuyor. Tabii ki üç oyuncunun sandalyelerinden kalkmadan hikâye anlatması da buna etken. Fakat bu, oyunun bütününden aldığınız keyfi gölgeleyecek bir etmen değil.
Murat Mahmutyazıcıoğlu yazıp yönettiği ‘Sen İstanbul'da Daha Güzelsin’ ile Türkiye Eleştirmenler Birliği tarafından ‘Yılın En İyi Oyun Yazarı’ ödülüne layık görülmüş, diğer oyunlarıyla da kendinden oldukça söz ettirmiş bir isim. Diğer oyunları ‘Fü’, ‘Şekersiz’, ‘Sevmekten Öldü Desinler’ de olumlu geri dönüşler almıştı. Dekor, afiş ve müzik tasarım konusunda da çalışmalar yapan Mahmutyazıcıoğlu, tiyatroya gerçek anlamda gönül veren isimlerden biri. Kendi adıma diğer oyunlarını da izlemek umuduyla; ‘Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin’ kesinlikle izlemeye değer...
Bu yazı, 6. Nilüfer Tiyatro Festivali kapsamında, 30 Mart-5 Nisan 2018 tarihleri arasında Prof. Dr. Beliz Güçbilmez ve gazeteci Bahar Çuhadar’ın moderatörlüğünde düzenlenen ‘Genç Eleştirmenler’ atölyesi kapsamında yazılmıştır. Bir hafta süren atölyeye 9 Eylül, Süleyman Demirel, Kocaeli, Ankara-DTCF, Atatürk ve Uludağ üniversitelerinin oyun yazarlığı ve/veya dramaturji bölümlerinden toplam dokuz öğrenci katılmış, atölye kapsamında altı oyun izlenmiş ve değerlendirilmiştir. Atölyenin sonunda öğrenciler tarafından kaleme alınan eleştiri yazılarını, kültür sanat ve tiyatro portalları Hürriyet Kitap Sanat, Tiyatro Dergisi ve Mimesis’te takip edebilirsiniz.
*Feyza Özgen, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü, Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı öğrencisidir.