Güncelleme Tarihi:
Martılar çığlık çığlığa uçuşmaya, kedilerin mideleri guruldamaya ve günün ilk ışıkları kirpiklerine değmeye başladığında Kalben’in uyanma, bahçedeki limonlarınsa toplanma vakti gelmiş demektir. Ama limon ağacı kocaman, Kalben ise küçücüktür. Keşke onca işi yapmak zorunda kalmasaydı.
Acaba ‘başka biri olmak’ işe yarar mıydı? Bunu düşünerek hayallere daldı küçük Kalben. Belki de bir kuş olmalıydı. Öyle ya, kuşlar bütün gün şarkılar söyleyip özgürce uçuyorlardı sadece. Yoksa evini sırtında taşıyan bir salyangoz mu olsaydı? Hem böylece, odasını toplamak zorunda kalmazdı. Rüzgârda oradan oraya süzülen haylaz, pofuduk bir bulut olsa daha mı iyi olurdu acaba? Yok yok, en iyisi limon ağacı olmak. Bütün gün durup aylak aylak denizi seyredebilirdi böylece. Acaba ağaç olmadığı halde ağaç gibi durmak ya da bir başkası olmak Kalben’e çare olabilecek mi?
Başka biri olmanın hayaliyle düşlere dalan Kalben, kalpleri ikinci kez fethedeceğe benziyor. Elif Yemenici’nin şiirsel diline eşlik eden, limon ağaçları, yeldeğirmenleri, balıkçı tekneleri ve nice ayrıntıyla süslü çizimleri, sayfalarda bir sahil kasabası havası estiriyor.
EYVAH KİM OLDUM BEN!
Elif Yemenici
Redhouse Kidz, 2017
28 sayfa, 24 TL.
SİZE BİRAZ UNUTKANLIK, BİRAZ UMURSAMAZLIK VERELİM!
Duygular alınır, duygular satılır! Para geçmez, herkes eşittir! Burası Pembe Cadı’nın Dükkânı.
Bir sabah kasabada peyda olan, bir dilim pembe kremalı, çilekli pasta görünümlü dükkânı görenler, şaşkınlıkla bakakalıp, pembe ışıklı tabelayı defalarca okudular: “Soyut şeyler satılır...”
Kimine göre şeker dükkânı, kimine göre şaka malzemeleri satıcısı olmalıydı. Belki de bir güzellik merkezi. Başka ne olabilirdi ki ‘soyut şeyler’ dedikleri?
En iyisi içeri girip yakından bakmak. İlk müşteri şeker almaya gelen, şişman bir çocuk. Arkadaşlarının alaylarını umursamadan, hiç alınmadan sadece yemek yemek istiyor. Pembe Cadı ve yardımcıları Ebecin ile Gümecin ona şeker satmadıklarını ama biraz ‘alınganlık’ verebileceklerini söylüyorlar. Karşılığını nasıl mı ödeyecek? Bir balonun içine biraz ‘umursamazlık’ üfleyerek. Kim bilir ileride bir başkasına da umursamazlık lazım olur belki. Dükkânın ünü çok geçmeden yayılıyor. Kimler yok ki müşterileri arasında... Annesinin kurabiyelerini çok özleyen adamlar, kendini ailesine adamış kadınlar, anılarının ağırlığı altında ezilen yaşlılar, hayvanlara eziyet eden çocuklar, her şeyi parayla satın alabileceğini sanan kibirliler. Pembe Cadı’da her şeyin bir reçetesi var: “Fedakârlık biraz fazla kaçmış şekerim, kalbinizde özlem çok birikmiş, size biraz unutkanlık verelim...”
Pembe Cadı ve yardımcılarının hünerleri bu kadarla da sınırlı değil. Ne dükkânın önündeki sokak kedileri ne de esmeyi unutup Fildişi Sahili’nde tatil yapan Kuzey Rüzgârı gözlerinden kaçıyor. Bakalım onlara ne gibi çözümler buluyorlar.
Meral Pişirener, çocuklara içinden sevgi ve mutluluk taşan bir dükkânın kapılarını sonuna kadar açıyor.
PEMBE CADI’NIN DÜKKÂNI
Meral Pişirener
Resimleyen: Oğuz Demir
Elma Çocuk, 2017
64 sayfa, 12 TL.