Kadınlar güçlü olmak zorunda (mı)?

Güncelleme Tarihi:

Kadınlar güçlü olmak zorunda (mı)
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 28, 2022 22:19

Feminist aktivist Judy Rebick’in kişisel deneyimlerini yazıya döktüğü ‘anı’ kitabı ‘Kafamdaki Kahramanlar’ hem bir aktivistin mücadele dolu yaşamına hem de bir feministin yolculuğuna yer veriyor. Yazarın ‘MeToo’ hareketine de katkısını sunduğu bu özyaşamöyküsü, aynı zamanda soluksuz okunan bir roman gibi.

Haberin Devamı

Kendi ayakları üstünde dik durmayı öğrendiğinden beri kadınlar birer kahraman. Çevremdeki tüm kadınlar aynı anda birkaç ayrı işe, konuya konsantre olmayı biliyor ve aynı anda çoklu düşünme ve hareket edebilme becerisine sahip. Bu beceri çoğunlukla zaman içinde mecburiyetler karşısında ‘kazanmak’ zorunda kalınan bir yeti. Zihinleri genelde başka pencerelerin açık olduğu ve geri planda çalıştığı bilgisayar ekranı gibi...
Feminist aktivist Judy Rebick’in kişisel deneyimlerini yazıya döktüğü ‘anı’ kitabı ‘Kafamdaki Kahramanlar’ yakın zamanda Türkçeye çevrildi. Hem bir aktivistin mücadele dolu yaşamı hem de bir feministin kendi yolculuğu yer alıyor satır aralarında.
Judy mutlu sayılabilecek, en azından öyle olduğuna inandığı bir ailede dünyaya geliyor. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen bitiminde doğuyor. Gençliği ise 60’lı yılların başlarına denk geliyor ki bir hippi olarak başlayan, sonrasında aktivizmle onu tanıştıran politik iklimi keşfettiği yaşlar bu dönemler. Tüm bu yaşam anlatısının yanı sıra Judy’nin anılarının odağında ‘özel olan politiktir’ düsturu yatıyor. Kitabının son okumasını yaptığı sıralarda kadınların güçlü, itibarlı erkekleri ifşa ettikleri ‘MeToo’ hareketinin başladığı zamana denk geliyor ve bu anı kitabıyla harekete bir nevi kişisel katkısını sunuyor.
Duvarın yıkılışının, sembolik olarak sistemlerin çöküşünün arifesinde başlıyor kronolojisi. Sonra bu kırılma anından geriye doğru ilerleyen bir zamansal akış üzerinden anlatıyor... Judy’nin yaşamında -pek çok yaşam gibi- 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışıyla her şey yerle bir oluyor. Judy de yardımcı olduğu işitme engelli bir kadının davasından kendisine dair bir ipucu yakalıyor ve peşinden gittiğinde yıllardır bilinçli olarak ‘unuttuğu’ kişisel taciz öyküsünü aralıyor.
Unutmak, pek çok taciz vakasında karşılaşılan bir durum. Judy
Rebick’in hikâyesi de ‘unutmak’la yüzleşmesiyle başlıyor.
Rebick’in anıları sadece kişisel hikâyesine odaklanmıyor. Bu kişisellik sadece bir başlangıç ateşi, sonrası evrensel bir kadın hikâyesine dönüşüyor. Anlatım dili ve üslubu, bir kurgu ustası tarafından işlenmiş gibi akıcı. Judy terapi sayesinde çoklu kişilik bozukluğunu fark ediyor. Çoklu kişiliklerinden biri Simon, diğeri Sophie, beş-altı yaşlarında bir oğlan çocuğu olan Lobo, genç ve alımlı bir kadın olan Lila, başka bir kız çocuğu Mary, bir diğeri Priscilla, Porsha, Trouble, o, Julie... Tüm bunları barındıran ve her birinin ortaya çıkma nedenini sorgulayan ‘Kafamdaki Kahramanlar’ bir anı kitabından çok daha fazla merak ve heyecan içeriyor okur için.
Tüm bu çoklu kişiliklerle mücadele eden Judy, aynı zamanda aktif politik hayatına da devam ediyor, 1990-1993 yılları arasında Kadınların Statüsü Ulusal Eylem Komitesi başkanlığını yürütüyor. Kadınların mücadelesine kendi mücadelesiyle eşlik ediyor.
Ne zaman ki babasıyla annesinin yanında yüzleşiyor o zaman tüm o ayrışan kişiliklerini tek bir bünyede toplamayı başarıyor ve kendini iyileştiriyor. Judy Birbeck’in özyaşamöyküsü ‘Kafamdaki Kahramanlar’ aynı zamanda soluksuz okunan bir roman gibi... Daha önce de defaatle dile getirdiğimiz gibi, iyi ki kadın deneyimlerini anlatan mücadeleci kadınlar var ve iyi ki bu yazıları kitaplaştıran cesur yayınevleri... Hele ki feminist yayınevleri başımızın tacı, umudumuzu yeşertenler onlar...

Haberin Devamı

KAFAMDAKÄ° KAHRAMANLARÂ

Kadınlar güçlü olmak zorunda (mı)

Judy Rebick
Çeviren: Füsun Özlen
Güldünya Yayınları, 2022
231 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!