Kahve sohbetleri...

Güncelleme Tarihi:

Kahve sohbetleri...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2019 16:17

Kahve geleneği eski kuşakta bir buluşma, konuşma vesilesiydi. Cumhuriyet’e gelen yazarlar akşamüstüne doğru Sultanahmet’te bir kahveye iner, tavla oynarlardı. Anımsadıklarım arasında Sabahattin Kudret Aksal, Mehmed Kemal vardı.

Haberin Devamı

TRT 2’de Hülya Koçyiğit ile Ali Poyrazoğlu’nun sohbetini seyrettim. Yıllardır tanıdığım Ali ile ilgili anılarım sökün etti.
1950 Kuşağı Yenikapı’daki Kemal Bey’in kahvesinde toplanırdı, hemen hemen her akşam buluşur konuşurduk.
Ali, ilk sahnelediği ve oynadığı oyundan söz etti. Oyunun adı ‘Ağzı Çiçekli Adam’dı, altındaki imza Pirandello’ydu galiba. Oturduğumuz kahvenin arkasında bir depo vardı, biz Ali’nin oynama isteğini duyunca hemen bir salon seferberliğine giriştik, Kemal Bey depoyu temizletti, bir yerden iskemleler getirtti ve oyun sahnelendi. Ali, her şeyi tutkuyla yapanlardandı.
Yıllar sonra İsmail Cem TRT’nin başına geçince radyoda kültür ve kitap konuşmaları yapmaya başladım. Televizyonda yardımcısı Mehmet Barlas, radyoda ise Hıfzı Topuz’du. Programın sunucusu Ali Poyrazoğlu idi.
Ali ile dostluğumuz yıllardır sürüyor. Kitabındaki yazılardan bir tanesini de bana adadı.
Bir gün Ankara’dan İstanbul’a gelen Ertuğrul Özkök, Yeşil Kabare’ye gidiyor. Ali Poyrazoğlu, Ertuğrul Özkök’e şampanya gönderiyor, sonra da yanına gidip diyor ki, “Ben bunu bir genel yayın müdürüne ikram etmedim, ‘Elveda Başkaldırı’ kitabının yazarına ikram ettim.”
Kahve geleneği eski kuşakta bir buluşma, konuşma vesilesiydi.
Cumhuriyet’e gelen yazarlar akşamüstüne doğru Sultanahmet’te bir kahveye iner, tavla oynarlardı. Anımsadıklarım arasında Sabahattin Kudret Aksal, Mehmed Kemal vardı. Sanırım ünlü bir oyuncunun kahvesine giderlerdi. Ben tavla bilmediğim için bu toplantılara katılamazdım.
Anadolu tarafında oturanlar da Bostancı’da buluşurdu. Söz konusu gene tavla idi...
Necati Güngör, karşıda tavla oynanan kahvelerden birinin de adının Vagon olduğunu söyledi. Şimdi kapanmış. Bu kahvelere Cemal Süreya da gidermiş.
Kahve müdavimlerinden iki dost da şimdi ikisi de aramızda olmayan Ali Tanyeri ile Kâmuran Şipal’di. İkisi de Cerrahpaşa’da oturdukları için cadde üstündeki bahçeli kahveye giderlerdi.
Ben de Laleli’de Mesihpaşa Caddesi’nde oturduğumuz zaman ilkokul öğretmenim Emin Kutlu’nun ailesine ait binanın küçük bir katını kahve gibi kullanırdım.
Yusuf Atılgan ile ben ve arkadaşlarım ilk kez orada buluşmuştuk.
Necati Güngör, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Şehzadebaşı’ndaki dükkânında, Salâh Birsel’le nasıl tavla oynadıklarını seyredermiş.
Atatürk Bulvarı’ndaki bir kahvede de Asım Bezirci ve yayıncı Enver Aytekin ile tanışmıştım.
Yazımızın hedef noktasına geldi sıra:
Salâh Birsel’in ‘Kahveler Kitabı’nı okuyun.

Kahve sohbetleri...


BAKMADAN GEÇME!