Güncelleme Tarihi:
Yazar, yayıncı ve gazeteci Hande Şarman’ın ilk kurmaca eseri ‘Aidiyet’in hikâyesi, ismiyle müsemma müphem bir kavramın peşinde geçiyor. Gerçekten, nedir aidiyet? Bir huzur hissi mi yoksa kök salmanın beraberinde getirdiği bir tür güven ilişkisi mi? Şarman’ın masalı, bu müphem hissin eksikliğini hisseden ve yarattığı boşluğu doldurmak güdüsüyle kendini yollara vuran Nada’nın yolculuğunu takip ediyor.
Nada, Ağaçların Altı’nda doğmuş, kendi halinde, ufak tefek ve meraksız insanlar arasında yaşıyor. Oysa henüz çocukluğunda çevresindekilerden ve ailesinden farklı olduğunu anlayan Nada, çok sevdiği ailesini geride bırakmak pahasına Ağaçların Üstü’nü ve diğer âlemleri keşfetmek üzere yola koyuluyor. Henüz hikâyesinin başında yolculuğunun duraklarını tarif ediyor Nada, anlıyoruz ki nereye gidileceğinden ziyade yolculuğun kendisi esas.
Şarman, kitabın açılışında şöyle sesleniyor okuyucusuna: “Hiç aklıma gelmezdi -kimin gelir ki- bir gün başıma şu geldi: Bir zeytin ağacı bana fısıldayıverdi: ‘Hikâyemi dinle, hikâyemi anlat.’ Altıncı gün oturup birazdan okuyacaklarınızı yazmaya karar verdim. Öylece yazdım. Süssüz. Oyunsuz. Günlerce, haftalarca, aylarca yazdım. Yazdım bozdum. Beğendim beğenmedim. Oldu olmadı derken bir gün ‘bitti’ dedim. Artık Zeytin’in yanına gidiyorum. Hikâye anlatanlara da dinleyenlere de okuyanlara da selam olsun.”
‘Aidiyet’, yazarının bu sözlerini hatırlatır şekilde akıcı ve her haliyle zengin bir zihinsel yolculuğun ürünü.
Ait hissetmemek üzerine çıkılan bu özünü arayış yolculuğu, Ağaçların Üstü’nden Dağlar’a, Herkesinkendisiolduğuyer’den Ovalar’a ve Suların Altı’na uzanıyor ve kahramanımız Nada, kalp gözü açık bilge baykuşla başlayan rehberler silsilesi boyunca mebzul miktarda karakterle hasbıhal ediyor. Yolculuğu boyunca kendisine temas eden tüm karakterler Nada’nın yolculuğuna karınca kararınca katkıda bulunuyorlar. Nada birçoğunu pek sevdiği bu arkadaşlarından ayrılmak durumunda, zira yollar yürümekle tükenecek gibi değil. Birliktelikler kısa sürse ve yolcu yoluna gitmek durumunda olsa bile ‘Aidiyet’, bu kısa rastlaşmalara gerekli ehemmiyeti veriyor. Nada, yol boyunca her çiçekten bal almaya gayret eden bir arı gibi davranıyor, biliyor ki, tüm bu tesadüfler ve tanışmalar benliğini zenginleştirecek ve yolu boyunca bir şekilde kendisine yarenlik edecek.
Masal formu içinde modern dünyanın dilemmalarını kaşıyan Şarman, okuyucusuna cevapları vermek iddiasında bulunmadan yolculuğun kendisinden ve rengârenk duraklarından keyif alacağımız şekilde kurgulamış bu ilk romanını. Dağın ardına, gökkuşağının altına dair merakı olanlar, bir şüphe kırıntısının peşinden gidenler ‘Aidiyet’i başka türlü bir keyifle okuyacaktır eminim.
İthaki Yayınları, 2019
168 sayfa, 18 TL.